Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur

Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur 

   Vücud-u cümle ecza, şart-ı vücud-u külldür. Adem ise oluyor bir cüzün ademiyle, tahrip eshel oluyor.

   Bundandır ki âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidar müsbete hiç yanaşmaz. Menfîce müteharrik, daim tahripkâr olur.

* * * 

Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı 

   Hikmetteki desatir, hükûmette nevamis, hakta olan kavanin, kuvvetteki kavaid birbiriyle olmazsa müstenid ve müstemid

   Cumhur-u nâsta olmaz, ne müsmir ve müessir. Şeriatta şeair; kalır mühmel, muattal. Umûr-u nâsta olmaz, müstenid ve mutemid.

* * * 

Bazen zıt, zıddını tazammun eder 

   Zaman olur zıt, zıddını saklarmış. Lisan-ı siyasette lafız, mananın zıddıdır. Adalet külahını (*) 

   Zulüm başına geçirmiş. Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş. Cihad ve hem gazâya, bağy ismi takılmış. Esaret-i hayvanî,

   İstibdad-ı şeytanî; hürriyet nam verilmiş. Zıtlarda emsal olmuş, suretlerde tebadül, isimlerde tekabül, makamlarda becayiş-i mekânî.

* * * 

Menfaati esas tutan siyaset canavardır 

   Menfaat üzere çarkı kurulmuş olan siyaset-i hazıra; müfteristir, canavar.

   Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen merhametini değil, iştihasını açar.

   Sonra döner, geliyor; tırnağının hem dişinin kirasını senden ister.

* * * 

1 — “Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur” — ne demek, niçin doğru?

Eshel nedir?
Osmanlıca/Ar.-Farsça kökeninde eshel “daha kolay, en kolay” demektir. Dolayısıyla cümle, “tahrip (yıkma) daha kolaydır” anlamındadır.

Mantık (biyolojik, inşâî, toplumsal analoji):

Vücud-u cümle ecza → Her bütün (vücut, sistem, bina, toplum) parçalarından oluşur; bütünün varlığı, parçaların tamlığına bağlıdır.

Bir parçanın eksilmesi yeter: Bir muazzam düzeni yok etmek için tek bir kritik unsurun zedelenmesi kâfîdir. Bu yüzden «yıkmak» genellikle «kurmak»tan çok daha kolaydır.

İnsanın veya cemiyetin “aciz” tarafı (zayıf yönleri, ahlakî zaafları, cehalet, savunmasızlık) tahripkârlığı doğurur: zayıf ruh, mevzi almayı değil, yıkmayı kolay görür.

Hikmetî sonuçlar:

İnşa için çok sayıda elemanın uyumlu, sabırla çalışması gerekir; tahrip için tek bir eksiklik, bir yanlış niyet, bir fitne yeter.

Eğitimin, faziletin, adaletin korunması önceliktir: zira bunlar “mütevazı ama koruyucu parçalar”dır.

Pratik çıkarımlar (birey + toplum):

Birey: Kendi zaaflarını bil, “zayıf” hallerinde intikam, yıkım eğilimine kapılma; nefsi terbiye, sabır, tevazu ve faydalı meşguliyetlerle doldur.

Cemiyet: Kritik kurumları (adil hukuk, eğitim, aile, medya) sağlam tut; bir parça çökerse domino etkisi olur.

2 — “Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı” — kuvvet ve hak arasındaki ilişki

Metnin iddiası:
Hikmetin kanunları (desatir), siyasetin kural ve teamülleri (nevamis), hakikat kanunları (kavanin) ile kuvvetin içtimaî kavaidleri uyuşmazsa; o kuvvet ne istinad bulur ne devamlılık sağlar. Sonuç: ne insanlar üzerinde meşruiyet kalır, ne işler sahih temele dayanır; şeriatın sembolleri (şeair) ihmal edilir, toplumun işlerliği bozulur.

Açıklama adım adım:

Hikmet (hak): Bir işin hakikatinin, adaletinin, hikmetinin önceliği.

Kuvvet (güç, iktidar, güç araçları): Zorlama, mecburiyet, etkin gücün kullanımı.

Eğer güç, hikmet ve hak ile bütünleşmezse—yani gücün meşruiyet zemini yoksa—o güç stabil, güvenilir ve hayrı tesis eden olmaktan çıkar.

Müstenid ve müstemid = dayanıklı, istinadlı ve sürdürülebilir olmaz; halkın kabulünü kazanamaz (cumhur-u nâs olmaz).

Neden? Çünkü insanlar kuvvetin adaletle ve maksatla örtüşmediğini görünce meşruiyetini yitirir; bu da kargaşa ya da pasifleştirme getirir.

İslâh usulleri:

Kuvveti hukuka ve hikmete bağlamak (şeffaflik, hesap verilebilirlik, adalet).

Kuvvet sahiplerinin hizmet-meydanı “hakk” olmalı: kuvvet hakka hizmetkâr olmazsa istikrar olmaz.

3 — “Bazen zıt, zıddını tazammun eder” — dil, isim ve mananın ters düşmesi

Temel gözlem:
Siyaset dili ve sahadaki pratikler sık sık isim/lafız ile mana arasında ters ilişki kurar: iyi kelimeler kötü fiillerin pelerini olur.

Metindeki örnekler ve yorumu:

Adalet külahını zulüm başına geçirmiş → Adalet sözcüğü kullanılır; fakat fiil zulüm yapmaktır.

Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş → Hamiyet (şeref) kisvesi altında ihanet gizlenir.

Cihad … bağy ismi takılmış → Haklı mücadele adıyla saldırganlık meşrulaştırılır.

Esaret … istibdad; hürriyet nam verilmiş → Kölelik/istibdat “özgürlük” diye pazarlanır.

Nihai mana: Bu, dilin manipülatif kullanımıdır: isimler kavramları bulaştırarak meşruiyet üretir.

Pratik netice:

Siyasi söylemlerin lafzına değil, hakikî neticelerine bak: amel-i siyasetin sonuçları söylenenlerin lezzetini bozar.

İktidarın söylem analizini yapabilmek için eleştirel okuma, medyada dil çözümlemesi ve arşivsel karşılaştırma gerekir.

4 — “Menfaati esas tutan siyaset canavardır” — menfaat siyaseti tehlikesi

İmge: Siyaseti «aç canavar»a benzetiyor: menfaat üzerine kurulmuş bir düzen beslenir; merhamet gösterirsen iştahını kabartırsın; sonra hesabı sizden ister.

Ne anlatılır?

Siyasetin esası menfaat ise (tek hedef güç, rant, şahsi çıkar) o sistem hem yalan politikasına yönelir (müfteri), hem de toplumun kaynaklarını tüketen bir canavara dönüşür.

“Tahabbüb” (sevgi/göz yummak) gösterildiğinde canavar merhamet değil daha fazla talep eder — yani yumuşaklık zayıflık gibi algılanıp sömürüye dönüşür.

Sosyal ve politik sonuçlar:

Kurumlar çürür: hukukun üstünlüğü zedelenir, kamusal iyi yok olur.

Toplumun en savunmasızları ilk hedef olur; borç, vergi, kaynak talebi artar.

Savunma yolları:

Siyasetin meşruiyetini sınırlayan kurumsal çerçeveler: bağımsız yargı, özgür medya, sivil denetim.

Siyasî etik ve liyakat esaslı yönetim: kişisel menfaat iktidarı kirletir; kamu menfaati esas alınmalı.

Toplumsal “açığı” (eğitim, ahlâk, sosyal adalet) kapatmak; canavarın iştahını azaltır.

Kısa uygulamalı çıkarımlar — ne yapmalı? (4 noktada)

  1. İnşa önceliği: Her birey/kurum önce “parçaları” sağlamlaştırmalı (ahlâk, eğitim, aile, kurum) — çünkü yıkım tek eksikle başlar.
  2. Güç + Hak = Hizmet: Kuvvetin meşruiyetini adalet ve hikmet üzerinden tesis et; aksi halde istikrar sağlanmaz.
  3. Dilin çözümlemesi: Politik söylemde lafı değil sonucu değerlendir; isimlerin ardındaki fiili araştır.
  4. Menfaat denetimi: Kamu politikalarını menfaate göre değil, adalete göre düzenle; şeffaflık ve hesap verilebilirlik şart.

*******

Metin, dört ana bölüme ayrılıyor:

  1. **Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur**: Yıkımın kolaylığı ve zayıf insanların tahripkâr eğilimleri.
    2. **Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı**: Kuvvetin, hakka ve adalete hizmet etmesi gerekliliği.
    3. **Bazen zıt, zıddını tazammun eder**: Zıtların birbirini içermesi ve kavramların tersyüz edilmesi.
    4. **Menfaati esas tutan siyaset canavardır**: Menfaat odaklı siyasetin tehlikeleri.

### **1. Tahrip Esheldir; Zayıf, Tahripçi Olur**

**Metin:**
> Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur
> Vücud-u cümle ecza, şart-ı vücud-u külldür. Adem ise oluyor bir cüzün ademiyle, tahrip eshel oluyor.
> Bundandır ki âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidar müsbete hiç yanaşmaz. Menfîce müteharrik, daim tahripkâr olur.

**İzah:**
Bu bölüm, yıkımın (tahrip) yapmaktan daha kolay olduğunu ve zayıf karakterli insanların genellikle tahripkâr bir tutum sergilediğini ele alıyor. Ana fikir, inşa etmenin zor, yıkmanın ise kolay olduğudur.

  1. **“Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur”**: Yıkım (tahrip), yapmaktan (inşa etmekten) daha kolaydır (eshel). Bu nedenle, zayıf ve aciz insanlar genellikle yıkıcı bir tavır sergiler. Çünkü inşa etmek çaba, ilim ve güç gerektirir; yıkmak ise sadece bir anlık hamleyle mümkündür.
  2. **“Vücud-u cümle ecza, şart-ı vücud-u külldür. Adem ise oluyor bir cüzün ademiyle, tahrip eshel oluyor”**: Bir şeyin varlığı (vücud), onun tüm parçalarının (ecza) varlığına bağlıdır. Yani, bir bütünü oluşturmak için tüm parçaların bir araya gelmesi gerekir. Ancak, yokluk (adem), sadece bir parçanın yokluğuyla gerçekleşir. Bu nedenle, tahrip etmek kolaydır; çünkü bir yapıyı yıkmak için tek bir unsurun ortadan kaldırılması yeterlidir. Örneğin, bir binayı inşa etmek için taş, çimento, işçilik gibi birçok unsur gerekir; ama yıkmak için bir dinamit yeter.
  3. **“Bundandır ki âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidar müsbete hiç yanaşmaz. Menfîce müteharrik, daim tahripkâr olur”**: Zayıf ve aciz insanlar, olumlu (müspet) bir güç ve çaba gerektiren işlere yanaşmazlar. Bunun yerine, menfi (olumsuz) bir şekilde hareket eder ve sürekli tahripkâr olurlar. Bu, zayıf karakterli kişilerin eleştiri, yıkım ve bozgunculukla kendilerini gösterdiğini ifade eder. Çünkü inşa etmek yetkinlik ve sabır ister; tahrip ise sadece öfke veya cehaletle yapılabilir.

**Genel Mesaj**: Bu bölüm, yıkımın kolaylığını ve zayıf insanların tahripkâr doğasını vurgular. Gerçek güç, inşa etmekte yatar; zayıf insanlar ise kolay olanı seçer ve yıkıcı olur. Bu, bireysel ve toplumsal düzeyde olumlu katkılar sunmanın önemini hatırlatır.

### **2. Kuvvet Hakka Hizmetkâr Olmalı**

**Metin:**
> Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı
> Hikmetteki desatir, hükûmette nevamis, hakta olan kavanin, kuvvetteki kavaid birbiriyle olmazsa müstenid ve müstemid
> Cumhur-u nâsta olmaz, ne müsmir ve müessir. Şeriatta şeair; kalır mühmel, muattal. Umûr-u nâsta olmaz, müstenid ve mutemid.

**İzah:**
Bu bölüm, kuvvetin hakka ve adalete hizmet etmesi gerektiğini, hikmet, hukuk, hak ve kuvvetin birbiriyle uyumlu olması gerektiğini vurguluyor. Ana fikir, kuvvetin ancak hakka dayanırsa meşru ve verimli olacağıdır.

  1. **“Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı”**: Kuvvet (güç), hakka (doğruluğa, adalete) hizmet etmelidir. Kuvvet, kendi başına bir değer değildir; ancak hakka dayanırsa anlam kazanır. Aksi takdirde, kuvvet zulme dönüşebilir.
  2. **“Hikmetteki desatir, hükûmette nevamis, hakta olan kavanin, kuvvetteki kavaid birbiriyle olmazsa müstenid ve müstemid”**: Hikmetin kuralları (desatir), yönetimin yasaları (nevamis), hakikatın kanunları (kavanin) ve kuvvetin kuralları (kavaid), birbirine dayanak (müstenid) ve birbirinden destek alan (müstemid) olmalıdır. Yani, bu unsurlar birbiriyle uyumlu ve bağlantılı olmalıdır. Örneğin:
    – **Hikmet**: Bilgelik ve akıl, doğruyu bulmayı sağlar.
    – **Hükûmet**: Yönetim, adaletle işleyen yasalarla toplumu düzenler.
    – **Hak**: Gerçek ve adalet, her şeyin temelidir.
    – **Kuvvet**: Güç, hakka hizmet ettiği sürece meşrudur.
  3. **“Cumhur-u nâsta olmaz, ne müsmir ve müessir”**: Bu unsurlar birbiriyle uyumlu olmazsa, halk (cumhur-u nâs) arasında ne verimli (müsmir) ne de etkili (müessir) olur. Yani, toplumda huzur, düzen ve ilerleme sağlanamaz.
  4. **“Şeriatta şeair; kalır mühmel, muattal. Umûr-u nâsta olmaz, müstenid ve mutemid”**: Şeriatın sembolleri ve esasları (şeair), eğer bu uyum sağlanmazsa ihmal edilir (mühmel) ve işlevsiz kalır (muattal). Toplumun işleri (umûr-u nâs), dayanaklı ve güvenilir olmaz. Bu, şeriatın uygulanmasında hikmet, adalet ve kuvvetin birleşmesi gerektiğini vurgular.

**Genel Mesaj**: Kuvvet, hakka hizmet etmeli ve hikmet, hukuk ve hakikatle uyumlu olmalıdır. Aksi takdirde, toplumda ne düzen ne de verimlilik sağlanabilir. Şeriatın esasları da ancak bu uyumla canlı ve etkili kalır.

### **3. Bazen Zıt, Zıddını Tazammun Eder**

**Metin:**
> Bazen zıt, zıddını tazammun eder
> Zaman olur zıt, zıddını saklarmış. Lisan-ı siyasette lafız, mananın zıddıdır. Adalet külahını (*)
> Zulüm başına geçirmiş. Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş. Cihad ve hem gazâya, bağy ismi takılmış. Esaret-i hayvanî,
> İstibdad-ı şeytanî; hürriyet nam verilmiş. Zıtlarda emsal olmuş, suretlerde tebadül, isimlerde tekabül, makamlarda becayiş-i mekânî.

**İzah:**
Bu bölüm, kavramların ve değerlerin tersyüz edilmesini, yani zıtların birbirini gizlemesini ele alıyor. Ana fikir, özellikle siyaset dilinde, hakikatlerin çarpıtılarak yanlış anlamlarla sunulduğudur.

  1. **“Bazen zıt, zıddını tazammun eder”**: Bazen bir şey, zıddını içinde barındırır (tazammun eder). Yani, bir şey görünüşte olumlu gibi sunulsa da, özünde tam tersini saklayabilir.
  2. **“Zaman olur zıt, zıddını saklarmış. Lisan-ı siyasette lafız, mananın zıddıdır”**: Siyaset dilinde (lisan-ı siyaset), kelimeler (lafız) genellikle anlamın (mana) zıddını ifade eder. Yani, siyaset dilinde kullanılan kelimeler, hakikati gizlemek için çarpıtılır.
  3. **“Adalet külahını zulüm başına geçirmiş”**: Zulüm, adaletin kılığına bürünür. Örneğin, zalim bir yönetim, kendini adil gibi gösterebilir.
  4. **“Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş”**: Hıyanet (ihanet), hamiyetin (vatanseverlik, fedakârlık) kılığına bürünür. İhanet, ucuz bir şekilde hamiyet gibi sunulur.
  5. **“Cihad ve hem gazâya, bağy ismi takılmış”**: Cihat ve gazâ (İslam için mücadele), bağy (isyan, haksız savaş) olarak adlandırılır. Bu, kutsal bir kavramın yanlış bir şekilde damgalanmasını ifade eder.
  6. **“Esaret-i hayvanî, istibdad-ı şeytanî; hürriyet nam verilmiş”**: Hayvani esaret (içgüdüsel kölelik) ve şeytani baskı (istibdat), hürriyet adı altında sunulur. Örneğin, modern dünyada bazı özgürlük söylemleri, aslında insanları nefsani arzulara veya baskıcı sistemlere köle yapar.
  7. **“Zıtlarda emsal olmuş, suretlerde tebadül, isimlerde tekabül, makamlarda becayiş-i mekânî”**: Zıtlar birbirine benzer hale gelmiş (emsal olmuş), suretler (görünümler) yer değiştirmiş (tebadül), isimler birbirine karşılık gelmiş (tekabül) ve makamlar yer değiştirmiştir (becayiş-i mekânî). Bu, kavramların ve değerlerin tersyüz edildiğini, hakikatlerin çarpıtıldığını gösterir.

**Genel Mesaj**: Bu bölüm, özellikle siyaset dilinde, hakikatlerin nasıl çarpıtıldığını ve zıtların birbirine karıştırıldığını eleştirir. Adalet, hürriyet, cihat gibi yüksek değerler, zulüm, esaret ve isyan gibi olumsuz kavramlarla örtülerek sunulabilir. Bu, Müslümanları, hakikati ararken dikkatli olmaya ve kavramların özünü anlamaya çağırır.

### **4. Menfaati Esas Tutan Siyaset Canavardır**

**Metin:**
> Menfaati esas tutan siyaset canavardır
> Menfaat üzere çarkı kurulmuş olan siyaset-i hazıra; müfteristir, canavar.
> Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen merhametini değil, iştihasını açar.
> Sonra döner, geliyor; tırnağının hem dişinin kirasını senden ister.

**İzah:**
Bu bölüm, menfaat odaklı siyasetin tehlikelerini ve yıkıcı doğasını ele alıyor. Ana fikir, menfaat üzerine kurulu bir siyasetin insani değerleri yok ettiğini ve toplumu sömürdüğünü ifade eder.

  1. **“Menfaati esas tutan siyaset canavardır”**: Menfaat (kişisel veya grup çıkarları) üzerine kurulu siyaset, bir canavar gibidir. Bu tür bir siyaset, insani değerleri ve ahlakı göz ardı eder.
  2. **“Menfaat üzere çarkı kurulmuş olan siyaset-i hazıra; müfteristir, canavar”**: Günümüz siyaseti (siyaset-i hazıra), menfaat üzerine dönen bir çark gibidir. Bu siyaset, yırtıcı (müfteris) ve canavardır; yani, acımasız ve yıkıcıdır.
  3. **“Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen merhametini değil, iştihasını açar”**: Aç bir canavara sevgiyle (tahabbüb) yaklaşırsan, onun merhametini değil, iştahını uyandırırsın. Menfaat odaklı siyaset, ne kadar iyi niyetle yaklaşılırsa yaklaşılsın, daha fazla sömürmek için fırsat kollar.
  4. **“Sonra döner, geliyor; tırnağının hem dişinin kirasını senden ister”**: Bu canavar, sonunda geri döner ve seni sömürür; tırnaklarının ve dişlerinin kirasını (yani, gücünün bedelini) senden talep eder. Bu, menfaat odaklı siyasetin toplumu nasıl ezdiğini ve her şeyi kendi çıkarına çevirdiğini gösterir.

**Genel Mesaj**: Menfaat odaklı siyaset, insani değerleri yok eden ve toplumu sömüren bir canavar gibidir. Bu tür bir siyaset, merhamet değil, daha fazla açgözlülük üretir ve sonunda topluma zarar verir.

### **Genel Değerlendirme ve Sonuç**
Bu metin, Risale-i Nur’un temel temalarını yansıtan derin bir tefekkür sunar:
1. **Tahrip ve İnşa**: Yıkım, yapmaktan daha kolaydır ve zayıf insanlar tahripkâr olur. Gerçek güç, müspet işler yapmaktır.
2. **Kuvvet ve Hak**: Kuvvet, hakka ve adalete hizmet etmelidir. Hikmet, hukuk, hak ve kuvvet uyumlu olmalıdır; aksi takdirde toplumda düzen ve verimlilik sağlanamaz.
3. **Zıtların Çarpıtılması**: Siyaset dilinde, hakikatler tersyüz edilerek sunulabilir. Müslümanlar, kavramların özünü anlamalı ve aldatıcı söylemlere karşı dikkatli olmalıdır.
4. **Menfaat Odaklı Siyaset**: Menfaat üzerine kurulu siyaset, toplumu sömüren bir canavardır ve insani değerleri yok eder.

Bu metin, Müslümanlara hakikate bağlı kalmayı, adalet ve hikmetle hareket etmeyi, menfaat odaklı siyasetten sakınmayı ve kavramların çarpıtılmasına karşı uyanık olmayı öğütler. Aynı zamanda, toplumsal ve bireysel düzeyde müspet hareket etmenin ve inşa edici olmanın önemini vurgular.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025