ALLAH’IN DİLEMESİ ASIL VE ESASTIR

ALLAH’IN DİLEMESİ ASIL VE ESASTIR

Cevşenü’l Kebir – Bir Bölümün İzahı
Giriş ve Çıkış Kısımları

Ana Dualar (Münâcât)
Bu bölümde, ( 82 ) Allah’ın (c.c.) iradesinin ve kudretinin sonsuzluğunu vurgulayan on farklı cümle yer almaktadır.
| Arapça Aslı | Türkçe Okunuşu | Türkçe Anlamı ve İzahı |
|—|—|—|
| يَا مَنْ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ | Yâ men yahluku mâ yeşâ’ | Ey dilediğini yaratan! (Allah’ın mutlak Yaratıcı (Hâlık) olduğunu, var etme eyleminin sadece O’nun iradesine bağlı olduğunu ifade eder.) |
| يَا مَنْ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ | Yâ men yef’alu mâ yeşâ’ | Ey dilediğini yapan! (Allah’ın mutlak kudret sahibi olduğunu, yaptığı her şeyin hikmetli ve O’nun sonsuz iradesi dâhilinde olduğunu vurgular.) |
| يَا مَنْ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ | Yâ men yehdî men yeşâ’ | Ey dilediğini doğru yola ileten!
(Hidayetin (doğru yolun) sadece Allah’ın lütfuyla mümkün olduğunu, kimin bu lütfa mazhar olacağına O’nun karar verdiğini belirtir.) |
| يَا مَنْ يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ | Yâ men yudıllu men yeşâ’ | Ey dilediğini sapıklıkta bırakan! (Sapıklığın ve şaşkınlığın da O’nun izniyle olduğunu, ancak bunun, kulun kendi cüz’i iradesini kötüye kullanması sonucu gerçekleştiğini ifade eder.) |
| يَا مَنْ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ | Yâ men yağfiru li men yeşâ’ | Ey dilediğini bağışlayan!
(Allah’ın Gafûr (çok bağışlayan) olduğunu, merhametiyle dilediği kulunun günahlarını affedebileceğini belirtir.) |
| يَا مَنْ يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ | Yâ men yuazzibu men yeşâ’ | Ey dilediğine azap eden!
(Allah’ın intikamının ve adaletinin de mutlak olduğunu, azabın da O’nun iradesinde olduğunu hatırlatır.) |
| يَا مَنْ يَتُوبُ عَلٰى مَنْ يَشَاءُ | Yâ men yetûbu alâ men yeşâ’ | Ey dilediğinin tövbesini kabul eden!
(Allah’ın Tevvâb (tövbeleri kabul eden) olduğunu, kullarına af kapısını açanın O olduğunu gösterir.) |
| يَا مَنْ يُصَوِّرُ فِى الْاَرْحَامِ كَيْفَ يَشَاءُ | Yâ men yusavviru fî’l-erhâmi keyfe yeşâ’ |
Ey rahimlerde dilediği gibi suret veren! (Allah’ın Musavvir (şekil ve suret veren) olduğunu, insanı ve diğer canlıları anne rahminde en mükemmel şekilde yaratan olduğunu vurgular.) |
| يَا مَنْ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ | Yâ men yezîdu fî’l-halkı mâ yeşâ’ | Ey yarattıklarında dilediği fazlalığı veren!
(Allah’ın yaratılışa ek özellikler, güzellikler veya zenginlikler katma kudretine sahip olduğunu belirtir.) |
| يَا مَنْ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِه مَنْ يَشَاءُ | Yâ men yahtassu bi-rahmetihî men yeşâ’ | Ey rahmetiyle dilediğini özel kılan!
(Allah’ın Rahmetinin sonsuz olduğunu ve kullarından dilediğini, özel bir lütuf ve ihsanla diğerlerinden üstün tutabileceğini
ifade eder.) |

Arapça Aslı:
{سُبْحَانَكَ يَا لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ الْأَمَانُ الْأَمَانُ نَجِّنَا مِنَ النَّارِ}
Türkçe Okunuşu:
Subhâneke Yâ Lâ ilâhe illâ entel-emânül-emânü neccinâ mine’n-nâr.
Türkçe Anlamı:
“Seni her noksandan tenzih ederim. Ey kendisinden başka ilah olmayan! Eman ver, eman ver! Bizi cehennem ateşinden kurtar!”
* İzah: Bu ifade, duanın her bölümünün başında ve sonunda tekrarlanır. Allah’ın kutsallığını ilan edip, O’na sığınarak ateşten korunma dileğini kuvvetli bir şekilde ifade eder.

Bu dualar, insanın acizliğini ve Allah’ın mutlak gücünü, iradesini, merhametini ve adaletini kabul edip, tüm işlerde O’na sığınmasını sağlamak için okunur.

******

“İnsan her ne kadar fail-i muhtar ise de meşiet-i İlahiye asıldır, kader hâkimdir. Meşiet-i İlahiye, meşiet-i insaniyeyi geri verir, hükmünü icra eder. Kader söylese, iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz’î susar.”

“Allah dilemedikçe siz hiçbir şey dileyemezsiniz…” (İnsan, 76/30)

****

Kaderin Sükûtu ve İnsanın İradedeki Payı

İnsanın iradesi vardır. Bu inkâr edilemez. İnsan tercih eder, diler, adımlarını atar. Fakat bu iradenin arkasında, onu kuşatan daha büyük bir irade vardır: Meşîet-i İlahiye.
Kâinatın zerresinden galaksilere kadar her şeyi tedbir eden, en küçük hadisenin bile ipini tutan bu İlahi irade, insanın sınırlı tercihlerini çevreleyen bir deniz gibidir.
İnsan bazen kendini bütünüyle bağımsız bir varlık sanır. “Ben yaptım, ben seçtim, ben başardım” der. Oysa asıl hakikat şudur: İnsan her ne kadar fail-i muhtar (seçen, yapan) ise de, asıl olan Allah’ın dilemesidir. İnsanın dilediği, ancak Allah dilerse gerçekleşir. Tohumu toprağa insan eker; fakat onun filizlenip çıkması, rüzgârın, yağmurun, güneşin ona hizmet etmesi, tamamen İlahi takdirle olur.
Kur’an bu gerçeği açıkça bildirir:
“Allah dilemedikçe siz hiçbir şey dileyemezsiniz.” (İnsan, 76/30)
Bu ayet, insanın iradesini reddetmez; fakat insanın iradesini kuşatan daha yüksek bir hakikati ilan eder: Mutlak fail Allah’tır.

Tarihî Bir İbret

Tarih boyunca nice kavimler, kendi güçlerine, sayılarına, teknolojilerine güvenerek meydan okudular. Nemrut’un ateşi büyüktü; mancınıklar devasa idi. Ama Allah dilemediği için o ateş yakmadı. Firavun’un orduları sayısızdı; deniz dalgalıydı. Ama Allah dilediği için deniz Musa’ya yol verdi, Firavun’a mezar oldu.
Tarihin bu ibretli tabloları bize şunu öğretir: İnsan diler, çabalar, plan kurar. Ama sonuç, Allah’ın takdirine bağlıdır. Kader söylerse, insanın kudreti susar.

Edebi Bir Hikmet

Hayat bazen ince bir ip gibidir; insan o ipin üzerinde yürür. Kimi zaman kudretine güvenip hızlı adımlar atar, kimi zaman korkuya kapılır. Oysa ipi tutan eller, insanın değil, Allah’ın kudretidir.
İnsan, kendi iradesini sonsuz sanırsa ipten düşer; kendi aczini idrak edip Allah’a yaslanırsa o ince ip, köprüye dönüşür ve cennete çıkar.

Düşündürücü Bir Vurgu

Kaderin mutlak hâkimiyeti, insanın gayretini yok saymaz. Çünkü insanın iradesi, sınavın özüdür. İmtihan için küçük bir tercih alanı bırakılmıştır. İnsan bu dar alanda iyiliği veya kötülüğü seçer. Sonucu ise Allah yaratır. Bir tohum gibi: Tohum senindir ama onu meyveye çeviren, toprağı, güneşi, yağmuru yaratan Allah’tır.
Demek ki insan, kendi küçücük iradesiyle sonsuz bir mesuliyet kazanır. Ama sonuç daima Allah’ın kudretiyle şekillenir.

Sonuç

İnsanın payı azdır, ama sorumluluğu büyüktür. Allah dilemedikçe yaprak kıpırdamaz; ama insanın kalbindeki niyet, dilindeki dua ve iradesindeki yöneliş, İlahi rahmetin kapılarını açabilir.
O yüzden akıllı insan, iradesini Allah’ın iradesiyle hizalar; kendi dilediğini değil, Allah’ın razı olduğu şeyi diler. İşte o zaman kul, kul olur; Allah da Rab olduğunu ilan eder.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

 

Loading

No ResponsesEkim 4th, 2025