Filistin Meselesi ve Gazze Dramı: Tarihten Günümüze Bir İnsanlık İmtihanı
Filistin Meselesi ve Gazze Dramı: Tarihten Günümüze Bir İnsanlık İmtihanı
Giriş
- yüzyılın en sancılı miraslarından biri olan Filistin meselesi, aradan geçen yüzyıla rağmen çözümsüzlüğünü koruyor. 1948’de İsrail’in kuruluşuyla başlayan işgal süreci, 1967’deki Altı Gün Savaşı ile genişledi; bugün ise insanlığın gözleri önünde Gazze’de bir soykırım boyutuna ulaşmış durumda. İsrail ordusunun sürdürdüğü saldırılar, binlerce yıllık Filistin halkını toprağından koparmayı, devlet kurma iradesini yok etmeyi amaçlıyor. Ancak yaşananlar sadece Ortadoğu’yu değil, tüm dünyayı bir ahlakî ve tarihî imtihanla karşı karşıya bırakıyor.
Gazze’de Güncel Dram
Gazze Şeridi, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in aralıksız saldırılarıyla kan gölüne döndü. Son verilere göre 65 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti; yüz bini aşkın insan yaralandı. Elektrik, su ve gıda akışı kesilmiş; insanlar insan onuruna yakışmayan şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Uluslararası hukukun açık ihlallerine rağmen, İsrail yönetimi saldırılarını “meşru müdafaa” kılıfıyla meşrulaştırmaya çalışıyor.
Bu tabloya karşılık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleri dikkat çekicidir:
“Başka türlü bunun izahı mümkün değil. Bu dört dörtlük bir soykırımdır. Biz yalnızca rükuda ve secdede eğiliriz, zulüm karşısında asla eğilmeyiz.”
Batı’nın İkiyüzlülüğü
Gazze dramında Batı dünyasının tavrı tarihe utanç vesikası olarak geçti. ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde defalarca ateşkesi veto ederek İsrail’e açıkça kalkan oldu. ABD Büyükelçisi Thomas Barrack’ın sözleri ise, Batı’nın zihniyetini gözler önüne serdi:
“O coğrafyada boyun eğmek için Arapçada bir kelime yok.”
Bu sözler, aslında Batı’nın Filistin halkını barış değil, teslimiyetle özdeşleştirdiğini ortaya koymaktadır.
Dünya Vicdanının Uyanışı
Bütün bu zulme rağmen dünya genelinde güçlü bir vicdanî uyanış yaşanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Filistin için devlet kurmanın bir ödül değil, bir hak olduğunu açıkça ilan etti.
Avrupa’da da dengeler değişiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, BM Genel Kurulu’nda ülkesinin Filistin Devleti’ni tanıdığını açıkladı. Ardından Belçika, Portekiz, Malta, Lüksemburg ve Andorra gibi ülkeler aynı yönde adım attılar. Böylece, Filistin’i tanıyan ülke sayısı 151’e ulaştı.
Bu gelişmeler, tarihin akışını değiştirebilecek niteliktedir. Çünkü Filistin’i devlet olarak tanımayan ülkeler artık dünya kamuoyu karşısında utanç listesinde yer almaktadır.
İsrail’de Çatlak Sesler
İsrail içinde de çatlaklar büyümektedir. Gazze’deki askeri kayıplar, subayların donanımsız cepheye sürülmesi ve “askerî sistemin çöküşü” itirafları, İsrail ordusunun içten çözülmekte olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda İsrailli halk, Netanyahu’nun evinin önünde toplanarak ateşkes ve esir takası çağrısında bulunmuştur. Bu tablo, İsrail toplumunun da mevcut politikayı taşımakta zorlandığını göstermektedir.
Filistin Direnişi ve Onurlu Duruş
Filistin halkı için yaşananlar sadece bir coğrafi işgal değil, aynı zamanda tarihî ve kimliksel bir yok etme teşebbüsüdür. Buna rağmen Gazze’de ve Batı Şeria’da yükselen direniş, tarihe onurlu bir duruş olarak geçmiştir. İsrailli orkestra şefi Ilan Volkov’un bile Filistin için eylem yaparken tutuklanması, meselenin artık bir evrensel insanlık meselesine dönüştüğünü göstermektedir.
Sonuç: Tarih Şahitlik Ediyor
Gazze’de yaşananlar yalnızca bir savaş değil, tarihin önümüze koyduğu büyük bir imtihandır. Filistin halkının direnişi, dünya devletlerinin tutumu, uluslararası kurumların tavrı ve vicdanların sessizliği tarih tarafından kayda geçirilmektedir.
Bugün yaşanan soykırımın adı bellidir; faili açıktır. Ama aynı zamanda insanlık için de bir fırsat doğmuştur: Filistin Devleti’ni tanımak, bu topraklarda adil ve kalıcı barışın tek yoludur. Aksi hâlde Gazze’de akan kan, bütün insanlığın alnına kara bir leke olarak kazınacaktır.
📌 Tarih şunu kaydedecektir:
Filistin halkı toprağını, kimliğini ve onurunu savunurken, zulme ortak olanlarla zulme karşı duranlar arasındaki çizgi netleşmiştir. Ve bu çizgi, gelecek nesiller için bir vicdan terazisi olacaktır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com