BERCESTE VE İZAHI – 117–
BERCESTE VE İZAHI – 117–
1. Mısra-i Hâss: Fenni’den Bir İlâhî Münasebet ve İbret
İktibas:
Cânımı alma karîn-i şâh-ı “levlâk” olmadan
Ber-murâd eyle tenim âlûde-i hâk olmadan
İzah ve Açıklama:
Bu mısralar, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) olan derin sevgi ve bir kulun Rabbine olan niyazını ihtiva etmektedir. Şair Fenni, “Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım” manasına gelen hadis-i kudsînin de bağlantısıyla, canını Rabbine teslim etmeden evvel iki önemli arzusunu beyan etmektedir. İlk arzu, Peygamber Efendimiz’e yakın olabilmektir. Bu, yalnızca fizikî bir yakınlık değil, manevî bir yakınlık, O’nun şefaatine nâil olma, O’nun ahlâkına ve hayatına intibak edebilme arzusudur. Bu istek, O’nun ümmeti olmanın en büyük şereflerinden birine ulaşma gayretini gösterir. İkinci arzu ise, “ber-murâd olmak” yani muradına ermektir. Şair, bedeninin toprağa karışmasından önce, yani bu hayatın nihayetine ermeden evvel, tüm dileklerinin ve arzularının kabul edilmesini istemektedir. Bu, bir âhiret yurduna yönelişin bir yansımasıdır. İnsan, bu fani hayatta birtakım gaye ve beklentilerle yaşar. Mühim olan, bu gayelerin ve beklentilerin, Allah’ın rızasına muvafık olmasıdır. Bu beyitteki talep, sadece dünyevî muradlara erişmek değil, bilakis manevî muradlara erişebilmektir.
2. Mısra-i Hâss: Alvarlı Muhammed Lütfi’den Hayatın Yapısı Üzerine Bir Nazarı
İktibas:
Bu bir devvâr-ı gaddârdır gözü gördüğünü hep yer
Ne şâh u ne gedâ bunda ne bir ferd pâydâr olmuş
İzah ve Açıklama:
Alvarlı Muhammed Lütfi Hazretleri’nin bu beyitleri, hayatın geçiciliğine ve dünya tabiatının aldatıcı yapısına dair derin bir düşünceyi tasvir eder. Beyitte, dünya, “devvâr-ı gaddâr” olarak nitelendirilmektedir. “Devvâr,” dönen ve “gaddâr,” acımasız, zalim demektir. Dünya, gözü gördüğü her şeyi yiyip bitiren, yok eden acımasız bir değirmen gibidir. İnsanları, makamları, malları ve tüm güzellikleri bir bir yok eder. İkinci mısra, bu hakikatin evrensel bir kaidesini ifade eder: “Ne sultan ne dilenci ne de herhangi bir insan bu dünyada ebediyen kalıcıdır.” Dünya hayatı, sultanı da dilenciyi de aynı acımasız döngüye tabi kılar. Hiç kimse, makamı, mevkii, zenginliği veya fakirliği ne olursa olsun, bu dünyada kalıcı değildir. Bu beyit, bize hayatın fani olduğunu ve asıl hayatın âhiret yurdunda olduğunu hatırlatır. Bu sebeple, insanın dünya hırsından ve mal sevgisinden sıyrılıp, ebedi hayata yönelik salih amellerde bulunması gerektiği düşüncesini telkin eder.
Özet
Bu makale, farklı beyitin izah ve açıklamalarını ihtiva etmektedir. İlk beyitte, Fenni’nin Peygamber Efendimiz’e olan derin sevgi ve bu hayatta muradına erme isteği, ilahî bir münasebet açısından tenkit edilmiştir. Ikinci beyitte, Alvarlı Muhammed Lütfi’nin dünyanın aldatıcı ve fani yapısı üzerine olan nazarları ve insanın bu hayatta kalıcı olmadığı hakikati ele alınmıştır. Her bir beyit, kendi konusu içinde bir bütünlük arz etse de, hepsinin ortak noktası, hayat, aşk, tabiat ve insanlık durumları üzerine derin ve düşündürücü bir bakış açısı sunmalarıdır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
24/10/2025
![]()