BERCESTE VE İZAHI – 55 –

BERCESTE VE İZAHI – 55 –

1. Necâtî Bey ve Dünyanın Faniliği Üzerine Bir Tefekkür
İktibas
Osmanlıca Metin:
بر دم ايكن دولت دنیایی هر دم صاندیلر
بو فنا کلزارينك عيشنی عالم صاندیلر
Latinize Metin:
Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Bir dem iken devlet-i dünyâyı her dem sandılar
Bu fenâ gülzârının ayşını âlem sandılar
Şair: Necâtî Bey
Günümüz Türkçesiyle Açıklaması:
Bir nefeslik olduğu halde dünya mülkünü sürüp gider sandılar. Bu ölümlü bahçede yiyip içip eğlenmekle âlem ediyoruz sandılar.
Makale: Bir Nefeslik Saltanat ve Ebedi Zannedilen Fani Bahçe
Divan edebiyatı, insan ruhunun en temel meselelerine eğilen bir hikmet pınarıdır. Varlık, yokluk, sevgi ve ölüm gibi evrensel temalar, usta şairlerin dilinde birer inci tanesi gibi işlenir. 15. yüzyılın büyük şairlerinden Necâtî Bey’in bu beyiti de, insanın en büyük yanılgılarından birini, faniliği unutup geçici olanı ebedi sanma gafletini yüzümüze bir ayna gibi tutar.
Beyitin ilk mısrası, “Bir dem iken devlet-i dünyâyı her dem sandılar,” zaman ve varlık anlayışımızdaki köklü bir yanılmayı ifade eder. “Dem,” Farsçada “nefes” ve “an” demektir. “Devlet-i dünya” ise dünya saltanatı, zenginliği ve iktidarı gibi geçici tüm nimetleri kapsar. Şair, insanoğlunun bir anlık, bir nefeslik olan bu dünya saadetini, “her dem,” yani daimi ve ebedi zannettiğini söyler. Bu, rüzgârın bir anlığına getirdiği bir bahar kokusunu, hiç bitmeyecek bir mevsim sanmak gibi bir aldanıştır. Tarih, nice imparatorların, nice zenginlerin bir nefeslik saltanatlarının nasıl son bulduğunun sayısız örneğiyle doludur. Oysa insan, elindeki güce ve nimete öylesine kapılır ki, onun bir “emanet” ve “geçici bir durak” olduğunu unutur. Bu mısra, aslında modern insanın “anlık haz” peşinde koşarken geleceği ve ebediyeti unutmasının da bir tenkitidir.
İkinci mısra, bu fikri daha da derinleştiren güçlü bir metaforla karşımıza çıkar: “Bu fenâ gülzârının ayşını âlem sandılar.” Dünya, “fenâ gülzârı” yani “yokluk” ve “ölüm” bahçesi olarak tasvir edilir. “Gülzâr” (gül bahçesi) kelimesi, dünyanın aldatıcı güzelliğine, cazibesine bir işarettir. Evet, bu bahçe renklidir, kokuludur, cezp edicidir; fakat özünde “fani”dir, solmaya ve yok olmaya mahkumdur. İnsanlar ise bu ölümlü bahçedeki “ayş,” yani yiyip içme, eğlenme ve keyif sürmeyi “âlem etmek,” yani gerçek hayatın kendisi sanırlar. Necâtî, bu bahçenin güllerine aldanıp, bahçenin bir sonu olduğunu unutanları, adeta bir uyarı ateşiyle ikaz eder. Onlar, bahçenin güzelliğine dalmış, bahçıvanın bir gün kapıyı kapatacağını ve her şeyin solacağını hesaba katmayan gafillerdir.
Bu beyit, bize yalnızca bir ölüm hatırlatması yapmaz; aynı zamanda bir “değer” sorgulaması sunar. Değerli olan nedir? Bir nefeslik saltanat mı, yoksa o nefesi verenin rızası mı? Solacak olan gül bahçesindeki bir anlık keyif mi, yoksa o bahçeyi var eden sanatkarı tanımak ve ebedi bir bahçeye talip olmak mı? Necâtî Bey, kelimelerin kudretiyle bize, dünyanın geçici bir sahne, bizlerin ise bu sahnede rolünü oynayıp çekilecek birer yolcu olduğumuzu fısıldar. Asıl “âlem,” bu fani bahçenin ötesindedir ve bu bahçedeki eğlence, o “âlem”i kazanmak için bir araç olmadıkça, en büyük aldanıştan başka bir şey değildir.
Özet
Necâtî Bey, bu beyitinde insanoğlunun, sadece bir an süren dünya nimetlerini ve iktidarını ebedi sanma yanılgısını eleştirir. Dünyayı, güzelliğiyle insanı aldatan ancak özünde fani olan bir “yokluk gül bahçesine” benzeten şair, bu geçici bahçedeki eğlenceyi hayatın gayesi sanmanın büyük bir gaflet olduğunu vurgular ve insanın dikkatini geçici olandan ebedi olana çevirmesi gerektiğini hikmetli bir dille ifade eder.

2. Fenni ve Yalan Dünyanın Açık Hatası
İktibas
Osmanlıca Metin:
كوزم نوری یالان دنیاده امکان بقا يوقدر
یالان دنیایه آلدانمق قدر واضح خطا يوقدر
Latinize Metin:
Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün
Gözüm nûru yalan dünyâda imkân-ı bekâ yokdur
Yalan dünyâya aldanmak kadar vâzıh hatâ yokdur
Şair: Fenni
Günümüz Türkçesiyle Açıklaması:
Ey gözümün nuru! Bu yalan dünyada ölümsüzlük yok. Herkes bir gün ölecek. Ondan dolayı bu yalan dünyaya aldanmak kadar bariz bir hata yoktur.
Makale: En Açık Hata: Yalan Dünyaya Aldanmak
Hikmetli şiir geleneği, yani “hikemî tarz,” okuyucuya doğrudan öğüt veren, hayatın gerçeklerini yalın ama etkili bir dille anlatan bir üsluptur. Fenni’ye ait olan bu beyit, tam da bu geleneğin bir şaheseridir. Şair, bir filozofun derinliğini ve bir babanın şefkatini birleştirerek, insanoğlunun en temel ve en açık hatasını gözler önüne serer.
Beyit, “Gözüm nûru” nidasıyla başlar. Bu hitap, son derece samimi, şefkatli ve içtendir. Şair, karşısındakine (ki bu okuyucunun ta kendisidir) en değerli varlığıymış gibi seslenir. Bu, söylenecek sözün ne kadar önemli ve hayati olduğunun bir işaretidir. Öğüt, kuru bir nasihat değil, sevgiyle yoğrulmuş bir ikazdır. Bu şefkatli girişin ardından gelen hakikat ise keskindir: “yalan dünyâda imkân-ı bekâ yokdur.” “Bekâ,” kalıcılık, ebedilik demektir. Şair, bu dünyanın özünün “yalan,” yani aldatıcı, sahte ve geçici olduğunu ve burada kalıcılığın bir “imkânının” dahi bulunmadığını net bir şekilde ifade eder. Bu, bir ihtimal meselesi değil, mutlak bir kuraldır. Hiç kimse ve hiçbir şey bu kuralın istisnası değildir.
Bu sarsılmaz tespitten sonra şair, mantıksal sonucunu ikinci mısrada bir hüküm olarak ortaya koyar: “Yalan dünyâya aldanmak kadar vâzıh hatâ yokdur.” “Vâzıh,” açık, net, aşikâr demektir. Mademki dünyanın “yalan” olduğu ve içinde “ebedilik imkânı” bulunmadığı bu kadar nettir, o hâlde bu dünyaya aldanmak, ona bel bağlamak, onun gelip geçici zevklerini hayatın amacı sanmak da hataların en açığı, en barizidir. Şaire göre, bu dünyaya kanmak için kör olmak gerekir. Çünkü var olan her şey, her an bize kendi faniliğini ve dünyanın geçiciliğini haykırmaktadır: Doğan güneşin batması, açan çiçeğin solması, gençliğin yaşlılığa dönmesi ve her gün şahit olduğumuz ölümler… Bütün bunlar, dünyanın bir “yalan” olduğunu ispatlayan delillerdir. Bu kadar açık bir gerçeği görmezden gelmek, bir “hata”dan da öte, bir akıl tutulmasıdır.
Fenni’nin bu beyiti, karmaşık felsefi labirentlere girmeden, hayatın en temel hakikatini iki mısraya sığdırır. O, bize dünyanın zevklerinden tamamen el etek çekmemizi söylemez. Ancak bu zevklere “aldanmamamız” gerektiğini, yani onları hayatın nihai gayesi yapmamamız gerektiğini vurgular. Dünya, bir köprüdür; üzerinde ev kurulmaz, sadece geçilir. Bu köprünün süsüne püsüne aldanıp köprünün sonunda bir varış noktası olduğunu unutan yolcu, “en açık hatayı” yapmış demektir. Fenni’nin “gözüm nuru” diye başlayan bu şefkatli uyarısı, asırlar sonra bile kulaklarımızda çınlamakta ve bize en temel sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır: Aldanmamak.
Özet
Fenni, bu öğüt verici beyitinde okuyucuya “gözümün nuru” diyerek şefkatle seslenir. Bu dünyanın gelip geçici, aldatıcı bir “yalan” olduğunu ve burada ebedi kalma imkânının kesinlikle bulunmadığını belirtir. Bu temel gerçekten hareketle, bu kadar açık bir hakikate rağmen yalan dünyaya aldanmanın, yapılabilecek en bariz, en net ve en büyük hata olduğunu vurgular.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
09/10/2025

Loading

No ResponsesEkim 15th, 2025