Gazze’de Açlık, Soykırım ve İsrail’in Çöküş Senaryosu

Gazze’de Açlık, Soykırım ve İsrail’in Çöküş Senaryosu

Gazze Şeridi, 7 Ekim 2023’ten bu yana tarihin en ağır kuşatmalarından ve saldırılarından birine maruz kalıyor. İsrail’in bombardımanları, sistematik ablukası ve uluslararası hukuku hiçe sayan politikaları nedeniyle bölgede insani felaket her geçen gün derinleşiyor. Son 24 saatte en az 3 Filistinli açlıktan hayatını kaybederken, resmi rakamlara göre toplam can kaybı 65 bin 283’e ulaştı. Gayriresmî tahminler ise bu sayının çok daha yüksek olduğunu, gerçek ölü sayısının 680 binlere çıkabileceğini gösteriyor.

Açlık ve Kuşatma Politikası

Gazze Sağlık Bakanlığı, son günlerde yalnızca bombardıman değil, açlığın da başlıca ölüm nedeni hâline geldiğini açıklıyor. Yardım dağıtım noktaları İsrail tarafından sistematik olarak hedef alınıyor. Böylece hem gıda hem de tıbbi malzemelere erişim engelleniyor. Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in işgal ve soykırım politikalarına destek sağlayan Boeing, Lockheed Martin, Elbit Systems ve Hikvision gibi 15 şirketi açıkladı. Bu şirketlerin tedarik zincirindeki rolü, soykırımın küresel boyutunu gözler önüne seriyor.

Uluslararası Sessizlik ve Çifte Standart

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarından çekilmesi için 12 aylık süre tanımıştı. Ancak sürenin dolmasına rağmen İsrail her gün Filistinlileri açlığa mahkûm ediyor. BM yetkilileri ve insan hakları örgütleri, üye devletlerin baskı konusunda sessiz kaldığını belirtiyor. Uluslararası hukukun işletilmemesi, Filistin halkının katliamının küresel sistemin gözü önünde devam etmesine yol açıyor.

İsrail’in Varoluşsal Krizi

İbranice basında yayınlanan bir analiz, İsrail’in iki yıl içinde çökeceğini öne sürdü. Analist, Hamas’ın “yenilmez devlet” efsanesini yıktığını, halkın kitlesel göçe yöneldiğini ve devletin içeriden parçalandığını ifade ediyor. Askerlerin ağladığı, yerleşimcilerin kaçtığı, bakanların sonuçsuzca bağırdığı; yani İsrail’in psikolojik ve siyasi olarak çözülme sürecine girdiği vurgulanıyor. Bu analiz, İsrail’in sadece güvenlik krizi değil, varoluş bir deprem yaşadığını gösteriyor.

Batı’da Farklı Sesler ve Yeni Dengeler

İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın Filistin’i resmen tanıması, dünya siyasetinde yeni bir kırılmaya işaret ediyor. Yakında yedi devletin daha bu adımı atması bekleniyor. Öte yandan ABD iç siyasetinde F-35 anlaşmaları tartışılırken İsrail lobilerinin paniğe kapıldığı görülüyor. Türkiye’ye F-35 verilmesi hâlinde İsrail’in vurulabileceği korkusu açıkça dile getiriliyor. Bu durum, Tel Aviv’in bölgedeki kırılganlığını ortaya koyuyor.

Savaş Suçları ve İtiraflar

İsrailli askerlerin sivillere karşı işlediği savaş suçları bizzat kendi ağızlarından itiraf ediliyor. Bir asker, içinde aile olduğunu bilmesine rağmen bir binaya roketatarla saldırdığını ve insanların diri diri yanışını “komik” bulduğunu anlattı. Bu tür açıklamalar, soykırımın yalnızca emir-komuta zinciriyle değil, toplumsal bir çürüme ile de bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Sonuç: Çöküşün Eşiğinde Bir Devlet

Bugün İsrail, tarihin tüm sömürgeci projeleriyle aynı çıkmaza sürükleniyor. Yalan, gasp ve öldürme üzerine kurulu hiçbir proje uzun vadede ayakta kalamadı. Gazze’de işlenen soykırım, yalnızca Filistinlilerin değil, İsrail’in de kendi sonunu hızlandırıyor. Zaman daralıyor; ya dünya sessizliğini bozarak bu insanlık suçunu durduracak ya da tarihe, insanlığını terk ederek her şeyini kaybeden bir nükleer devletin çöküşüne tanıklık edecek.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

Loading

No ResponsesEylül 22nd, 2025