Küresel Vicdanın Uyanışı ve Filistin’in Direnişi
Küresel Vicdanın Uyanışı ve Filistin’in Direnişi
Filistin meselesi, yalnızca Orta Doğu coğrafyasının değil, tüm insanlığın vicdanını sınayan bir imtihandır. Bugün Gazze’de yaşanan katliamlar, bir yandan siyonist zulmün boyutlarını ortaya koyarken, diğer yandan dünyadaki toplumsal uyanışın ve küresel vicdan hareketinin büyüdüğünü göstermektedir.
Sanat Dünyasının Vicdan Çağrısı
Oscar ödüllü oyuncu Cillian Murphy, Joaquin Phoenix, Javier Bardem, Penélope Cruz ve genç şarkıcı Billie Eilish gibi dünya çapında tanınan sanatçılar, Filistin için bir araya gelerek hazırladıkları video çalışmasında zulme dikkat çektiler. Bu, Hollywood’un uzun yıllar boyunca İsrail yanlısı propagandanın merkezi olarak algılanmasına karşı önemli bir kırılmayı işaret etmektedir.
Susan Sarandon örneğinde olduğu gibi, Filistin’e destek veren birçok sanatçı işlerinden edilse de bu sesler susturulamamış, bilakis daha da güçlenmiştir. Sarandon’un “Herkes özgür olana kadar kimse özgür değildir. Filistin’in kurtuluşu.” sözleri, tarihe not düşülmüş cesur bir çıkış olarak hatırlanacaktır.
Hollywood ve Kültürel Hegemonya
Geçmişte Doğu Avrupa’dan göç eden Yahudi sermayesi, Hollywood üzerinden dünya kültürünü şekillendirdi. Bir anlamda, “sanal gerçeklik” sinema aracılığıyla toplumlara dayatıldı. Ancak bugün sosyal medya ve alternatif haber kanalları sayesinde bu tek kutuplu propaganda gücü sarsılıyor. İnsanlar hakikati, Gazze’de yıkılan evlerin, şehit edilen çocukların görüntülerinde çıplak gözle görüyor.
İslam Dünyasının Uyanışı: İslam NATO’su Fikri
Gazze soykırımı, Müslüman coğrafyanın dağınıklığını ve güçsüzlüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tablo karşısında Türkiye’nin öncülüğünde dillendirilen “İslam NATO’su” fikri artık ertelenemez bir zorunluluk olarak gündeme geliyor. Çünkü İslam ülkeleri ancak ortak bir irade, askeri işbirliği ve ekonomik dayanışma ile bu küresel zulme karşı durabilir. Tarihin bu safhasında ayrılıklar değil, birlik esas alınmalıdır.
Küresel Tepkiler ve Protestolar
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in, “İsrail varsa biz yokuz.” diyerek milli takımlarını Dünya Kupası’ndan çekme resti, sadece bir siyasi çıkış değil, aynı zamanda küresel vicdanın sesi olmuştur.
Avustralya’dan İtalya’ya, Karadağ’dan İngiltere’ye kadar dünyanın dört bir yanında insanlar sokaklara çıkmakta, “İsrail terörist devlettir”, “Gazze’deki soykırımı durdurun” sloganlarıyla insanlığın ortak çığlığını yükseltmektedir.
Kurtların Sofrası ve Zulmün Açık İtirafları
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in “Gazze’de emlak ganimeti var, Amerikalılarla paylaşacağız” itirafı, bu işgalin asıl motivasyonunu da ortaya koymaktadır. Bu, yalnızca güvenlik veya ideolojik bir savaş değil; aynı zamanda emperyalistlerin ganimet sofrasıdır. Zulmün perdesi artık açıktan yırtılmıştır.
İbret ve Tarihî Ders
Kur’ân-ı Kerîm’de Yahudilerin bozgunculukları, zulme meyilleri ve ahitlerini bozmaları birçok ayette zikredilmiş ve ibret için tarihe kaydedilmiştir. Bugün aynı tablo yeniden sahnelenmekte, İsrail’in Gazze’deki barbarlığıyla tarihin ibretleri doğrulanmaktadır.
Ancak unutmamak gerekir ki, Kur’an aynı zamanda zulmün ebedi olmayacağını, mazlumların duasının arşı titrettiğini ve zalimlerin akıbetinin helak olduğunu haber verir.
Sonuç: Yeni Bir Dünyanın Eşiği
Bugün yaşanan zulümler, sadece bir coğrafyanın değil, insanlığın imtihanıdır. Küresel vicdan giderek daha gür bir sesle “Filistin özgür olana kadar biz özgür değiliz” diyor. İslam dünyası için ise bu tablo, birlik olmamanın ne büyük bir bedel olduğunu açıkça göstermektedir.
Filistin davası yalnızca bir halkın değil, insanlığın ortak davasıdır. Bugün Gazze’nin yıkık sokaklarında, yetim kalan çocukların gözlerinde ve şehitlerin kanında tarihe kazınan bir hakikat vardır: Zulüm payidar olamaz.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com