Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil
Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil
Dalalet vehmidir, mevti dehşetlendirir. Mevt, tebdil-i câmedir ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar.
Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur’an işaret eder. Sekeratı tatmamış her bir şehit, kendini
Hay biliyor, görüyor. Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor. Zanneder ki ölmemiş. Meyyitlere nisbeti, dikkat et şuna benzer:
İki adam, rüyada lezaiz envaına câmi’ güzel bahçede ikisi geziyorlar. Biri rüya olduğunu bilir, lezzet almıyor.
Onu müferrah etmez, belki teessüf eder. Öbürüsü biliyor ki âlem-i yakazadır; hakiki lezzet alır, ona hakiki olur.
Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur. Ondan onların düsturları birbirine benziyor.
* * *
1 — Mevtin vehim ve gerçeği
Metin özeti:
> Mevt (ölüm), çoğu zaman insanların vehmettiği kadar dehşetli değildir. Ölüm, bir değişim ve mekânın tahvili olarak anlaşılmalıdır.
İzah:
İnsanlar genellikle ölümü vahim, korkutucu ve keskin bir son olarak görürler. Bu anlayış, dalalet vehmidir: yanılgı ve yanlış anlayıştan kaynaklanır.
Ölüm gerçekte câmid bir hâlin değişimi ya da mekânın tahvilidir: Ölüm bir yok oluş değil, bir başka hayat formuna geçiştir.
“Sicinden bostana çıkar” ifadesi, ölümün ruhun yeni bir mekâna geçişi ve hayatın devamı olduğunu sembolize eder.
2 — Hayat ve şehadet
Metin özeti:
> Hayatını seven kişi, şehadeti de göze almalıdır; şehitlerin hayatı Kur’an’da işaretlenmiştir.
İzah:
Şehitler, ölümü tatmamış bile olsalar, yeni hayatı daha nezih ve üstün görürler.
Şehadeti bir korku değil, yeni bir hayat kapısı olarak değerlendirir.
Ölüm ve şehadet, hakiki hayatın başlangıcına işaret eder. Bu bağlamda, dünya hayatı geçicidir; gerçek hayat berzah ve ahiret hayatıdır.
3 — Rüya ve ölüm misali
Metin özeti:
> Ölümle ilgili gerçek deneyim, rüyaya benzetilmiştir. Rüyayı bilen kişi lezzet alamaz, bilmeyen ise hakiki zevki tadabilir.
İzah:
İki adam rüyada bahçede gezmektedir:
- Rüyayı bilen kişi, bunun hayal olduğunu bildiği için lezzet alamaz; tıpkı ölümün gerçek doğasını anlayamayan kişi gibi.
- Rüyayı bilmeyen kişi, hakikî bir zevk alır; tıpkı ölümden sonra hakikî hayata ulaşan kişi gibi.
Bu misal, ölüm ve berzah hayatının gerçek değerini idrak edemeyenlerin dünya hayatına bağlı kaldığını; hakikati idrak edenlerin ise lezzet ve huzuru tattığını gösterir.
“Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli” ifadesi, rüya ile gerçek hayattaki geçici zevkleri, berzahdaki hakiki lezzetle karşılaştırır.
4 — Hikmetler ve dersler
- Ölüm korkutucu değildir: İnsanların ölümden korkması, bilgiden ve hakikati anlamaktan uzak oluşlarından kaynaklanır.
- Ölüm bir geçiştir: Fiziksel ölüm, ruhun câmid bedenden çıkıp başka bir hayata geçişidir.
- Şehitler örneği: Hakiki hayatı bilen ve şehadeti göze alan kişi, ölümden korkmaz; aksine onu yeni hayatın başlangıcı olarak görür.
- Rüya misali: Hakikati bilmeyen kişi, ölüm ve ahiretteki gerçek lezzeti fark edemez; bilen ise zevki tadabilir.
5 — Özet
Ölüm, insanların vehmettiği kadar korkunç değildir; hakikatte bir geçiş ve değişimdir.
Şehadet ve ölüm, hakiki hayatın kapılarını açar ve dünya hayatının sınırlı değerlerini aşmayı sağlar.
Rüya misali, ölüm ve berzah hayatının farkını gösterir: Bilen zevk alır, bilmeyen fark edemez.
*****
Metin, ölümün (mevt) sanıldığı gibi korkutucu olmadığını, aksine bir dönüşüm ve mekân değişikliği olduğunu ele alıyor. Ayrıca, şehadet mertebesinin ölümden korkmayı ortadan kaldırdığına ve şehitlerin özel bir hayatla yaşadıklarına işaret ediyor. Ölüm, rüya ve berzah âlemi arasındaki ilişkiyi de bir benzetmeyle açıklıyor.
### **Mevt, Tevehhüm Edildiği Gibi Dehşetli Değil**
**Metin:**
> Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil
> Dalalet vehmidir, mevti dehşetlendirir. Mevt, tebdil-i câmedir ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar.
> Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur’an işaret eder. Sekeratı tatmamış her bir şehit, kendini
> Hay biliyor, görüyor. Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor. Zanneder ki ölmemiş. Meyyitlere nisbeti, dikkat et şuna benzer:
> İki adam, rüyada lezaiz envaına câmi’ güzel bahçede ikisi geziyorlar. Biri rüya olduğunu bilir, lezzet almıyor.
> Onu müferrah etmez, belki teessüf eder. Öbürüsü biliyor ki âlem-i yakazadır; hakiki lezzet alır, ona hakiki olur.
> Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur. Ondan onların düsturları birbirine benziyor.
**İzah:**
Bu bölüm, ölümün korkutucu bir son değil, bir dönüşüm ve yeni bir başlangıç olduğunu vurguluyor. Ölüm, dalalet (sapkınlık) ve cehaletin yarattığı bir vehimle korkutucu görünür; gerçekte ise bir değişimdir. Şehadet, bu korkuyu ortadan kaldırır ve Kur’an’ın işaret ettiği üzere, şehitler özel bir hayatla yaşarlar. Ölüm, rüya ve berzah âlemi arasındaki ilişki, bu hakikati anlamak için bir benzetmeyle açıklanır.
- **“Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil”**: Ölüm (mevt), insanların zannettiği (tevehhüm) gibi korkunç bir olay değildir. İnsanlar, ölümü genellikle bir son, yok oluş veya korkutucu bir bilinmezlik olarak görür. Ancak Bediüzzaman, ölümün gerçekte böyle olmadığını ifade eder.
- **“Dalalet vehmidir, mevti dehşetlendirir”**: Ölümün korkutucu görünmesi, dalaletin (sapkınlığın) ve cehaletin yarattığı bir vehimdir (kuruntu). İman ve ilim eksikliği, ölümü yanlış anlamaya ve korkuya yol açar. İman eden bir kişi için ölüm, korkulacak bir şey değildir.
- **“Mevt, tebdil-i câmedir ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar”**: Ölüm, ya bir elbise değişimi (tebdil-i câme) ya da bir mekân değişimidir (tahvil-i mekân). Yani, ölüm bir yok oluş değil, ruhun bedeni terk ederek yeni bir mekâna (ahiret âlemine) geçişidir. Bu geçiş, bir hapishaneden (sicinden) bir bahçeye (bostana) çıkmak gibidir. Dünya, ruh için bir hapishane gibi sınırlıyken, ahiret özgür ve güzel bir bahçedir.
- **“Kim hayatı isterse şehadet istemeli”**: Gerçek hayatı isteyen kişi, şehadet (Allah yolunda can vermek) istemelidir. Şehadet, en yüksek mertebede bir hayat sunar ve ölümü anlamlı kılar.
- **“Şehidin hayatına Kur’an işaret eder”**: Kur’an, şehitlerin özel bir hayatla yaşadığını belirtir. Örneğin, **Bakara Suresi 154. ayet**’te, “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin; bilakis onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz” buyurulur. Bu, şehitlerin ölümden sonra özel bir hayatla var olduklarını gösterir.
- **“Sekeratı tatmamış her bir şehit, kendini hay biliyor, görüyor”**: Şehitler, ölüm anındaki sekeratı (ölüm sancısını) tatmazlar. Kendilerini hayatta (hay) bilir ve görürler. Bu, onların özel bir bilinç ve hayatla var olduklarını ifade eder.
- **“Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor. Zanneder ki ölmemiş”**: Şehit, yeni hayatını (ahiret hayatını) daha temiz ve yüce (nezih) bulur. Öyle ki, sanki ölmemiş gibi hisseder. Bu, şehadet mertebesinin ne kadar yüksek ve güzel olduğunu gösterir.
- **“Meyyitlere nisbeti, dikkat et şuna benzer: İki adam, rüyada lezaiz envaına câmi’ güzel bahçede ikisi geziyorlar…”**: Şehitlerin durumu, diğer ölülere (meyyitlere) kıyasla bir benzetmeyle açıklanır. İki adam, rüyada güzel bir bahçede gezer. Biri rüyada olduğunu bilir, bu yüzden lezzet alamaz ve üzülür (teessüf eder). Diğeri ise rüyanın gerçek (âlem-i yakaza) olduğunu sanır ve hakiki lezzet alır. Bu benzetme, şehitlerin ahiret hayatını gerçek ve lezzetli bir hayat olarak algıladığını, diğer ölülerin ise bu bilinçten yoksun olduğunu gösterir.
- **“Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur”**: Rüya, misal âleminin (hayalî ve manevi bir âlemin) bir gölgesidir (zılli). Misal âlemi ise berzahın (kabir hayatı veya ahiret ile dünya arasındaki âlemin) gölgesidir. Bu nedenle rüya, misal ve berzah âleminin düsturları (kanunları) birbirine benzer.
- **“Ondan onların düsturları birbirine benziyor”**: Rüya, misal ve berzah âlemleri, birbirine benzer manevi yapılar taşır. Bu benzetme, ölümün korkutucu olmadığını ve ahiret hayatının rüya gibi bir geçiş olduğunu anlamayı kolaylaştırır.
**Genel Mesaj**: Ölüm, sanıldığı gibi korkutucu bir son değil, bir elbise veya mekân değişimidir. Dalalet ve cehalet, ölümü korkutucu gösterir; iman ise ölümü bir kurtuluş olarak algılar. Şehadet, en yüksek hayat mertebesidir ve Kur’an, şehitlerin özel bir hayatla yaşadığını bildirir. Rüya ve berzah âlemi benzetmesi, ölümün ve ahiret hayatının doğasını anlamak için bir anahtar sunar. Müslümanlar, ölümü korkuyla değil, iman ve şehadet arzusuyla karşılamalıdır.
—
### **Genel Değerlendirme ve Sonuç**
Bu metin, Risale-i Nur’un temel temalarından birini, yani ölümü ve ahiret hayatını anlamayı ele alır. Ana noktalar şunlardır:
1. **Ölümün Doğası**: Ölüm, bir yok oluş değil, bir dönüşüm (tebdil-i câme) veya mekân değişikliğidir (tahvil-i mekân). Dünya bir hapishane, ahiret ise bir bahçedir.
2. **Şehadetin Değeri**: Şehadet, en yüksek hayat mertebesidir. Kur’an, şehitlerin sekerat tatmadan nezih bir hayat yaşadığını bildirir.
3. **Rüya ve Berzah**: Ölüm ve ahiret hayatı, rüya ve misal âlemiyle benzetilir. Bu, ölümün korkutucu olmadığını ve ahiret hayatının lezzetli bir gerçeklik olduğunu anlamayı sağlar.
Bu metin, Müslümanlara ölümü korkuyla değil, imanla karşılamayı öğütler. Ölümün bir son değil, yeni bir başlangıç olduğunu ve özellikle şehadetin insanı en yüksek mertebelere taşıdığını vurgular. Rüya ve berzah âlemi benzetmesi, ahiret hayatının doğasını anlamak için derin bir tefekkür sunar.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com