Zincirlerinden Sıyırılan Bir Millet: Türkiye’nin Asırlık Uyanışı

Zincirlerinden Sıyırılan Bir Millet: Türkiye’nin Asırlık Uyanışı

Yüzyıllar boyu adaletin, merhametin ve hikmetin sancaktarı olan bu millet; son bir asırdır, görünmeyen ellerin kurduğu bir tuzağın, küresel bir çemberin içinde nefes almaya çalıştı.
Bir yanda derin devlet, gladyo ve gizli komiteler, diğer yanda mason locaları, CIA, Mossad, MI6, NATO merkezli şebekeler, ajan faaliyetleri ve dahili işbirlikçiler…
Hepsi tek bir hedefe yönelmişti:
Bu milletin imanını zayıflatmak, hafızasını silmek, tarihine düşman etmek, ruh kökünü koparmak ve “benliğini” eritmek.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, “modernleşme” kisvesi altında manevî damarlar kurutulmak istendi.
Kur’ân’ın nuru yerine akılcılığın ve maddeciliğin karanlığı sokuldu.
“Din terakkiye mâni” diyen batı hayranı zümreler, milletin öz evlatlarını birbirine düşürdü.
Darbelere zemin hazırlandı, iç kavgalar körüklendi, her on yılda bir milletin iradesine pranga vuruldu.
Oysa bütün bu fitnelerin arkasında, küresel bir akıl, inkârcı bir sistem ve maneviyata düşman bir zihniyet vardı.

Milletin Dirilişi

Fakat bu millet, tarihte nice badirelerden geçmişti.
Moğol istilasına da, Haçlı seferlerine de, Balkan bozgunlarına da göğüs germişti.
Çünkü bu topraklarda sadece insanlar değil; iman, sabır ve kader şuuru da yoğrulmuştu.
15 Temmuz gecesi, asırlık bir uyanışın ilk işaretiydi.
Zira o gece sadece bir darbe değil; yüz yıllık bir plan da yerle bir oldu.
Millet, o gecede imanıyla tankları durdurdu, kalbiyle kurşunlara direndi.
Bu hâdise, asırlardır uyuyan bir ruhun yeniden dirilişiydi.
O günden sonra Türkiye, içindeki hastalıklı damarları temizlemeye başladı.
Mason localarından sızan karanlık eller, devletin damarlarından sökülmeye başlandı.
CIA’nın, Mossad’ın, FETÖ’nün ve Gladyo’nun kaleleri birer birer yıkıldı.
Bu, sadece siyasî bir temizlik değil; manevî bir arınmaydı.

Yeni Dönem: Diriliş ve Dayanışma Çağı

Bugün Türkiye, etrafındaki İslâm devletleriyle yeniden bağ kurmaya, mazlum milletlerle cihanşümul bir kardeşlik inşa etmeye başlamıştır.
Türk dünyasıyla, İslâm coğrafyasıyla, Asya ve Afrika’daki mazlum halklarla tek bir ses, tek bir nefes olmaya yönelmiştir.
Bu uyanış, sadece siyasî bir diriliş değil; imanî, ahlakî ve kültürel bir silkiniştir.
Çünkü bir milletin gerçek gücü, tankta değil; imanında ve ahlakında gizlidir.
Ve Türkiye artık bunu idrak etmektedir.
Lâkin hâlâ zincirlerin son halkaları çözülmektedir.
Hâlâ medyasında, kültüründe, eğitiminde o gizli ellerin izleri sürmektedir.
Fakat bu defa fark vardır:
Millet uyanmıştır, oyun görülmüştür, perde yırtılmıştır.

Hikmetli Sonuç

Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadesiyle:
“İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet’in olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’aniye ve imaniye olacak.”

Evet, Türkiye bir asırdır zincirlerle bağlanmış, fakat zincirleriyle beraber büyümüş bir çınardır.
Şimdi o zincirleri koparmakta ve köklerine yeniden dönmektedir.
Bu diriliş, bir milletin değil; bir ümmetin dirilişidir.
Ve bu dirilişin adı iman, birlik, hikmet ve izzettir.

Hülasa (Özet):

Türkiye, yüz yıldır iç ve dış mihrakların kurduğu görünmez zincirlerle maddî ve manevî olarak kuşatılmıştır.
Derin devlet yapılanmaları, yabancı istihbaratlar, masonik ağlar ve içteki işbirlikçiler, milletin benliğini söndürmeye çalışmıştır.
Ancak 15 Temmuz sonrası başlayan temizlik süreciyle Türkiye, hem devlet hem millet olarak yeniden dirilme sürecine girmiştir.
Bugün hâlâ bazı zincirler çözülmemiş olsa da, millet artık uyanmış, manevî şuuru yeniden canlanmıştır.
Bu uyanış, sadece Türkiye’nin değil, bütün İslâm âleminin geleceğine dair bir ümit ve yeniden doğuş işaretidir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
28/10/2025

 

 

Loading

No ResponsesEkim 29th, 2025