Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak

Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak 

   Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek.

   Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salah verecek.

   Perde yine yırtıldı, mutlak dalale düştü. Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek.

   Hazırlanır şimdiden (*) yırtılmaya başlıyor. Sönmezse safvet bulup İslâm’a mal olacak.

   Bu bir sırr-ı azîmdir, ona remz u işaret; Fahr-i Rusül demiştir: “İsa, şer’im ile amel edip ümmetimden olacak.”

* * * 

Tebeî nazar, muhali mümkün görür 

   Meşhurdur ki iyd’in hilâline bakardı cemaat-i kesîre. Kimse bir şey görmedi.

   Zevalî bir ihtiyar yemin etti ki: “Gördüm.” Halbuki gördüğü, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi.

   O kıl oldu onun hilâli. O mukavves kıl nerede? Hilâl olmuş kamer nerede? Ger anladın şu remzi:

   Zerrattaki harekât; kirpik-i aklın olmuş, birer kıl-ı zulmettar, kör etmiş maddî gözü.

   Teşkil-i cümle enva fâilini göremez, düşer başına dalal.

   O hareket nerede? Nazzam-ı kevn nerede? Onu ona vehmetmek, muhal-ender muhal!

* * * 

  1. Nasraniyet’in akıbeti ve İslâmiyet’le olan münasebeti
  2. Tabiî nazarın (maddeci bakışın) körlüğü ve hakikati görememesi

  3. Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak

Üstad’ın bu ifadesi, Hristiyanlığın (Nasraniyetin) tarihî seyrini ve ahir zamanda İslâmiyet’e dahil olma noktasını özetliyor:

“Ya intıfa, ya ıstıfa bulacak”
Yani ya tamamen sönüp silinecek, ya da safvet bulup hakikate dönecek.
Tarih boyunca Nasraniyet birçok defa teslis (üçleme) akidesi, ruhbanlık, skolastik taassup sebebiyle “yırtılmış”, yani asıl kaynağından kopmuş, tahrif olmuş.

“Perde yırtıldı, mutlak dalâlete düştü.”
Modern Avrupa medeniyetiyle beraber, Hristiyanlık dünyevîleşmiş, maneviyatını kaybetmiş; kilise zayıflamış, materyalizm ve sekülerlik öne çıkmış.

Ama bir kısmı tevhîde yaklaştı.
Özellikle son asırlarda Protestanlık, Unitarianizm (teslisi reddeden mezhepler) ve saf tevhid anlayışına yaklaşan akımlar ortaya çıktı. Bunlar, hakikî Hristiyanlığın İslâmiyet’e en yakın damarını temsil ediyor.

“İsa (a.s.), şer’im ile amel edip ümmetimden olacak.”
Hadis-i şerifte haber verildiği gibi, ahir zamanda Hz. İsa (a.s.) nüzul edip İslâm şeriatıyla amel edecek, yani hakikî Hristiyanlık İslâmiyet’e inkılab edecek. İşte Üstad’ın “Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak” ifadesi, bu hakikate dayanıyor.

🔑 Özetle: Tahrif edilmiş Hristiyanlık yok olacak. Safvet bulmuş, tevhide yaklaşmış bir Nasraniyet ise İslâmiyet’in içine girerek hakikî dinle birleşecek. Bu, Hz. Peygamber’in (asm) müjdesine dayanıyor.

  1. Tebeî nazar, muhali mümkün görür

Üstad bu kısımda, maddeci bakışın akılsızlığını çarpıcı bir temsil ile anlatıyor:

Hilâl misali:
Cemaat ayı göremiyor. Yaşlı bir zat, kirpiğinin beyaz kılını hilâl sanıyor. Yani gözünde kıl var, ona hilâl gibi görünmüş.
Bu, vehim ile hakikati karıştırmanın temsili.

“Zerrattaki harekât; kirpik-i aklın olmuş, birer kıl-ı zulmettar…”
Yani maddeci akıl, atomların ve zerrelerin hareketini asıl fail zannediyor. Halbuki onlar Allah’ın kudretinin emirlerine tabi olan memurlardır. Onları “yaratıcı” sanmak, hilâli kirpik sanmak gibi saçmadır.

“O hareket nerede? Nazzam-ı kevn nerede?”
Yani atomların kör, şuursuz hareketi nerede? Kâinatı baştan başa düzenleyen muazzam nizam nerede?
Kör ve şuursuz bir hareket, nasıl bu kadar intizamlı ve hikmetli bir âlemi var edebilir? Bu, **“muhal-ender muhal”**dir.

🔑 Özetle: Tabiatçı nazar, maddî gözüyle zerreye bakıyor; onu yaratıcı sanıyor. Halbuki o zerre, sadece bir memur; kudretin kaleminden çıkan bir harf. Yaratıcı olan Allah’tır.

  1. Bütünün verdiği ders

Nasraniyet bahsi: Tahrif edilmiş dinler kaybolacak, hakikî tevhid ehli olan İslâmiyet galip gelecek.

Tabiat bahsi: Zerrelerin hareketine tesir atfetmek, hilâli kirpiğe benzetmek gibi bir safsatadır.

➡️ Her iki bahis de tevhid hakikatine bağlanıyor:

Dinlerde tevhid galip gelecek, şirk kaybolacak.

Âlemde de tevhid galip; tesir sahibi yalnız Allah’tır, zerreler ve esbab değildir.

  1. Dersin günümüzdeki izdüşümü

Hristiyanlık içinden tevhidî damarlar (örneğin teslisi reddeden topluluklar) gittikçe güçleniyor. Sekülerlik Hristiyanlığı zayıflatıyor ama kalan saf damar İslâmiyet’le birleşmeye adaydır.

Modern bilim zerrelerin kör hareketini inceliyor, ama o hareketi düzenleyen kudreti göremediği için hâlâ “tesadüf” diyor. Bu, kirpiği hilâl sanmaya benzer.

  1. Sonuç

Bu pasaj bize iki büyük hakikat ders veriyor:

  1. Dinlerde hakikî galibiyet tevhidindir. İslâmiyet, hakikatin son ve en saf temsilcisidir. Hristiyanlık da ya kaybolacak ya da saf tevhide dönüp İslâmiyet’e iltihak edecek.
  2. Kâinatın işleyişinde de galibiyet tevhidindir. Atomların kör hareketi, kâinatı yapamaz. Onlar sadece kudretin memurlarıdır. Asıl yapan, takdir eden ve nizam veren Allah’tır.

    *****

Metin, iki ana bölümde tevhidin dini, tarihsel ve metafizik boyutlarını şiirsel bir üslupla sunar: (1) Nasraniyetin İslam’a teslim olacağı düşüncesi ve (2) Tebeî nazarın hakikati göremeyip dalalete düşmesi. Her bölüm, Allah’ın birliğini ve hak dinin üstünlüğünü vurgular.

### 1. Nasraniyet İslâmiyet’e Teslim Olacak

> Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek.
> Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salah verecek.
> Perde yine yırtıldı, mutlak dalale düştü. Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek.
> Hazırlanır şimdiden yırtılmaya başlıyor. Sönmezse safvet bulup İslâm’a mal olacak.
> Bu bir sırr-ı azîmdir, ona remz u işaret; Fahr-i Rusül demiştir: “İsa, şer’im ile amel edip ümmetimden olacak.”

#### İzah:
Bu bölüm, Hıristiyanlığın (Nasraniyet) tarihsel ve manevi seyrini ele alarak, sonunda İslam’a teslim olacağını ve Hz. İsa’nın (a.s.) İslam şeriatıyla amel edeceğini beyan eder. İslam, tevhidin en saf hali olarak felahın (kurtuluşun) yoludur.

– **“Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek”**:
– **Nasraniyet**: Hıristiyanlık.
– **İntıfa**: Yok olma, sönme.
– **Istıfa**: Arınma, saflaşma.
– **Terk-i silah**: Silah bırakma, teslim olma.
– **Detaylı İzah**: Hıristiyanlık, ya tamamen yok olacak ya da saflaşıp İslam’a teslim olacaktır. Risale-i Nur’da Bediüzzaman, Hıristiyanlığın tevhid esaslarına aykırı yönlerinin (örneğin, teslis inancı) zayıflayacağını ve hakikatin İslam’da bulunacağını belirtir. Bu, tarihsel ve manevi bir öngörüdür. Örneğin, Hıristiyanlıkta tevhidî eğilimler (örneğin, Unitarianizm) İslam’a yakınlaşır. Manevi olarak, İslam’ın tevhid dini olarak üstünlüğü vurgulanır.

– **“Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salah verecek”**:
– **Mükerreren yırtıldı**: Hıristiyanlığın defalarca bozulması (örneğin, İncil’in tahrifatı).
– **Purutluk**: Protestanlık (Reform hareketi).
– **Salah verecek**: Kurtuluş verecek.
– **Detaylı İzah**: Hıristiyanlık, tarih boyunca tahrifatlarla (örneğin, teslis inancının eklenmesi) bozulmuş, Reformasyon (purutluk) ile saflaşmaya çalışsa da gerçek kurtuluşu bulamamıştır. Risale-i Nur’da bu, Hıristiyanlığın tevhid dışı unsurlarının zayıflığına işaret eder. Tarihsel olarak, Reformasyon tevhidî bir arayış olsa da, tam bir felah sağlayamamıştır. Manevi olarak, İslam’ın Kur’an merkezli tevhidi, kurtuluşun yoludur.

– **“Perde yine yırtıldı, mutlak dalale düştü. Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek”**:
– **Perde yine yırtıldı**: Hakikatin örtülerinin kalkması.
– **Mutlak dalale düştü**: Teslis gibi sapkın inançlar.
– **Bazı yakınlaştı tevhide**: Bazı Hıristiyanların tevhid inancına yönelmesi.
– **Felâh**: Kurtuluş.
– **Detaylı İzah**: Hıristiyanlığın bazı kolları (örneğin, teslis) dalalete düşse de, bazıları tevhid inancına yaklaşmaktadır. Örneğin, modern Hıristiyanlıkta tevhidî eğilimler (Unitarianizm) artmaktadır. Risale-i Nur’da bu, “Hıristiyanlığın saflaşarak İslam’a katılacağı” düşüncesidir. Felsefi olarak, bu dinlerin tevhid temelinde birleşmesi fikriyle uyumludur. Manevi olarak, tevhid, felahın tek yoludur.

– **“Hazırlanır şimdiden yırtılmaya başlıyor. Sönmezse safvet bulup İslâm’a mal olacak”**:
– **Yırtılmaya başlıyor**: Hıristiyanlığın saflaşma süreci.
– **Safvet bulup**: Arınarak.
– **İslâm’a mal olacak**: İslam’a katılacak.
– **Detaylı İzah**: Hıristiyanlık, tevhid dışı unsurlardan arınarak İslam’a yaklaşmaktadır. Risale-i Nur’da Bediüzzaman, modern çağda Hıristiyanlığın saflaşarak İslam’la birleşeceğini öngörür. Örneğin, Hıristiyanların Kur’an’a ilgisi veya tevhidî hareketler bu süreci destekler. Manevi olarak, İslam’ın evrensel tevhid dini olduğu vurgulanır.

– **“Bu bir sırr-ı azîmdir, ona remz u işaret; Fahr-i Rusül demiştir: ‘İsa, şer’im ile amel edip ümmetimden olacak’”**:
– **Sırr-ı azîm**: Büyük sır.
– **Remz u işaret**: İşaret, ima.
– **Fahr-i Rusül**: Peygamberlerin övüncü, Hz. Muhammed (s.a.v.).
– **İsa, şer’im ile amel**: Hz. İsa’nın (a.s.) İslam şeriatına uyacağı hadisi.
– **Detaylı İzah**: Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hadislerinde (örneğin, Sahih-i Müslim’de), Hz. İsa’nın (a.s.) ahir zamanda dönerek İslam şeriatıyla amel edeceği belirtilir. Risale-i Nur’da bu, Hıristiyanlığın İslam’a teslimiyetinin tesbitidir. Manevi olarak, bu tevhidin zaferidir.

**Geniş Açı**: Bu bölüm, İslam’ın tevhid merkezli üstünlüğünü ve Hıristiyanlığın saflaşarak İslam’a katılacağını öngörür. Tarihsel olarak,

### 2. Tebeî Nazar, Muhali Mümkün Görür

> Tebeî nazar, muhali mümkün görür
> Meşhurdur ki iyd’in hilâline bakardı cemaat-i kesîre. Kimse bir şey görmedi.
> Zevâlî bir ihtiyar yemin etti ki: “Gördüm.” Halbuki gördüğü, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi.
> O kıl oldu onun hilâli. O mukavves kıl nerede? Hilâl olmuş kamer nerede? Ger anladın şu remzi:
> Zerrattaki harekât; kirpik-i aklın olmuş, birer kıl-ı zulmettar, kör etmiş maddî gözü.
> Teşkil-i cümle enva fâilini göremez, düşer başına dalal.
> O hareket nerede? Nazzam-ı kevn nerede? Onu ona vehmetmek, muhal-ender muhal!

#### İzah:
Bu bölüm, tebeî (yüzeysel) bakışın hakikati göremediğini, sebepleri gerçek fail sanarak dalalete düştüğünü vurgular. Kâinatın nizamı, Allah’ın kudretine işaret eder; sebepleri fail görmek imkânsızdır.

– **“Tebeî nazar, muhali mümkün görür”**:
– **Tebeî nazar**: Yüzeysel, maddi bakış.
– **Muhali mümkün görür**: İmkânsızı mümkün sanır.
– **Detaylı İzah**: Yüzeysel bakış, hakikati göremez ve yanlış sonuçlara varır. Risale-i Nur’da bu, “tabiatperestlik” veya “materyalist bakış”tır. Örneğin, bir tohumun ağaç olmasını tabiatın eseri sanmak, tebeî nazardır. Felsefi olarak, bu Hume’un nedensellik eleştirisine benzer: Sebepler, gerçek etki sahibi değildir. Manevi olarak, tevhid nazarıyla bakmak gerekir.

– **“Meşhurdur ki iyd’in hilâline bakardı cemaat-i kesîre. Kimse bir şey görmedi. / Zevâlî bir ihtiyar yemin etti ki: ‘Gördüm.’ Halbuki gördüğü, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi”**:
– **İyd’in hilâli**: Bayram hilali (Ramazan veya Kurban Bayramı’nın başlangıcı).
– **Cemaat-i kesîre**: Büyük bir topluluk.
– **Zevâlî bir ihtiyar**: Zayıf görüşlü yaşlı biri.
– **Takavvüs etmiş beyaz bir kıl**: Kavisli bir kirpik kılı.
– **Detaylı İzah**: İhtiyarın hilali sanarak kirpiğini görmesi, tebeî nazarın yanılgısını simgeler. Risale-i Nur’da bu, “sebepleri fail sanma” metaforudur. Örneğin, materyalistler, evrenin düzenini tesadüfe veya tabiata atfeder, ama bu bir yanılgıdır. Felsefi olarak, bu epistemolojik bir eleştiridir: Yanlış algı, hakikati örter.

– **“O kıl oldu onun hilâli. O mukavves kıl nerede? Hilâl olmuş kamer nerede? Ger anladın şu remzi”**:
– **Mukavves kıl**: Kavisli kirpik.
– **Hilâl olmuş kamer**: Ayın hilal hali.
– **Remz**: Sembol, işaret.
– **Detaylı İzah**: Kirpiğin hilal sanılması, sebeplerin gerçek fail sanılmasına benzer. Hilal (ay) Allah’ın kudretinin eseri, kirpik ise bir yanılsamadır. Risale-i Nur’da bu, “esbabperestlik” şirkini reddeder. Bilimsel olarak, evrenin düzeni (örneğin, fizik kanunları) bir faili (Allah) gerektirir.

– **“Zerrattaki harekât; kirpik-i aklın olmuş, birer kıl-ı zulmettar, kör etmiş maddî gözü”**:
– **Zerrattaki harekât**: Atomların hareketi.
– **Kirpik-i aklın**: Aklın yanılsaması.
– **Kıl-ı zulmettar**: Karanlık kılı, cehalet.
– **Detaylı İzah**: Atomların hareketini tabiatın eseri sanmak, aklın kirpiğidir ve hakikati örter. Risale-i Nur’da bu, materyalist bilim anlayışını eleştirir: Atomların düzeni, Allah’ın kudretini gösterir. Bilimsel olarak, kuantum fiziği veya evrensel sabitler, bu düzeni destekler. Felsefi olarak, bu agnostisizmi reddeder: Hakikat, maddi gözle değil, tevhid nazarıyla görülür.

– **“Teşkil-i cümle enva fâilini göremez, düşer başına dalal”**:
– **Teşkil-i cümle enva**: Tüm türlerin oluşumu.
– **Fâilini göremez**: Gerçek faili (Allah) göremez.
– **Düşer başına dalal**: Sapkınlığa düşer.
– **Detaylı İzah**: Kâinatın oluşumunu sebeplere atfetmek, dalalettir. Örneğin, evrimi tesadüfe bağlamak, tebeî nazardır. Risale-i Nur’da bu, “sebepler zahirîdir” ilkesine dayanır. Felsefi olarak, bu teleolojik argümandır: Düzen, bir faili gerektirir.

– **“O hareket nerede? Nazzam-ı kevn nerede? Onu ona vehmetmek, muhal-ender muhal!”**:
– **Nazzam-ı kevn**: Evrenin düzenleyicisi (Allah).
– **Muhal-ender muhal**: İmkânsızın imkânsızı.
– **Detaylı İzah**: Atomların hareketini evrenin düzenleyicisi sanmak, imkânsızdır. Allah, kâinatın nazzamıdır. Risale-i Nur’da bu, “tevhid nazarıyla bakma” gerekliliğidir. Bilimsel olarak, evrenin hassas dengesi (fine-tuning), bir düzenleyiciyi işaret eder. Manevi olarak, tevhid, hakikatin anahtarıdır.

**Geniş Açı**: Bu bölüm, materyalist ve yüzeysel bakışın dalaletini eleştirir. Hakikati görmek için tevhid nazarı gerekir. Bilimsel olarak, evrenin düzeni, bir yaratıcıyı destekler. Manevi olarak, tevhid, dalaletten kurtuluştur.

### Genel Değerlendirme ve Derin Anlam
Bu metin, tevhidin iki temel boyutunu ele alır:
1. **Nasraniyetin Teslimiyeti**: Hıristiyanlık, tevhid merkezli İslam’a teslim olacaktır; bu, Hz. İsa’nın (a.s.) İslam şeriatıyla amel edeceği hadisiyle desteklenir.
2. **Tebeî Nazarın Dalaleti**: Yüzeysel bakış, sebepleri fail sanarak hakikati göremez ve dalalete düşer; tevhid nazarı, Allah’ın nazzam olduğunu gösterir. 

**Felsefi Boyut**: Metin, teleolojik (düzen), ontolojik (tevhid) ve epistemolojik (tebeî nazarın eleştirisi) argümanları kullanır. Hume’un nedensellik eleştirisi veya Kant’ın epistemolojik sınırlarıyla uyumludur. 

**Manevi Boyut**: Tefekkürü teşvik eder. İslam, tevhidin en saf halidir; tebeî nazar, dalalete düşer. İnsan, tevhid nazarıyla hakikati görür. 

**Modern Açı**: Bilimsel keşifler (örneğin, evrenin hassas dengesi, biyolojik düzen), tevhid delillerini destekler.

Bu izah, metnin tevhid düşüncesini ve derinliğini açığa çıkarır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025