Ortadoğu’da Yeni Kırılma: İsrail Saldırıları, İslam Dünyasının Tepkisi ve Batı’nın İkilemi

Ortadoğu’da Yeni Kırılma: İsrail Saldırıları, İslam Dünyasının Tepkisi ve Batı’nın İkilemi
Ortadoğu, bir kez daha ateş çemberine dönüşmüş durumda. İsrail’in Katar’daki Hamas heyetine yönelik saldırısı, sadece bölgeyi değil, küresel siyaseti de derinden etkiledi. Bu saldırı, İslam dünyasında sert yankılar uyandırırken, Batı’da da İsrail karşıtı boykotların hız kazandığı görülüyor. Gelişmeler, yalnızca askeri ve siyasi boyutla sınırlı değil; aynı zamanda ahlâkî, sosyal ve insani bir krize dönüşmüş durumda.
İslam Dünyasından Tepkiler ve Arayışlar
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile Arap Birliği’nin Doha’da düzenlediği olağanüstü zirve, saldırıya karşı bir “ortak ses” oluşturmayı hedefledi. Zirvede yayımlanan 25 maddelik bildiride, İsrail’in Katar’daki operasyonu “korkakça” ve “yasa dışı” olarak nitelendirildi. Ancak Müslüman kamuoyu açısından bu tür kınamaların tek başına etkisiz kaldığı da aşikâr. Zira İsrail, uluslararası hukuk kararlarını hiçe saydığı gibi, İslam dünyasının bildiri ve açıklamalarını da dikkate almıyor.
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in “Arap-İslam görev gücü” kurulması çağrısı, bu açıdan dikkat çekici. Yıllardır dağınık bir görüntü veren İslam dünyasının, ortak bir güvenlik mekanizması oluşturması artık bir zaruret olarak görülüyor. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin “İsrail kırmızı çizgiyi aştı” açıklaması, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail’i ekonomik olarak sıkıştırmalıyız” vurgusu da, artık sözlerin ötesine geçilmesi gerektiğini gösteriyor.
Batı Dünyasında Yükselen İsrail Karşıtlığı
Batı’da kamuoyu giderek daha fazla İsrail karşıtı bir çizgiye kayıyor. Avrupa’daki STK’lar, şirketlere boykot çağrısı yaparken, bazı ülkeler İsrail öğrencilerinin akademik kurumlara kabulünü engelliyor. İspanya Başbakanı Sanchez’in, “İsrail uluslararası spor müsabakalarından menedilsin” çağrısı, spor diplomasisi üzerinden baskı kurma stratejisinin işareti. Polonya’nın, İsrail propagandasını kaldırma kararı da benzer bir örnek.
Portekiz’in Filistin’i tanıma yönünde attığı adım ise Avrupa’da diplomatik bir kırılmanın habercisi olabilir. Bu tür girişimler, İsrail’in yalnızlaşmasını hızlandırırken, Filistin’in devletleşme sürecine ivme kazandırabilir.
ABD-İsrail İlişkileri ve Çelişkiler
Katara Saldırıdan yaklaşık bir saat önce Netanyahu’nun Trump ile görüşmüş olması, ABD’nin İsrail üzerindeki etkisi konusunda soru işaretleri doğuruyor. ABD Başkanı Trump’ın saldırıdan haberdar olmadığını söylemesine rağmen, Axios’un iddiası bu beyanı yalanladı. Bu durum, Washington’un İsrail politikalarında samimiyetini sorgulatıyor.
ABD’nin İsrail işgaline verdiği örtülü destek, küresel kamuoyunda da derin tepkilere yol açıyor. Son kara harekâtının, ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun İsrail ziyaretiyle aynı döneme denk gelmesi, bu işbirliğinin bir yansıması olarak görülüyor.
Tarihsel Açı: İngiltere’nin İzleri
Ortadoğu’daki krizlerin arka planında, tarihî İngiliz politikalarının izlerini görmek mümkün. Osmanlı döneminde Katar’ın İngiltere’ye bırakılması yönündeki teklifler, bugün yaşanan sömürgeci düzenin tohumlarını atmıştı. İsrail’in kuruluşunda İngiltere’nin oynadığı rol, bölgedeki fitne siyasetinin kökünü açıklıyor.
İnsani Boyut: Çocukların Hedef Alınması
En dramatik tablo ise Gazze’de yaşanıyor. Yabancı doktorların ifadesine göre, İsrail keskin nişancıları çocukları kasten başlarından veya göğüslerinden vuruyor. Bu, yalnızca savaş suçu değil, aynı zamanda insanlığın ortak vicdanına yönelmiş bir saldırıdır.
Sumud Filosu: Vicdanın Yelkeni
Gazze’ye doğru ilerleyen Sumud Filosu, sadece yiyecek veya ilaç taşıyan gemiler değil, aynı zamanda vicdan taşıyan bir harekettir. Bu sivil girişimler, dünyanın sessiz kalmadığını göstermek açısından büyük önem taşıyor. Ancak İsrail’in bu gemilere yönelik saldırıları, haydutluğun ulaştığı seviyeyi ortaya koyuyor.
Sonuç: Yeni Bir Eşik
Ortadoğu, İsrail’in saldırganlığı ile yeni bir eşiğe gelmiş durumda. İslam dünyası ortak bir irade sergileyemezse, kınamalar yine sonuçsuz kalacak. Batı’da yükselen İsrail karşıtı dalga ve Avrupa’daki diplomatik adımlar, Filistin davasına yeni bir ivme kazandırabilir. Ancak kalıcı çözüm, Müslümanların birlik içinde hareket etmesine bağlı.
Özet
• İsrail’in Katar’daki Hamas heyetine saldırısı, bölgesel ve küresel krizi derinleştirdi.
• İİT ve Arap Birliği’nin 25 maddelik bildirisi güçlü ifadeler ihtiva de, yaptırım mekanizması yok.
• Pakistan, Türkiye ve Mısır somut adım çağrısı yapıyor; “İslam görev gücü” fikri önem kazanıyor.
• Avrupa’da boykot ve diplomatik tanıma girişimleri İsrail’in yalnızlığını artırıyor.
• ABD’nin çelişkili tutumu, İsrail’e örtülü desteğin devam ettiğini gösteriyor.
• Tarihsel olarak İngiltere’nin sömürgeci politikaları bugünkü krizin temelinde.
• Çocukların hedef alınması, krizin en acı insani boyutunu oluşturuyor.
• Sumud Filosu, küresel vicdanın direniş sembolü haline geldi.
• Çözüm, İslam dünyasının birlik, Batı’nın ise samimiyet testinden geçmesine bağlı.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.coml

 

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025