Maddiyyunluk, bir taun-u manevîdir

Maddiyyunluk, bir taun-u manevîdir 

   Maddiyyunluk bir taun-u manevî, beşere de tutturdu şu müthiş bir sıtmayı. (*) Hem de âni çarptırdı bir gazab-ı İlahî. Telkin hem de taklit,

   Tenkide kabiliyet-i tevessüü nisbeten, o taun da ediyor tevessü ve intişar. Telkini fenden almış, medeniyetten taklit.

   Hürriyet, tenkit vermiş, gururundan dalalet çıkmış.

* * * 

Vücudda atalet yok. İşsiz adam, vücudda adem hesabına işler. 

   En bedbaht, sıkıntılı, muzdarip; işsiz olan adamdır. Zira ki atalet: Vücud içinde adem, hayat içinde mevttir.

   Sa’y ise: Vücudun hayatı hem hayatın yakazasıdır elbet!

* * * 

Riba, İslâm’a zarar-ı mutlaktır 

   Riba atalet verir, şevk-i sa’yi söndürür. Ribanın kapıları hem de onun kapları olan bu bankaların her

   Dem nef’i ise beşerin en fena kısmınadır, onlar da gâvurlardır. Gâvurlardaki nef’i en fena kısmınadır, onlar da zalimler. Her

   Dem zalimlerdeki nef’i en fena kısmınadır, onlar da sefihlerdir. Âlem-i İslâm’a bir zarar-ı mutlaktır. Mutlak beşer her

   Dem refahı, nazar-ı şer’îde yoktur; zira harbî bir gâvur hürmetsiz, ismetsizdir; demi hederdir her

   De………m.

* * * 

28 — Maddiyyunluk, atalet ve riba — geniş, detaylı izah

A— İlk parça: Maddiyyunluk bir “taun-ı manevi”dir — ne demek, nasıl işler?

1) Kavramsal çözümleme

Maddiyyunluk = yalnız maddî şeylere bağlanma, refah/para/nispetin hedef hâline gelmesi; hayatı maddî türbülansa indiren zihniyet.

Taun-ı manevi = ruhî/bireysel ve toplumsal düzeyde hızla yayılan “hastalık” (taun = salgın). Yani maddiyyunluk bir fikir ve davranış salgınıdır: çabuk bulaşır, kolay yayılır, insan topluluklarını hasta eder.

Metin vurguluyor ki bu salgın âni (ani) vurur; toplum birdenbire bir gazab-ı ilahî (ilâhî bir sarsıntı/ceza-ilik hissiyat) gibi sonuçlar görür.

2) Niçin “taun” benzetmesi uygun?

Salgın gibi: taklit (imitasyon), telkin (programlama/propaganda), modalar ve kurumlaşmış pratikler aracılığıyla hızla yayılır.

Bilgi-kültür dönüşümü (medeniyet-transferi) ile kendine has ve yerel değerler yavaşça yerinden edilir; halk taklit ve telkinle maddî hedefe yönelir.

3) Mekanizma — nasıl yayılıyor?

Telkin (belleğe yerleştirme): reklâm, eğitimde materyalizm, sosyal normlar.

Taklit: “Batı refahı/yaşam modeli”nın taklidi; bilim-teknik araçların değersizleştirilmiş kullanımı.

Tenkit gücünün zayıflaması: eleştirel muhakeme (tenkit) körelirse, zihinler kolayca telkinlere teslim olur; metin bunu “tenkide kabiliyet-i tevessü” (eleştiri yeteneğinin genişlemesi gerekirdi, o daraldı) diyerek tespit eder.

Hürriyet[ün] yanlış yorumlanması: “hür olmak = istediğini yapma” şeklinde algılanır, buda gurur ve dalalete (sapmaya) yol açar.

4) Sosyal ve ruhî sonuçlar

Toplumsal bağların zayıflaması (bireyci tüketim).

Maneviyetin boşalması, anlam krizleri, hayatın tek ölçütünün para olması.

Zorunlu olarak artan ruhsal bunalımlar, aile çözülmeleri, gurur ve kin.

B— İkinci parça: İşsizlik — vücudda atalet, hayat içinde ölüm

1) Özü: “Vücudda atalet yok” → ne demek?

Atalet burada hem fiziksel pasiflik hem de ruhî tembellik anlamında kullanılmış. İnsan yaratılışı gereği çalışmaya, çabalamaya, üretmeye programlıdır; “vücutta atalet” (hareketsizlik) aslında bir ölüme benzeyen durumdur.

“İşsiz olmak” bu ataletin en görünür hâlidir: sa’y (çalışma, gayret) insan hayatının yakazasıdır — yani sa’y, hayatı diri tutan kıvılcımdır.

2) Neden işsizlik böylesine “bedbahtlık” getirir?

Ekonomik değil yalnızca: ontolojik (varoluşsal) zarar verir. İnsan kimliğinin, onurunun, istidatının (yetenek) körelmesine neden olur.

İşsizlik → umutsuzluk → atalete düşüş → ruhî çöküş → toplumsal yozlaşma veya maraz (sefahet, suça yönelme).

3) Pratik etkiler (bireysel/toplumsal)

Ruh sağlığı bozulur; suç oranları ve aile içi şiddet artabilir.

Üretkenlik azalır; toplumsal refah düşer.

İnançlı ve ahlâklı hayatı sürdürmek zorlaşır.

C— Üçüncü parça: Riba (faiz) — “İslâm’a zarar-ı mutlak”

1) Metnin iddiası ve kuvvetli dili

Metin riba-yı (faizi) sertçe eleştirir: riba atalet verir, sa’y hevesini öldürür; bankacılık vb. kurumların faize dayalı işleri topluma ahlâkî zarar verir.

Buradaki eleştiriyi katmerli ifade eder: riba kapılarını açan kurumlar, nefsi (bencilliği) besleyen çevrelerdir; netice haline “Âlem-i İslâm” için büyük zarar.

2) Neden riba şevki söndürür?

Riba, “gelir elde etmek için çalışma/üretim zorunluluğunu” azaltır: parasal kazanç, üretken gayretten çok sermaye sahipliğini ödüllendirir.

İnsan için para kazanmanın kolay yolu varken, çalışmaya motive eden şevk zayıflar → toplumun emek etiği zarar görür.

Sosyal adaleti bozar: servet, emek yerine sermaye sahipliği üzerinden yeniden dağılır; gelir adaletsizliği büyür.

3) Bankalar ve “nef’i en fena kısmı” söylemi — açıklama (uyarı ve bağlama dikkat)

Metin sertçe ve mertçe söyler: “ribanın kapıları olan bankalar” ve “nef’i”nin toplumun en olumsuz yönlerini güçlendirdiği şeklinde eleştiri. Burada asıl vurgu: kurumların faiz-sistemiyle insan tabiatındaki açgözlülüğü, sömürü eğilimini canlandırdığıdır.

Sonuç: faiz ekonomisi, hürmetsizleşme, ismet kaybı (namus/şeref hissi) gibi moral zaafları tetikleyebilir.

4) “Mutlak zarar” iddiası nasıl anlaşılmalı?

Metin fazla vurgulu; ama pratik okumada: riba ekonomik, sosyal ve ahlâkî düzeyde çok geniş olumsuzluklar üretir ve İslâm toplumunun sağlıklı yapısıyla ciddi çelişir; bu yüzden “bir zarar-ı mutlaktır” ifadesiyle güçlü uyarı yapar.

E — Çapraz bağlantılar: maddiyyunluk — işsizlik — riba (birbirini besleyen döngü)

  1. Maddiyyunluk insanları tüketim kültürüne iter → kredi/borç talebi artar.
  2. Riba-temelli finans kolay para sunar ama üretkenlikten koparır → toplumsal üretken şevk azalır.
  3. İşsizlik artarsa insanlar çaresizlik içinde tüketim damarlarına daha da sarılır; bu da maddiyyunluğu pekiştirir.
    — Böylece bir kısır döngü: maddi tutkular ↔ faizli finans ↔ işsizlik/atalet doğar.

F — Çözüm ve öneriler (bireysel, cemaat, politika)

Aşağıda pratik, dinî ve modern politika uyumlu tedbirler sıralanmıştır.

1) Bireysel (kişisel ahlak ve pratik)

Sa’y ve marifet: Günlük küçük işlerle üretken kalmak; işe/hobiye bağlanmak.

Tüketimi frenle: İsrafa direnmek, sadaka ve zekât bilincini güçlendirmek.

Eğitim ve tenkit yeteneği: Medya okuryazarlığı, eleştirel düşünce eğitimi ile telkin-taklidi kırmak.

Faiz alternatifi: Kişisel olarak faiz yerine risk-paylaşım ve kar-zarar ortaklıklarını tercih etmek (İslâmî finans ilkelerine uygun).

2) Cemaat/kurum

Dayanışma ağları: Faizli borçlardan kaçınan yardım fonları, kooperatifler, vakıf-tabanlı kredi sistemleri.

İstihdam yaratma: Yerel sanayi, zanaat ve girişimcilik destek programları (eğitim, hibe, mikro kredi ama faizsiz).

Tefekkür ve irşad: Maddiyatçılığı eleştiren dinî/kültürel eğitim programları; gençlere iş şevki aşılamak.

3) Politik/ekonomik düzey

İslâmî finans kurumları (murâbahâ, mudâraba, muşâraka, takâful vb.) teşvik edilerek faiz merkezli sistemin topluma verdiği zarar azaltılabilir.

Sosyal güvenlik: İşsizlere yönelik aktif işgücü programları; istihdam yaratacak yatırımlar.

Tüketim vergilendirme/teşvik dengesi: İsrafı caydıran, üretimi teşvik eden mali politikalar.

G — Kapanış — kısa özet ve çağrı

Özet: Metin bize söylüyor ki: maddiyatçı zihniyet bir ruhî salgındır; bu salgın telkin ve taklitle hızla yayılır, eleştiri gücü körelince toplum çöker. İşsizlik insanı varoluşsal olarak öldürür; sa’y (çalışma, gayret) hayatın sigortasıdır. Riba (faiz) ise sadece ekonomik değil ahlâkî ve toplumsal bir çürümedir; refah adı altında toplumun ruhunu yitirmesine yol açar.

Çağrı: Hem bireysel terbiye hem yapısal dönüşüm gerekir: üretkenlik, zekât/şefkat, faiz-alternatifleri ve eleştirel eğitim.

*****

### **İzah**

Bu metin, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan alınmışa benzeyen, derin manalar içeren ve onun karakteristik üslubuyla yazılmış bir parçadır. Metin, üç ana bölüme ayrılır:

  1. **Maddiyyunluk, bir taun-u manevîdir**: Materyalizmin (maddiyyunluk) manevi bir veba olduğu, beşeriyete zarar verdiği ve yayılma sebepleri.
    2. **Vücudda atalet yok**: Ataletin (tembelliğin) vücutta yokluk, hayatta ölüm olduğu; çalışmanın (sa’y) ise hayatın can damarı olduğu.
    3. **Riba, İslâm’a zarar-ı mutlaktır**: Faizin (riba) İslam’a mutlak zarar verdiği, ataleti körüklediği ve sadece zalimlere, sefihlere fayda sağladığı.

Metin, materyalizm, tembellik ve faiz gibi modern dünyanın manevi hastalıklarını eleştirir; İslam’ın çalışkanlık, kanaat ve maneviyatı teşvik ettiğini vurgular. Bu metin, Risale-i Nur’un modern medeniyet eleştirisi, İslam’ın iktisadi ve ahlaki ilkeleri üzerine tefekkürlerini yansıtır.

#### **Birinci Bölüm: Maddiyyunluk, Bir Taun-u Manevîdir**

**Metin:**
> Maddiyyunluk bir taun-u manevî, beşere de tutturdu şu müthiş bir sıtmayı. (*) Hem de âni çarptırdı bir gazab-ı İlahî. Telkin hem de taklit,
> Tenkide kabiliyet-i tevessüü nisbeten, o taun da ediyor tevessü ve intişar. Telkini fenden almış, medeniyetten taklit.
> Hürriyet, tenkit vermiş, gururundan dalalet çıkmış.

**İzah:**
Bu bölüm, materyalizmi (maddiyyunluk) manevi bir veba (taun-u manevî) olarak tanımlar ve onun yayılma sebeplerini ele alır.

  1. **“Maddiyyunluk bir taun-u manevî, beşere de tutturdu şu müthiş bir sıtmayı”**: Maddiyyunluk (materyalizm), manevi bir vebadır (taun-u manevî) ve insanlığa (beşere) korkunç bir sıtma (ateşli hastalık) bulaştırmıştır. Materyalizm, sadece maddeyi gerçek kabul eden, maneviyatı ve Allah’ı inkâr eden bir felsefedir. Bu, insanlığı manevi hastalıklardan (sıtma gibi) muzdarip hale getirir; iman zayıflığı, ahlaki çöküş ve huzursuzluk doğurur.
  2. **“Hem de âni çarptırdı bir gazab-ı İlahî”**: Materyalizm, aniden (âni) bir ilahi gazaba (gazab-ı İlahî) yol açmıştır. Allah’ın gazabı, materyalizmin insanlığı dalalete sürüklemesiyle tecelli eder; bu, manevi bir cezadır.
  3. **“Telkin hem de taklit, tenkide kabiliyet-i tevessüü nisbeten, o taun da ediyor tevessü ve intişar”**: Materyalizmin yayılması (tevessü ve intişar), telkin (aşılanma), taklit ve tenkidin (eleştiri) genişlemesiyle orantılıdır. İnsanlar, materyalist fikirleri:
    – **Telkin**le: Eğitim, medya veya propaganda yoluyla alır.
    – **Taklit**le: Batı medeniyetini körü körüne benimser.
    – **Tenkid**le: Din ve maneviyatı eleştirerek materyalizme yönelir.
  4. **“Telkini fenden almış, medeniyetten taklit”**: Materyalizm, telkinini bilimden (fenden) ve taklidini modern medeniyetten (Batı medeniyetinden) almıştır. Bilim, materyalist felsefenin aracı olmuş; Batı medeniyeti, taklit yoluyla bu hastalığı yaymıştır.
  5. **“Hürriyet, tenkit vermiş, gururundan dalalet çıkmış”**: Hürriyet, eleştiri (tenkit) imkânı vermiş; bu eleştiri, gururdan (kendini beğenmişlikten) dolayı sapkınlığa (dalalet) yol açmıştır. Hürriyet, doğru kullanıldığında faydalıdır; ancak gururla birleşince, dini eleştirip materyalizme kapı açar.

**Genel Yorum Bu Kısımda**: Materyalizm, manevi bir vebadır ve insanlığı ahlaki-manevi bir hastalığa sürükler. Bu hastalık, bilim ve medeniyetin yanlış kullanımı, hürriyetin gururla kötüye kullanılmasıyla yayılır. Müslüman, materyalizmin telkin ve taklit tuzaklarına karşı imanla direnmelidir.

#### **İkinci Bölüm: Vücudda Atalet Yok**

**Metin:**
> Vücudda atalet yok. İşsiz adam, vücudda adem hesabına işler.
> En bedbaht, sıkıntılı, muzdarip; işsiz olan adamdır. Zira ki atalet: Vücud içinde adem, hayat içinde mevttir.
> Sa’y ise: Vücudun hayatı hem hayatın yakazasıdır elbet!

**İzah:**
Bu bölüm, tembelliğin (atalet) vücutta yokluk (adem) ve hayatta ölüm (mevt) olduğunu, çalışmanın (sa’y) ise hayatın canlılığı olduğunu vurgular.

  1. **“Vücudda atalet yok”**: Vücutta (varlıkta) tembellik (atalet) yoktur. İnsan, yaratılış itibarıyla hareket ve faaliyet için tasarlanmıştır; tembellik, fıtrata aykırıdır.
  2. **“İşsiz adam, vücudda adem hesabına işler”**: İşsiz insan, varlıkta (vücudda) yokluk (adem) hesabına çalışır. Yani, tembellik, insanın varlığını boşa çıkarır; sanki yokmuş gibi bir etki bırakır.
  3. **“En bedbaht, sıkıntılı, muzdarip; işsiz olan adamdır”**: En mutsuz (bedbaht), sıkıntılı ve huzursuz (muzdarip) insan, işsiz olandır. İşsizlik, insanı manevi ve maddi olarak çökertir.
  4. **“Zira ki atalet: Vücud içinde adem, hayat içinde mevttir”**: Çünkü tembellik, varlık içinde yokluk (adem) ve hayat içinde ölümdür (mevt). Atalet, insanı canlı iken ölü gibi yapar; ruhu ve bedeni paslandırır.
  5. **“Sa’y ise: Vücudun hayatı hem hayatın yakazasıdır elbet!”**: Çalışma (sa’y), varlığın hayatı ve hayatın uyanıklığıdır (yakaza). Çalışmak, insanı canlı tutar, ruhunu ve bedenini uyandırır. Bu, İslam’ın çalışkanlık ve üretkenlik vurgusuna dayanır (örneğin, “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır,” Necm, 39).

**Genel Yorum Bu Kısımda**: Tembellik, insanı yokluğa ve ölüme götürür; çalışma ise hayatı canlandırır. Müslüman, fıtratına uygun olarak çalışmalı, ataletten kaçınmalıdır. Bu, bireysel ve toplumsal refahın temelidir.

#### **Üçüncü Bölüm: Riba, İslâm’a Zarar-ı Mutlaktır**

**Metin:**
> Riba, İslâm’a zarar-ı mutlaktır
> Riba atalet verir, şevk-i sa’yi söndürür. Ribanın kapıları hem de onun kapları olan bu bankaların her
> Dem nef’i ise beşerin en fena kısmınadır, onlar da gâvurlardır. Gâvurlardaki nef’i en fena kısmınadır, onlar da zalimler. Her
> Dem zalimlerdeki nef’i en fena kısmınadır, onlar da sefihlerdir. Âlem-i İslâm’a bir zarar-ı mutlaktır. Mutlak beşer her
> Dem refahı, nazar-ı şer’îde yoktur; zira harbî bir gâvur hürmetsiz, ismetsizdir; demi hederdir her
> De………m.

**İzah:**
Bu bölüm, faizin (riba) İslam’a mutlak zarar verdiğini, tembelliği körüklediğini ve sadece zalimlere, sefihlere fayda sağladığını ele alır.

  1. **“Riba, İslâm’a zarar-ı mutlaktır”**: Faiz (riba), İslam’a mutlak bir zarardır (zarar-ı mutlak). Kur’an, faizi haram kılar (Bakara, 275-279) ve toplumsal adaletsizliğe yol açtığını belirtir. Faiz, İslam’ın iktisadi adalet anlayışına aykırıdır.
  2. **“Riba atalet verir, şevk-i sa’yi söndürür”**: Faiz, tembellik (atalet) üretir ve çalışma şevkini (şevk-i sa’y) söndürür. Faiz, çalışmadan kazanç sağlama yoludur; bu, üretkenliği öldürür ve toplumu atalete sürükler.
  3. **“Ribanın kapıları hem de onun kapları olan bu bankaların her dem nef’i ise beşerin en fena kısmınadır, onlar da gâvurlardır”**: Faizin kapıları ve aracı olan bankalar, her zaman (her dem) sadece insanlığın en kötü kısmına (en fena kısmına) fayda sağlar; bunlar gâvurlardır (kâfirlerdir). Burada, faiz sisteminin gayrimüslimlere (özellikle sömürgeci güçlere) hizmet ettiği ima edilir.
  4. **“Gâvurlardaki nef’i en fena kısmınadır, onlar da zalimler”**: Gâvurlardaki fayda, onların en kötü kısmına, yani zalimlere gider. Faiz, adaletsizliği körükler ve zalimlere güç verir.
  5. **“Her dem zalimlerdeki nef’i en fena kısmınadır, onlar da sefihlerdir”**: Zalimlerdeki fayda, onların en kötü kısmına, yani sefihlere (ahlaksız, savurgan kimselere) gider. Faiz, ahlaksızlığı ve israfı teşvik eder.
  6. **“Âlem-i İslâm’a bir zarar-ı mutlaktır”**: Faiz, İslam dünyasına (âlem-i İslâm) mutlak bir zarardır. İslam’ın zekât ve yardımlaşma temelli ekonomisine ters düşer.
  7. **“Mutlak beşer her dem refahı, nazar-ı şer’îde yoktur”**: İnsanlığın mutlak refahı (her dem refahı), şeriat nazarında mümkün değildir. Çünkü faiz, adaletsiz bir sistemdir.
  8. **“Zira harbî bir gâvur hürmetsiz, ismetsizdir; demi hederdir her de………m”**: Çünkü harbî (savaş halinde olan) bir kâfir, hürmetsiz ve iffetsizdir; kanı (demi) hederdir. Bu, İslam hukukunda harbî kâfirlerin statüsüne işaret eder; ancak metnin sonu kesik olduğu için tam anlam belirsizdir. Muhtemelen, faiz sisteminin kâfirlerin zulmüne hizmet ettiği vurgulanır.

**Genel Yorum Bu Kısımda**: Faiz, İslam’a zarar verir, tembelliği körükler ve sadece zalimlere, sefihlere fayda sağlar. İslam dünyası, faizden uzak durarak çalışkanlık ve adalete yönelmelidir. Bu, İslam’ın iktisadi ahlakını yansıtır.

### **Genel Değerlendirme ve Sonuç**
Bu metin, Risale-i Nur’un temel temalarından birini, yani modern dünyanın manevi hastalıklarını (materyalizm, tembellik, faiz) ve İslam’ın çözümlerini ele alır. Ana noktalar şunlardır:
1. **Materyalizmin Zararı**: Maddiyyunluk, manevi bir vebadır; bilim, taklit ve gururlu eleştiriyle yayılır. Müslüman, imanla buna direnmelidir.
2. **Tembelliğin Yıkımı**: Atalet, yokluk ve ölümdür; çalışma, hayatın can damarıdır. Müslüman, üretken olmalıdır.
3. **Faizin Zararı**: Faiz, İslam’a mutlak zarar verir; tembelliği körükler, zalimlere ve sefihlere fayda sağlar. İslam, zekât ve çalışkanlıkla adaleti savunur.

Bu metin, Müslümanlara materyalizm, tembellik ve faiz gibi modern tuzaklardan sakınmayı, İslam’ın çalışkanlık, kanaat ve adalet ilkelerine bağlı kalmayı öğütler. Toplumun refahı, maneviyat ve üretkenlikte yatar.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 18th, 2025