MASADA KURULAN OYUNLAR: DARBEYLE GELENLERİN DARBEYİ DOĞURAN YÜZÜ
MASADA KURULAN OYUNLAR: DARBEYLE GELENLERİN DARBEYİ DOĞURAN YÜZÜ
Tarih, yalnız zaferlerin değil, ihanete uğramış ümitlerin de şahididir.
Zira hak ve bâtılın mücadelesi, bazen meydanlarda silahla, bazen de masalarda kalemle yürütülür.
Ancak kalem her zaman adalet için değil; kimi zaman zulmü temize çıkarmak, katili kahraman göstermek için oynatılır.
Mısır’ın darbe ile devrilen meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursî’nin hikâyesi de işte bu acı hakikatin bir yansımasıdır.
Mısırın Umudu ve İsrail’in Korkusu İdi: Mursî
Mursî, özellikle Mısır’ın gönlünde bir umut filizi idi. Halkın reyleriyle başa geldi; adaleti, hürriyeti, İslâm’ın izzetini temsil ediyordu.
Ancak ne yazık ki, onun en yakınındaki eller, birer birer ihanetin tuzağına düşmüş, “dost” görünen düşmanlar tarafından kullanılmıştı.
O eli öpülen, o üniformaya sarılan asker; bir gece ansızın tankıyla halkının üzerine yürüdü.
Sisi adıyla tarihe geçen o darbeci, Mısır’ın semalarına bir karanlık perde çekti.
Ve o günden sonra Mısır, yalnız zindanlarla değil, zilletle de çevrildi.
Mursi olsaydı muhtemelen İsrail Gazze’de bu soykırımı yapamaz ve kolay başarıp sürdüremezdi.
Darbelerin Arkasındaki El
Darbeler, tesadüf değildir.
Her darbenin arkasında menfaatini ümmetin kanında gören bir el, bir masa, bir plan vardır.
Bu el, kimi zaman “demokrasi” perdesiyle, kimi zaman “barış” bahanesiyle çıkar ortaya.
Fakat maksadı hep aynıdır:
İslâm coğrafyasının izzetini kırmak, İsrail’in güvenliğini sağlamak, ümmeti kendi içinden vurmak.
Tarihe bakınız:
Hangi darbede mazlumlar kazanmış, hangi masada hakikat yer bulmuştur?
Ne yazık ki yüz yıldır masalar, hep aynı odakların, aynı karanlık aklın kontrolündedir.
Kimi zaman Washington’da, kimi zaman Tel Aviv’de kurulur o masa;
ama uygulaması Kahire’de, Şam’da, Bağdat’ta, Tahran’da, İstanbul’da yapılır.
Sisi’nin Kirli Masası
13 Ekim 2025’te Mısır’da toplanan “ateşkes” masası da aynı aklın ürünüdür.
İki yıl süren Gazze işgalinde yüz binlerce masumun kanına giren,
çocukları, kadınları, camileri, hastaneleri hedef alan Netanyahu,
o masaya “barış” elçisi olarak çağrıldı!
Ve ne acıdır ki bu daveti yapan, kendi halkını darbeyle susturan Sisi idi.
Bu masa, kanı durdurmak için değil, kanı unutturmak içindi.
Bu toplantı, barış için değil, zulmü aklamak için kurulmuştu.
Tarih, böyle kirli bir tiyatroya az şahit olmuştur.
Bir Direniş Sesi: Türkiye
Ne var ki, karanlık sahnelerde bazen bir ses yükselir;
O ses, mazlumların yüreğine umut, zalimlerin kalbine korku salan bir sestir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağı havada iken gelen bu habere verdiği tepki, işte o sesti.
“Böyle bir oyunun parçası olmayız.” diyerek yaptığı ani dönüş,
yalnız diplomatik bir hamle değil, bir izzet manifestosu idi.
Zira bazen bir duruş, bin ordudan daha tesirli olur.
İbret: Masalarda Kaybedilen Zaferler
Bugün ümmetin en büyük kaybı, savaş meydanında değil, müzakere masasında yaşanıyor.
Zira masada dost görünen düşmanlar, düşman gibi davranan dostlardan daha tehlikelidir.
Kur’ân, “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar…” (Mâide, 51)
buyurarak bu hakikati asırlar öncesinden bildirmiştir.
İşte Sisi ve benzerleri, ümmetin bağrına saplanmış bir hançerdir.
Kendi koltuğunu korumak için ümmetin izzetini satan,
İsrail’in güvenliği için Mısır’ın vakarını ayaklar altına alan birer figürandır.
Son Söz: Masaları Değil, Kalpleri Temizleyin
Barış, zalimle aynı masaya oturmakla gelmez.
Barış, adaletle, hakikatle ve tevbe ile gelir.
Kirli sicilleri, kanlı elleri masalar değil, ancak mahkeme-i kübrâ temizleyebilir.
Mursî zindanda öldü ama hür gitti.
Sisi sarayda yaşıyor ama mahkûm.
Zira zulüm ile abad olan, adaletle berbat olur.
Ve unutmayalım:
“Oyunlar hep masada kuruluyor, ama kader masası her şeyin üstündedir.”
Allah’ın hükmü gelince, ne Sisi kalır, ne Netanyahu, ne de onları koruyan güçler.
Zira Allah, zalimleri mühletle imtihan eder;
ama asla ihmal etmez.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
14/10/2025