Haydut Devletin Zulmü ve Sumud’un İbretli Çağrısı
Haydut Devletin Zulmü ve Sumud’un İbretli Çağrısı
Tarih, zalimlerle mazlumların bitmeyen mücadelesine şahittir. Firavun ile Musa, Nemrud ile İbrahim, Ebu Cehil ile Muhammed (asm),
Ve bugün: İsrail ve hamisi Amerika ile Gazze’nin mazlumları.
Zalimlerin Tekrar Eden Yüzü
Firavun’un azgınlığı, Nemrud’un kibri, Hitler’in soykırımı bugün farklı bir yüzle sahnede: Siyonist İsrail.
Gazze semalarında patlayan bombalar, denizlerde kuşatılan yardım gemileri, insanlık onurunu ayaklar altına alan zulümler… Hepsi tarihin eski sayfalarından yeniden okunuyor.
Kur’an’ın tabiriyle:
“Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Onları sadece gözlerin dehşetten donup kalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim, 42)
Sumud: Karıncaların İmanı
Bugün Sumud Filosu, Nemrud’un ateşine su taşıyan karıncalar gibidir. Biliyorlar ki tek başlarına ateşi söndüremezler. Ama safını belli etmek, mazlumu yalnız bırakmamak, vicdanı hayatta tutmak için yola çıkıyorlar.
Bir tarafta atom bombaları, donanmalar, uçaklar; diğer tarafta vicdan, dua, sabır ve iman…
Allah katında tartının ağır basanı bellidir.
Hadislerin Haber Verdiği Hakikat
Rasûlullah (asm) buyuruyor:
“Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)
Yine buyuruyor ki:
“Yakında milletler, yemek yiyenlerin sofralarına çağırdıkları gibi size karşı birleşecekler.” Ashab, “O gün biz az mı olacağız?” diye sordu. Efendimiz, “Hayır, çok olacaksınız. Fakat selin önündeki çerçöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden korkuyu söküp alacak, sizin kalbinize de ‘vehn’ bırakacaktır.” dediler: “Vehn nedir Ya Rasulallah?” Buyurdu ki: “Dünyayı sevmek ve ölümü kötü görmek.” (Ebu Davud, Melahim, 5)
Bugün İslam ümmetinin zayıflığının sebebi de işte budur: dünyaya aşırı bağlılık ve ölümü korkunç görmek.
Mazlumların Duası
Gazze’de yaralı bir çocuğun duası, yürekleri titretti:
“Ya Rab! Bayrağımızı yükselt, şehitlerimize merhamet et, yaralılarımıza şifa ver, esirlerimizi kurtar…”
Bu dua, tarih boyunca mazlumların ortak yakarışıdır. Musa’nın duasıdır, İbrahim’in duasıdır, Muhammed’in (asm) duasıdır.
Allah, mazlumun duasını arşın altından işitir. Zalimlerin saraylarını ise bir anda yerle bir eder.
Dünyanın Vicdanı:
Bugün Kolombiya, İrlanda, İtalya’dan yükselen sesler; meydanlara çıkan yüzbinler, Sumud için direnen yürekler… İnsanlığın vicdanının hâlâ ölmediğini gösteriyor.
Ama asıl görev, iman sahiplerinin omuzundadır. Çünkü bu sadece politik bir mesele değil, iman ve insanlık meselesidir.
Son Söz
İsrail’in ateşi büyütmesine karşı, Sumud’un su taşıyan karıncaları susmuyor. Tarih göstermiştir ki, hiçbir zalim baki kalmamıştır. Firavun’un denizi, Nemrud’un ateşi, Hitler’in mağarası, hepsi sonunda kendi zulümleriyle yok oldu.
Bugün de zalimlerin hükmü geçici, mazlumların duası ebedîdir.
“Allah, zalimleri asla sevmez.” (Âl-i İmrân, 57)
Zulüm ebedî değildir, iman ebedîdir.
Ve unutmayalım:
Mazlumların duası, Sumud’un sabrı, zalimin tankından daha güçlüdür.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com