NEFSİN TERBİYESİNE DAİR KUR’ANÎ BİR TAHLİL
NEFSİN TERBİYESİNE DAİR KUR’ANÎ BİR TAHLİL
İnsanın yaratılışında iki zıt kutup vardır: Ruh ve nefs. Ruh, “emr âleminden” gelen nuranî bir latîfe; nefis ise “halk âleminden” gelen karanlık bir cevherdir.
Ruh, Bâkî’ye yönelirken; nefis, fanî olana meyleder. Bu sebeple insan, bir terbiye ve tezkiye sahnesidir. Nefsin terbiyesi, kâinatın en derin davasıdır.
NEFSİN MAHİYETİ VE İMTİHANIN ESASI
Kur’an-ı Kerim, insanın içindeki bu zıtlığa dikkat çeker:
“Nefse ve onu düzgün bir biçimde yaratana andolsun ki, sonra ona fücurunu ve takvâsını ilham etti.”
(Şems, 91/7-8 )
Bu âyet, nefsi hem fücura (sapkınlığa) hem de takvâya (korunmaya) meyyal olarak tanımlar. Yani nefis, hem şerre hem hayra kabiliyeti olan bir varlıktır.
Cenâb-ı Hak, nefsi insanın hizmetine vermiştir; ancak terbiye edilmezse insanın efendisi olur.
Nefsin özü itibariyle meyli, emniyet ve hazza doğrudur. O, sıkıntıdan kaçar, sabrı sevmez; kolaylığı ister, meşakkate tahammül etmez. Bu yüzden Kur’an buyurur:
“Doğrusu insan azar; kendini müstağnî gördüğünde.”
(Alak, 96/6-7 )
İşte bu istigna hâli, nefsi firavunlaştırır. Terbiye edilmezse nefis, ene ve enaniyet şeklinde büyür, kendini Rab gibi görmeye başlar.
TERBİYE: NEFSİN DİZGINLENMESİ
Kur’an, nefsi ıslahın yolunu “tezkiye” kavramıyla ifade eder:
“Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kirleten de ziyana uğramıştır.”
(Şems, 91/9-10 )
Burada “tezkiye” yalnızca günahları bırakmak değil, nefsin kendini merkeze alma alışkanlığını kırmak demektir.
Nefsin terbiyesi, kalbin hâkimiyetini yeniden kurmaktır.
Nitekim Nefis, kendini daima haklı görür, kusurunu görmez. Terbiyesi, o körlüğü açmakladır.
Demek ki nefsi terbiye etmek, onun gözünü açmak, hakikati görmesini sağlamaktır.
Bu da, marifetullah ve murakabe ile olur. Çünkü nefis, kendi varlığını Allah’a nisbetle idrak ettiğinde, kibrin yerini tevazu alır.
KUR’AN’DA NEFS MERTEBELERİ
Kur’an, nefsin terbiyesini mertebelerle anlatır. Bu mertebeler, insanın iç dünyasında yükseliş basamakları gibidir:
• Nefs-i Emmâre (Emreden Nefis)
“Nefis elbette kötülüğü emreder.” (Yûsuf, 12/53 )
Bu mertebede nefis, arzularının esiridir; haz, hırs, şehvet ve öfke hükmeder.
Terbiyesi için sabır, oruç, zikir ve ibadet gerekir.
• Nefs-i Levvâme (Kendisini Kınayan Nefis)
“Kendisini kınayan nefse yemin ederim.” (Kıyâme, 75/2 )
Artık vicdan uyanmıştır; insan kötülüğünün farkındadır.
Bu safha, tevbe ve murakabe devridir.
• Nefs-i Mutmainne (Tatmin Bulmuş Nefis)
“Ey itminan bulmuş nefis! Rabbine dön, O’ndan razı ve O da senden razı olarak!”
(Fecr, 89/27-28 )
Artık nefis, Rabbine teslim olmuş, huzura ermiştir.
Bu, nefsin en yüce terbiyesi ve insanın nihai gayesidir.
TERBİYEDE KUR’AN’IN METODU
Kur’an, nefsi ıslah için üç temel usul kullanır:
• Tefekkür (Düşünme):
Kâinatın hikmetle dolu düzeni, nefse kendi aczini ve sınırlılığını gösterir.
“Yeryüzünde dolaşmazlar mı ki düşünebilsinler?” (Hacc, 22/46 )
Tefekkür, nefsin kibir perdesini yırtar.
• Tezkiye (Arınma):
Günahlardan temizlenmek, nefsin karanlık tabakasını inceltir.
“Onların mallarından sadaka al ki, onunla kendilerini temizleyesin.” (Tevbe, 9/103 )
• Tefvîz (Teslimiyet):
“De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
(En‘âm, 6/162 )
Teslimiyet, nefsi terbiye eden en kuvvetli ilaçtır.
NEFSİN İMTİHANI VE RAHMETİN SIRRI
Nefsin isyanı, aslında insanın yükselme vesilesidir. Çünkü nefis olmasaydı, sabır, tevazu, şükür, istiğfar ve muhabbet bilinmezdi.
Zira Nefsin varlığı, ubudiyetin inkişafı içindir; nefis olmazsa kulluk bilinmez.
Yani nefis, düşman gibi görünse de aslında imtihanın anahtarıdır.
Nefsin terbiyesi, onu yok etmek değil; onu emir altına almaktır.
Bir at nasıl dizginsizken tehlikeli, fakat biniciyle faydalıysa; nefis de terbiye ile insanın yükselişine hizmet eder.
BEKAYA GÖTÜREN TERBİYE
Ruhun bekâya, nefsin fenâya meyli vardır. Lâkin nefsin terbiyesiyle insan, fena içinde bekâ sırrına mazhar olur.
Kur’an bu mertebeye şöyle işaret eder:
“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”
(Ra‘d, 13/28 )
Kalp, nefsin arınmış hâlidir.
Zikir, tefekkür ve ibadetle nefis, kalp olur; kalp, ruhla birleşir; ruh, Rabbine döner.
HÜLÂSA
Nefis, insanın içinde var edilmiş bir imtihan mihveridir.
Fıtraten hem fücur hem takvâ kabiliyetine sahiptir.
Kur’an, onu tezkiye ve terbiye etmeyi emreder.
Tezkiye; sabır, tefekkür, teslimiyet ve ibadetle olur.
Nefsin terbiyesi, onun varlığını yok etmek değil; emir altına almak, ruha hizmetkâr kılmaktır.
Terbiye edilmiş bir nefis, insanı mutmainne mertebesine taşır ve beka yolculuğunun kapısını açar.
Çünkü “Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems, 91/9)
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
23/10/2025
![]()