15 Temmuz’un bir benzeri mi?

15 Temmuz’un bir benzeri mi?

Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) üzerinden açılan soruşturmalar, ayrıca Remzi Sanver başta olmak üzere masonluk sistemiyle bağlantılı ileri sürülen operasyonlar, siyasi–yönetim güç ağlarının yol açtığı sarsıntıların bir yansıması olarak okunabilir.
Özetle:
• İmamoğlu hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek”, “ihaleye fesat karıştırmak”, “rüşvet”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” gibi suçlamalar yöneltildiği; bu çerçevede çok sayıda şüpheli hakkında gözaltı veya tutuklama kararı verildiği bildirildi.
• Remzi Sanver’in, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstadı ve “masonların lideri” olarak anılması, “Can Holding” soruşturması kapsamında gözaltına alınması gibi gelişmeler kamuoyuna yansıdı.
• Buna ek olarak, çeşitli medya ve sosyal mecralarda “ajanlık”, “yabancı istihbarat”, “gizli veri tabanı kopyalama girişimi”, “seçim sürecinde strateji dış kaynaklı müdahale” gibi güçlü iddialar dolaşıma girdi.
Buna göre, “bir ikinci 15 Temmuz vakâsı mı?” sorusu — yani derin çıkar ağlarının, devlet içi «gizli komite/örgüt» yapılmasının, yabancı istihbarat servislerinin (CIA, MOSSAD, İngiliz servisi vb) devreye girdiği bir senaryonun mu gerçekleştiği sorusu — kamuoyunda yankı bulmuştur.

Olası yapılandırmalar ve dikkat edilmesi gereken hususlar
1. Derin devlet ya da paralel yapı mı?

Türkiye’de tarihi olarak “derin devlet” kavramı; ordudan emniyete, istihbarattan bürokrasiye kadar devlet içi “gizli bağlantılar”, “gölge yapı” ve “arka odalar” fikrini taşımaktadır. Bu noktada:
• İmamoğlu soruşturmasında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasının yer alması, “bir yapı içinde faaliyet” imajını destekliyor.
• Masonluk bağlantıları üzerinden yürütülen soruşturma ise sivil–gizli ağların devreye girdirdiği düşüncesini güçlendiriyor.
• Bu tür yapılar genellikle “kamu gücüyle, özel çıkarlara, yabancı çıkarlarla” bağlantılı iddialarla medyaya yansıyor.

2. Yabancı istihbarat servisleri, ajanlık iddiaları

Sözü edilen ‘‘ajanlık’’ iddiaları arasında şunlar yer alıyor:
• İddia edildiği şekilde İmamoğlu’nun seçim sürecine ilişkin “gizli veriler” paylaştığı, yabancı istihbarat elemanlarıyla kriptolu mesajlaşma yaptığı ileri sürülüyor.

3. İBB veri tabanı kopyalama girişimi
“İBB’nin veri tabanını kopyalamaya teşebbüs” gibi bir iddia medya metinlerinde yer alıyor. Örneğin:
“İmamoğlu’nun istanbul’daki bir otelde şüphelilerle görüşmeden önce kameraların bantla kapatıldığı görüntüler soruşturma dosyasına girdi.”
Bu tür iddialar, “bilgi hırsızlığı”, “veri tabanı ele geçirme”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi” suçlamalarıyla bağdaşabiliyor ki savcılık metninde “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” suçlaması yer alıyor.

4. Masonluk ve kara para aklama ilişkisi

Masonluk kurumunun Türkiye’deki önde gelen ismi Remzi Sanver’in gözaltına alınması, “masonluk + finansal suçlar” bağlantısı konusunda kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bu, şöyle değerlendirilebilir:
• Masonluk gibi yapıların “sivil topluma açık olmayan”, “gizli bağlantılar ihtiva eden ” üyelik mekanizmaları olması, çıkar ağlarının kolayca devreye girmesine imkân tanıyabilir.
İiddiaların ortaya çıktığı bu vakâ için “şüpheli bağlantılar” söz konusudur.

“15 Temmuz bağlantısı” açısından bakış
15 Temmuz Darbe Girişimi (2016) Türkiye’de büyük bir kırılma noktasıdır: geniş çaplı askeri darbe teşebbüsü, devlet içinde paralel yapılara yönelik değişimler, hukukî ve idari tasfiyeler… Bu açıdan hareketle, “şu anki vakâ 15 Temmuz’un tıpatıp benzeri midir?” sorusuna birkaç bakışla cevap verilebilir:
• Benzer yönleri: Hem 15 Temmuz sonrası süreçte hem de şimdi, “güç odaklarının içerideki yerleşimi”, “devlet ve kurum içi sızıntılar”, “yönetim ve kontrol mekanizmalarının dışında yapılanlar” gibi temalar öne çıkıyor.
• Farklı yönleri: 15 Temmuz askeri-cunta yönelimli bir olaydı; burada öncelikle belediyecilik, ihale, veri güvenliği, sivil kurum bağlantıları görülüyor. “Silahlı askeri darbe” değil; daha çok iddianın “yönetim içi yapılanma + finans + sivil istihbarat” düzeyinde.
• Sonuç çıkarımı: Evet, “büyük çaplı bir yapısal operasyon” izlenimi var; ama “aynı türden askeri darbe” tanımına birebir uymuyor. Yani “ikinci 15 Temmuz” ifadesi mecazi olarak güçlü; ama teknik olarak doğrudan eşleşmiyor.

Makale: “Kanalizasyon Patladı – Gölge Ağların Çatlağı”
Giriş
Devletin muktedir mevkilerinden siyasî yönetime, belediyecilikten finansal sistemlere, sivil topluma ve istihbarata kadar iç içe geçen bir ağızdan damlayan damla gibidir… Şimdilerde Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinde göze çarpan bir kırılma var: kira sözleşmelerinden ihale dosyalarına, veri tabanlarından yabancı bağlantılara kadar uzanan bir dizi iddia, “asırlar boyunca süregelen çıkar-bağlantı zinciri”nin çatlağa uğradığını gösteriyor.

Ağın biçimi ve muhtevası

Bu ağın bazı bileşenleri şöyle özetlenebilir:
• Belediye iştirakleri ve bağkurulu şirketleri üzerinden düzenlendiği ileri sürülen “ihale-fesadı”, “vergi ve kazanç kaçırma” gibi mali boyutlar.
• Sadece içerideki kamu görevlileriyle değil; sivil toplum, özel sermaye, uluslararası bağlantılar ve hatta istihbarat teknolojileriyle örülmüş bir sistem.
• Bu sistemin farkında olan ya da olmayan halk tabanı açısından “iyi yönetim”, “şeffaflık”, “hesap verme” gibi temel kavramlar büyük yara alıyor.
Örneğin, İmamoğlu soruşturmasında “kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak”, “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” suçlamaları yer aldı. Masonluk soruşturmasında ise “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “suçtan elde edilen mal varlığı değerlerini aklama” gibi suçlamalar dikkat çekiyor.

Neden şimdi çatladı?
Bu tür ağların bir anda çöktüğü hissi uyandırmasının birkaç nedeni olabilir:
• Dijital çağda “veri” yeni bir güç kaynağı: Belediye veri tabanına müdahale iddiaları, klasik güç ilişkilerinin yerini “bilgi”nin alabileceğini düşündürüyor.
• Siyasî doyum, rakip yapıların tetiklemesi ve iç çekişmeler: Yalnız dış baskı değil, içerideki çıkar gruplarının da birbirine rakip hâle gelmesi, çatışmayı hızlandırıyor.

Masonluk ve siyasal–finansal yapıların birleşim alanı
Masonluk gibi kurumların Türkiye’deki tarihsel aslı, sosyal ağlar, elit bağlantılar ve güç paylaşımı açısından özel bir yer tutar.
Bu kurumların içerisine giren isimler, zamanla yalnızca sosyal değil; ekonomik ve siyasî ağlara da bağlanabilir hâle geliyor. Dolayısıyla “masondur, gizlidir” gibi etiketler değil; önemli soru: bu kurumun çıkar elde etme alanlarına yönelip yönelmediğidir. Burada Remzi Sanver’in gözaltına alınması, “elit bağlantılar”ın da soruşturma kriterine girdiğini gösteriyor.
İşin ciddiyetini ve vahametini gösteriyor.

Sonuç: Fazilet, hesap ve nazar
Bu vakâ, bize birkaç önemli dersi hatırlatıyor:
• Kamu hizmeti yapan kurumların ve yöneticilerin hesap verme kabiliyeti büyük önem taşıyor.
• Her “gizli yapı” illa suç yapmaz; fakat gücü kontrolsüz sınırlar içinde bırakmak, ortak cihan şümul faydaya değil, dar çıkar çevrelerine hizmet etme riski doğurur.
• Toplumun nazar-bakışı, sadece sonucu değil süreci de görmeli: “Hangi veriler, hangi usuller, hangi bağlantılar” üzerinden bu yapı devreye girdi?
• Siyasî arenada “bir sonraki seçim” değil; kurumsal şeffaflık, adil yönetim, erdemli davranış önemsenmeli.

Özet
Türkiye’de ortaya çıkan son yolsuzluk ve istihbarat iddiaları — özellikle İmamoğlu ve masonluk bağlantılı soruşturmalar — “derin yapı”, “yabancı istihbarat”, “masonluk” gibi kavramları bir araya getirerek kamuoyunda büyük bir kırılma olmuştur. Bu durum, klasik bir askeri darbe biçimi olan 15 Temmuz’dan farklıdır; ancak içerideki güç ilişkilerinin, bilgi ağlarının ve çıkar düğümlerinin çözüldüğüne dair bir işaret sayılabilir. Bu vakâ, yönetimde fazilet, şeffaflık ve halkın nazar-bakışı açısından çok önemli bir dönemeçtir.

*******

İşte o haberler:

“İstanbul’da kişisel veri skandalı: Bilgilerimiz yurtdışına çıkarılmış
Ekrem İmamoğlu liderliğinde çıkar amaçlı suç örgütüne yönelik soruşturma kapsamında “İstanbul Senin” isimli mobil uygulama üzerinden yaşanan veri sızıntısına operasyon düzenlendi. Operasyonda 4.7 milyon kullanıcının kişisel verilerinin iki farklı yabancı ülkeye sızdırıldığı, 3.7 milyon kullanıcıya ait verilerin ise dark web üzerinden satışa çıkarıldığı tespit edildi. Yapılan çalışmalarda aynı uygulama içinde yer alan “İBB Hanem” aracılığıyla 11 milyon vatandaşın sandık verilerinin işlenerek dış sistemlere aktarıldığı ortaya çıkarıldı. Operasyon, Murat Ongun ve Serdal Taşkın’ın katıldığı bir toplantıya ait ses kaydının da sırrını çözmüş oldu.[1]

******

Ekrem İmamoğlu’na ‘casusluk’ soruşturması: Operasyonun detayları belli oldu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun ’casusluk’ suçundan sorgulanmak üzere Savcılığa getirilmesi için bulunduğu cezaevine yazı yazıldı. MASAK raporuna göre, herhangi bir ticari faaliyeti olmamasına rağmen 85 milyon liralık transfer gerçekleştirdiği tespit edilen Gün’ün, FETÖ yöneticisi Mustafa Özcan’la yüz yüze görüştüğü, yabancı istihbarat görevlileriyle kriptolu haberleşme programları üzerinden yazıştığı, Necati Özkan’la Ekrem İmamoğlu’nun seçim sürecine ilişkin gizli bilgiler paylaştığı ve seçim stratejileri hazırladığı belirlendi. Soruşturmada, Merdan Yanardağ’ın da Gün ile iş birliği yaparak casusluk faaliyetine dahil olduğu belirlendi. İmamoğlu ve Özkan soruşturma kapsamında ifade verecek. Öte yandan İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasında 15 şüpheli yakalandı.[2]

*******

4 Temmuz’da casusluktan tutuklanan Hüseyin Gün’ün İngiliz bağlantıları çıktı. Gün, İngiliz istihbaratçı C.P.M.’ye gönderdiği mesajda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastederek, “Eğer ‘Sublime’ın İngiltere faaliyetleri hakkında ışık tutabilirsen ya da istihbarat faydalı olur” diyor. Gün, kriptolu haberleşme programı “Wickr” üzerinden İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan ile de irtibat kurmuş.[3]

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
25/10/2025

[1] https://www.yenisafak.com/gundem/istanbulda-kisisel-veri-skandali-bilgilerimiz-yurtdisina-cikarilmis-4761988

[2] https://www.yenisafak.com/gundem/son-dakika-ekrem-imamogluna-casusluk-sorusturmasi-4761589

[3] https://www.yenisafak.com/gundem/ingiliz-istihbaratina-erdogani-sordu-4761926

Loading

No ResponsesEkim 26th, 2025