KUDRET VE İRADE SIFATLARI

KUDRET VE İRADE SIFATLARI

Bismillahirrahmânirrahîm.

Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın sıfatları, bilhassa Kudret ve İrade sıfatları, birbiriyle tam bir uyum ve ayrılmaz bir bütünlük içinde zikredilir. Bu iki sıfatın tevhidi, yani birlik içindeki tecellîsi, kâinattaki nizamın, hikmetin ve sanatın temelini teşkil eder. Zira mutlak ve sonsuz bir kudretin, her şeyi en ince teferruatına kadar tayin ve tahsis eden bir irade ile hareket etmesi, varlık âlemindeki muhteşem dengeyi netice verir.

Kudretin Mutlaklığı ve İradenin Tayin Ediciliği Arasındaki Denge

İlâhî sıfatlar açısından bakıldığında Kudret ve İrade, Zât-ı Akdes’in iki farklı, fakat asla ayrılmayan tecellîsidir. Bu ikisi arasındaki münasebet, bir denge ve birbirini tamamlama esasına dayanır.

* Kudret Sıfatı: Allah’ın Kudreti mutlak, sonsuz ve cihan şümuldür. Hiçbir şey O’nu âciz bırakamaz. Varlığı da yokluğu da, zoru da kolayı da O’nun kudretine nisbetle birdir. Kudretin bu sonsuzluğu, “taammüm” yani umumîlik ifade eder. Kudret, her şeye aynı anda idare edebilir; bir şeyi yaratmak, başka bir şeyi yaratmasına mani olmaz. Ancak bu sonsuz kudret, körü körüne ve rastgele hareket etmez. İşte bu noktada İrade sıfatı tecellî eder.

* İrade Sıfatı: İrade, sonsuz ihtimaller arasından yalnızca birini tercih etme, tayin ve tahsis etme sıfatıdır. Kudretin taalluk edeceği varlığın; ne şekilde, ne zaman, nerede, hangi özelliklerle ve hangi hikmetlere binaen yaratılacağını belirleyen İrade’dir. Kâinattaki her bir mahlûkun kendine mahsus şekli, rengi, vazifesi ve hayât seyrinin tamamı İlâhî İrade’nin bu “tahsis” edici tecellîsinin bir neticesidir. Eğer İrade olmasaydı, mutlak kudretin karşısında bütün ihtimaller eşit olacağından hiçbir şey varlık sahasına çıkamazdı.

Denge ve Tevhid: Bu iki sıfat arasındaki denge şöyledir:
* İrade, Kudrete yol gösterir: İrade, Kudret’in nereye, nasıl ve ne ölçüde tecellî edeceğini tayin eden bir “hikmet pergelidir”. Varlıkların belirli bir nizam ve mizan (ölçü) içinde yaratılması, İrade’nin bu tayin ediciliğinin isbatıdır.
* Kudret, İradeyi icra eder: İrade’nin tayin ettiği her ne ise, Kudret onu “icad” eder, yani varlık sahasına çıkarır. Kudret olmaksızın İrade, sadece bir ilimden ibaret kalırdı. Kudret, İrade’nin muradını fiiliyata döken sonsuz bir icra kuvvetidir.
>
Demek ki Kudret yaratılıştaki mutlak icra gücünü, İrade ise bu gücün hikmet, nizam ve maksatla hareket etmesini temin eder. Biri olmadan diğerinin tam manasıyla tecellîsi düşünülemez. Bu, Kudret-İrade tevhidinin en açık delilidir.
Yâsîn Sûresi 82. Âyetinde Emir, İrade ve “Kün” Kavramlarının Kudretle İrtibatı
Cenâb-ı Hakk, Yâsîn Sûresi’nde bu muazzam hakikati en veciz şekilde beyan buyurmaktadır:
> اِنَّمَا اَمْرُهُ اِذَا اَرَادَ شَيْـًٔا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
> Meali: “Bir şey yaratmak istediği zaman O’nun yaptığı “Ol!” demekten ibarettir. O da derhal oluverir.” (Yâsîn 36/82)
>
Bu mübarek âyet-i kerîme, Kudret ve İrade tevhidini ve yaratılışın mahiyetini birkaç temel kavram üzerinden tasvir etmektedir:
* İrade (اَرَادَ): Âyet, “Bir şey… istediği zaman” ifadesiyle bütün yaratılış sürecinin İlâhî İrade ile başladığını açıkça belirtir. Varlığın vücuda gelmesindeki ilk mertebe, Allah’ın o şeyi var etmeyi “dilemesi”dir. Bu dileme, o şeye dair bütün teferruatı, zamanı, mekânı ve keyfiyeti ihtiva eden bir tayindir. İrade, yaratılışın “karar” merciidir.
* Emir (اَمْرُهُ) ve “Kün” (كُنْ): İrade edilen şeyin varlık sahasına çıkması için Cenâb-ı Hakk’ın “Emri” tecellî eder. Âyette bu emir, “O’nun yaptığı ‘Ol!’ demekten ibarettir” şeklinde ifade edilmiştir. Buradaki “Kün” (Ol!) emri, bizim anladığımız manada sesli harflerden müteşekkil bir kelâm değildir. Bu, İlâhî İrade’nin Kudret’e bir nevi tecellîsi ve yaratılışın başlaması için varlığa yönelen “Tekvinî Emir”dir. Bu emir, yaratmanın ne kadar kolay, süratli ve engelsiz olduğunun bir tasviridir. İrade’nin muradı, “Kün” emriyle fiiliyata yönelir. Bu, irade edilen şeyin artık “mümkün” olmaktan çıkıp “vâki” olma mertebesine geçtiği andır.
* Kudret (فَيَكُونُ): Âyetin sonundaki “fe yekûn” (O da derhal oluverir) ifadesi, Kudret’in mutlak ve sonsuz icraatını gösterir. Arada hiçbir zaman fasılası, hiçbir engel, hiçbir zorluk yoktur. İrade tecellî edip “Kün” emriyle zuhur edince, Kudret o şeyi anında ve eksiksiz bir şekilde icad eder. “Fe” takısı, burada “gecikmesizlik” ve “sebebiyet” manası taşır. Ve Fe takibiye ifade eder. Yani “Ol!” emri, “oluş”un sebebidir ve oluş, emre derhal ve şüphesiz bir şekilde icabet eder. Bu, Kudret’in, İrade’nin emrine ne derece mutlak bir teslimiyetle bağlı olduğunun ve O’nun için en büyük sistemleri yaratmakla en küçük bir zerreyi yaratmak arasında hiçbir fark olmadığının en büyük isbatıdır.
Hülâsa olarak Yâsîn Sûresi’nin 82. âyeti, İlâhî yaratma fiilinin üç mertebesini beyan eder:
* İrade: Bir şeyi yaratmayı dilemek ve bütün hususiyetleriyle tayin etmek.
* Emir (“Kün”): İrade edilen bu kararı fiiliyata döken Tekvinî Emir.
* Kudret (“Feyekûn”): Bu emri derhal ve eksiksiz bir şekilde icra eden, varlığı yokluktan çıkaran mutlak güç.
Bu üç kavram, birbirinden ayrılmaz bir bütündür ve “Kudret-İrade Tevhidi”nin Kur’ân’daki en parlak delillerinden birini teşkil eder.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
18/10/2025

 

 

Loading

No ResponsesEkim 18th, 2025