BERCESTE VE İZAHI – 12 –
BERCESTE VE İZAHI – 12 –
I. Beyitlerin İktibas ve İzahı
1. Nâbî – Beyit 142
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Beyit (Osmanlıca):
طوب آه انكساره پايدار اولماز ينه
كشور جاهك نيچه سنگين حصارين كورمشز
Beyit (Transliterasyon):
Top-ı âh-ı inkisâra pâydâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz
İzah ve Açıklama:
Biz, mevki ve makam memleketinin taştan yapılmış nice kalelerini gördük ki onlar beddua ahının toplarına dayanamamışlardır.
2. Ziyâ Paşa – Beyit 138
Vezin: Mef’ûlü Mefâ’îlü Mefâ’îlü Fe’ûlün
Beyit (Osmanlıca):
آيينه سى ايشدر كيشينك لافه باقيماز
شخصك كورونور رتبة عقل اوزرنده
Beyit (Transliterasyon):
Âyînesi işdir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i akl-ı eserinde
İzah ve Açıklama:
Bir kişinin yeteneğini gösteren şey ne söylediğinden ziyade ne yaptığıdır. Çünkü bir insanın aklının derecesi ancak eseri üzerinde görülür.
3. Hz. Mevlânâ – Beyit 141 (Mesnevî’nin Girişi)
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün
Beyit (Osmanlıca/Farsça):
بشنو اين نى چون شكايت مى كند
از جداييها حكايت مى كند
Beyit (Transliterasyon):
Bişnev în ney çûn şikâyet mî koned
Ez cüdâyîhâ hikâyet mî koned
İzah ve Açıklama:
Şu ney nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun feryadı ayrılıkların destanı, hikâyesidir. (Ney, nefsani arzulardan kurtulmuş, ilâhî sevgi ile dolmuş kâmil insanın sembolüdür.)
4. Fuzûlî – Beyit 143
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Beyit (Osmanlıca):
غم گونى ايتمه دل بياردن تيغك دريغ
خيردر ويرمك قارانو كيجه ده بيماره صو
Beyit (Transliterasyon):
Gam günü etme dil-i bîmârdan tîğin dırîğ
Hayr’dır vermek karanû gicede bîmâre su
İzah ve Açıklama:
Ey sevgili! Gam günü geldiğinde bu hasta gönlümden kılıç gibi keskin bakışlarını esirgeme. Karanlık gecede, hastaya su vermek hayırlı bir iştir, sevaptır.
5. Fuzûlî – Beyit 137
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Beyit (Osmanlıca):
عارضك ياديله نمناك اولسه مژگانم نوله
ضايع اولماز گل تمناسيله ويرمك خاره صو
**Beyit (Transliterasyon):
Ârızın yâdıyle nemnâk olsa müjgânım n’ola
Zâyi’ olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su
İzah ve Açıklama:
Ey sevgili! Senin yanağını anınca kirpiklerim ıslansa buna hiç şaşılır mı? Elbette böyle olacak, çünkü gül isteyen dikenleri de sular. Senin gibi bir gülün açması için dikene su vermek lüzumsuz değildir.
II. Gönlün Gücü, Eylemin Aynası ve Ayrılığın Destanı: Hakikat Yolunda Yürüyüş
Divan şiiri, Nâbî’nin hikmetli tecrübesi, Ziyâ Paşa’nın toplumsal tenkidi, Hz. Mevlânâ’nın ruhani feryadı ve Fuzûlî’nin aşk ve fedakârlık ahlakı ile birleşerek, fânilik ve ebediyet arasındaki ince çizgiyi aydınlatır. Bu beyitler, insanın iç dünyasının kudretini ve dış dünyaya yansıyan sorumluluğunu tarihi ve edebi bir derinlikle ele alır.
Enkisarın Topu: Maneviyatın Maddeye Galibiyeti
Hikmetli şair Nâbî, dünya tarihi boyunca nice iktidar ve mevki (câh) sahibi kişinin sonunu gözlemlemiş bir bilgelikle konuşur. O, zâlimin ve kibirlinin inşa ettiği otorite kalelerinin yıkılışının, maddî bir orduya değil, manevî bir güce bağlı olduğunu haykırır:
Top-ı âh-ı inkisâra pâydâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz
Nâbî, mevki ve makam memleketinin (kişver-i câh) taştan yapılmış nice sağlam kalelerinin (sengîn hisâr), kırık kalbin (inkisâr) âhının topuna (top-ı âh-ı inkisâr) dayanamayacağını söyler. Tarih, Firavunların, Nemrutların ve sayısız zalim iktidarın çöküşünü kaydetmiştir. Bu çöküşler, çoğu zaman ezilenlerin, bedduaların ve mazlumların gönlünden kopan feryatların birikimiyle gerçekleşmiştir. Bu beyit, iktidar sahiplerine, en sağlam surların bile ilahi adaletin tecelli edişi karşısında ne kadar zayıf olduğunu anlatan, ibret dolu ve düşündürücü bir derstir.
Lâf Değil İş: Aklın Rütbesi Eserde Görünür
Nâbî’nin manevi gücün zaferini ilan etmesinin ardından, Ziyâ Paşa, bu gücü kullanacak olan insanın dünyevi ölçüsünü netleştirir. 19. yüzyılın ıslahatçı zihniyetiyle konuşan Paşa, bir kişinin değerinin boş sözlerle (lâf) değil, somut eylemlerle (iş) ölçülmesi gerektiğini vurgular:
Âyînesi işdir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i akl-ı eserinde
Bir kişinin yeteneğini ve zekâsını (rütbe-i akl), yalnızca yaptığı işler (eser) gösterir; çünkü kişinin aynası iştir. Bu, laf kalabalığına ve gösterişe dayalı bir sosyal düzene karşı yapılmış güçlü bir edebi ve hikmetli uyarıdır. İster bir lider olsun, ister bir sanatkâr; bir insanın aklının derecesi ancak ortaya koyduğu somut ürünlerde, faydalı icraatlarda ve eserlerde tecelli eder. Bu hikmet, çağlar ötesi bir prensip olarak, laf üreten değil, icraat yapan kişiyi yüceltir.
Varoluşun Feryadı: Ayrılıkların Hikâyesi
Bu dıştaki adalet ve faaliyetin derinliğinde, Hz. Mevlânâ, insan ruhunun temel motivasyonunu, yani ayrılıktan duyulan sonsuz özlemi dile getirir. Mesnevî’nin açılış beyiti, Ney’in feryadını, ilahi aşka ulaşmanın yolunu arayan kâmil insanın simgesi olarak sunar:
Bişnev în ney çûn şikâyet mî koned
Ez cüdâyîhâ hikâyet mî koned
”Şu ney nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun feryadı ayrılıkların destanı, hikâyesidir.” Ney, kesildiği kamışlıktan, yani mutlak birlik yurdundan ayrılmış olmanın ıstırabını dile getirir. İnsan da, nefsani arzulardan kurtulup (kâmil insan) ilahi sevgiye doldukça, aslında kökünden, Yaradan’dan ayrı düşmüş olmanın feryadını yükseltir. Bütün çileler, bütün aşklar, bütün manevi arayışlar, bu cüdâyîhâ (ayrılıklar) hikâyesinin bir parçasıdır.
Sevginin Ahlakı: Gam, Sevap ve Fedakârlık
Ayrılığın kaynağını kavrayan ruh, Fuzûlî’nin mısralarında aşkın ve fedakârlığın en yüce mertebesine ulaşır. O, sevgiliden gelen kılıç gibi keskin bakışları bile bir ihsan olarak kabul ederken, bu çilenin ortasında dahi merhameti elden bırakmaz:
Gam günü etme dil-i bîmârdan tîğin dırîğ
Hayr’dır vermek karanû gicede bîmâre su
Ey sevgili! Aşkın verdiği gam günü geldiğinde, bu hasta gönlümden kılıç gibi keskin bakışlarını esirgeme. Zira bu çile, karanlık gecede bir hastaya su vermenin sevabına benzer. Aşkın yarası bile, onu ihsan edenden geldiği için, bir lütuf ve sevaptır.
Bu fedakârlık ve çile kabulü, diğer beyitte doruğa ulaşır. Aşkın hedefi olan güle ulaşmak için, o gülü çevreleyen dikene (hâr) hizmet etmek, yani çile çekmek dahi sevgiliye ulaşmanın meşru bir yoludur:
Ârızın yâdıyle nemnâk olsa müjgânım n’ola
Zâyi’ olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su
Sevgilinin yanağını (ârız) anınca kirpiklerim (müjgân) ıslansa ne olur? Gül arzusunda olan için, dikene su vermek ziyan olmaz. Fuzûlî, âşıkın sevgilisi için katlandığı her türlü acı, gözyaşı ve fedakârlığın zayi olmadığını, aksine o yüce amaca hizmet ettiğini edebi bir dille anlatır. Bu, sevgi ve maneviyatta fedakârlık ahlakının en çarpıcı ifadesidir.
Netice: Bütün Bir Varoluş Rehberi
Bu beyitler, bize bütün bir varoluş rehberi sunar. Gücün yalnızca inkisârın âhında yattığını (Nâbî), bu gücü kullanacak kişinin aklının eserle ölçüldüğünü (Ziyâ Paşa), bütün bu eylem ve çilenin kökünde ayrılık feryadının olduğunu (Hz. Mevlânâ), ve bu feryat dolu yolculuğun ancak fedakârlık ve sevap ile anlam kazandığını (Fuzûlî) öğretir. Divan şiiri, böylece, dünya sahnesinde adaleti, iç dünyada ise hakikati arayan insana yol gösteren, tarihi, edebi ve ibretli bir kılavuz olmaya devam eder.
ÖZET
Bu makale, Nâbî, Ziyâ Paşa, Hz. Mevlânâ ve Fuzûlî’ye ait beş berceşte beyit üzerinden manevî güç, eylemin değeri, ayrılık ve fedakârlık temalarını incelemiştir. Nâbî, en güçlü iktidar kalelerinin bile mazlumların kırık kalpten çıkan âhına (Top-ı âh-ı inkisâr) dayanamayacağını belirterek manevî adaletin maddî otoriteye üstünlüğünü vurgular. Ziyâ Paşa, bir kişinin değerinin boş sözde değil, aklının derecesinin göründüğü eserde (iş) olduğunu söyleyerek eylem ahlakını öne çıkarır. Hz. Mevlânâ, Mesnevî’nin girişinde, Ney’in feryadını cüdâyîhâ (ayrılıklar) hikâyesi olarak niteleyip, insan ruhunun temelinde yatan ilahi özlemi ve manevi yolculuğu işaret eder. Son olarak Fuzûlî’nin beyitleri, sevgiliden gelen çileyi (Gam günü) dahi hayırlı bir iş (bîmâre su vermek) olarak görmeyi ve gül temennâsıyla dikene su vermenin (fedakârlık) aşkın gereği olduğunu öğreterek, çile ve öz güvenin fazîletini yüceltir. Makale, bu beyitlerin sunduğu hikmetin, insan hayatının bütün olarak hikmet oluşturduğunu göstermektedir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
06/10/2025