İstanbul’un Fethi ve Peygamberlik Mucizesi

​1. İstanbul’un Fethi ve Peygamberlik Mucizesi
​İktibas
​”Hem -nakl-i sahih-i kat’î ile- ستفتح القسطنطينية فنعم الأمير أميرها ونعم الجيش جيشها deyip istanbul’un İslâm eliyle fetholunacağını ve Hazret-i Sultan Mehmed Fatih’in yüksek bir mertebe sahibi olduğunu haber vermiş. Haber verdiği gibi zuhur etmiş.”
• ​Bediüzzaman Said Nursi (Radiyallahu Anh)
• ​Risale-i Nur – Mucizat-ı Ahmediye – 44
​İzah ve Açıklama
​Bu metin, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bir hadisini naklederek, Peygamberimizin gaybî bir haberi olan İstanbul’un fethini önceden bildirdiğini açıklar. Hadiste geçen “Kostantiniyye fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, o komutan ne güzel komutandır.” sözleri, fethin manevi önemini ve bu fethi gerçekleştirecek komutan ve ordunun yüceliğini vurgular. Bediüzzaman Said Nursi, bu hadisin Hz. Fatih Sultan Mehmed ve onun ordusu tarafından birebir gerçekleştiğini belirtir. Bu, hem Peygamber Efendimiz’in bir mucizesi hem de Fatih Sultan Mehmed’in İslam tarihindeki eşsiz yerini gösteren önemli bir delildir.

​2. Tabiat Sanatı ve İlahi İlan

​”Evet kemik gibi bir kuru ağacın ucundaki tel gibi incecik bir sapta gayet münakkaş, müzeyyen bir çiçek ve gayet musanna’ ve murassa’ bir meyve, elbette gayet san’atperver mu’cizekâr ve hikmettar bir Sâni’in mehasin-i san’atını zîşuura okutturan bir ilânnamedir. İşte nebatata hayvanatı dahi kıyas et.”
• ​(Haşir Risalesi 48.sh – Risale-i Nur)

​İzah ve Açıklama
​Bu söz, bir ağaçta yetişen çiçeğin ve meyvenin inceliği ve güzelliği üzerinden, kâinattaki her şeyin bir Yaratıcı’nın (Sâni’) varlığına ve sıfatlarına delil olduğunu ifade eder. “Münakkaş, müzeyyen” (işlenmiş, süslenmiş) ve “musanna’, murassa'” (sanat eseri, mücevher gibi işlenmiş) ifadeleri, bir çiçeğin ve meyvenin sadece basit bir bitki olmadığını, aksine sonsuz bir sanat ve hikmetle yaratıldığını anlatır. Bu yaratılış, bilinç sahibi varlıklara (zîşuura), Yaratıcı’nın sanatının güzelliklerini ilan eden bir duyuru gibidir. Metin, bu mantığı tüm canlılara, yani hayvanlara da genişletmeyi önerir.

​3. Hırsın Getirdiği Fakirlik

​”Ey divane baş ve bozuk kalp! Zanneder misin ki ‘Müslümanlar dünyayı sevmiyorlar veyahut düşünmüyorlar ki fakr-ı hale düşmüşler ve ikaza muhtaçtırlar tâ ki dünyadan hissesini unutmasınlar.’ Zannın yanlıştır, tahminin hatadır. Belki hırs şiddetlenmiş, onun için fakr-ı hale düşüyorlar. Çünkü mü’minde hırs, sebeb-i hasarettir ve sefalettir.”
• ​Mesnevi-i Nuriye -160

​İzah ve Açıklama
​Bu söz, maddi zorluk çeken Müslümanların, dünyaya düşkün olmadıkları için fakir oldukları yönündeki yanlış bir anlayışı düzeltir. “Divane baş ve bozuk kalp” hitabıyla, dünyayı yeterince sevmediği için fakir kalındığı düşüncesine sahip olanlar uyarılır. Asıl sebep, tam tersine, aşırı dünya hırsıdır. Hırs, yani maddi şeylere duyulan doyumsuz arzu, insanı helal ve haram gözetmeksizin, meşru yoldan şaşarak kazanmaya iter. Bu durum, bereketi ortadan kaldırır ve insanı maddi ve manevi olarak zarara ve sefalete sürükler. Bu söz, kanaatkarlığın ve rızık konusunda Allah’a güvenmenin önemini vurgular.

​4. Hayat ve Ölümün Hikmeti

​”Nasılki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdir iledir; öyle de, dünyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir.”
• ​Bediüzzaman-Said Nursi (r.a)
• ​Risale-i Nur – Mektubat – 7

​İzah ve Açıklama
​Bu metin, doğum ve ölümün, rastgele veya anlamsız olaylar olmadığını, her ikisinin de ilahi bir yaratma (halk), önceden belirlenmiş bir plan (takdir), derin bir bilgelik (hikmet) ve düzenleme (tedbir) ile gerçekleştiğini belirtir. Hayatın başlaması gibi, hayatın sona ermesi de aynı ilahi kanunlara tabidir. Bu söz, insanı ölümün korkutucu rastgeleliğinden uzaklaştırarak, onu hayatın ve ölümün ardındaki büyük hikmete bakmaya davet eder. Bu bakış açısı, insana hem yaşamı hem de ölümü daha anlamlı kılar.

​5. Yaratıcının Kudreti: Sinek Misali

​”Sizin Allah’tan başka, dua edip çağırdıklarınızın hepsi bir araya gelseler, bir sineği yaratamazlar.”
• ​Hac Sûresi 73. Âyet

​İzah ve Açıklama
​Bu ayet, yaratma kudretinin sadece Allah’a ait olduğunu kesin bir dille ifade eder. Ayet, en küçük ve basit görünen canlılardan biri olan sineği örnek vererek, insanların ve taptıkları diğer varlıkların yaratma konusunda ne kadar aciz olduğunu gösterir. Bu, Allah’ın mutlak ve eşsiz kudretine karşı, putların veya sahte ilahların hiçbir gücünün olmadığını isbatlar. Sinek, hem kendi yaratılışının karmaşıklığıyla hem de onu yaratanın sonsuz kudretiyle bir mucizedir.

​Varlık, Hayat ve İnsan Hali Üzerine

​İnsanlık tarihi, anlam arayışının ve varoluşun gizemini çözme çabasının tarihidir. Bu arayışta, dinler, filozoflar ve hikmet sahipleri insanı, kâinatı ve hayatın dönüşünü anlamaya davet etmiştir.
Bu makale, Peygamberlik mucizesinden ilahi kudretin izlerine, hayatın dönüşünden insan psikolojisine kadar uzanan bu beş temel konuyu bir bütünlük içinde ele alacaktır.

​1. Gaybın Haberi: Fethin Hakikati

​Tarih, sadece olayların ardı ardına sıralandığı bir zincir değildir; aynı zamanda ilahi takdirin tecellilerini okuyabileceğimiz bir kitaptır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Kostantiniyye fetholunacaktır” hadisi, gelecekten verilen bir haber olmanın çok ötesinde, ilahi bir mucizedir. Bu hadis, Fatih Sultan Mehmed’e ve onun ordusuna manevi bir ilham kaynağı olmuş, onlara fethin sadece stratejik bir zafer değil, aynı zamanda manevi bir vazife olduğunu hissettirmiştir. Bu hadis, imanın gayba ait yönünü somutlaştırarak, Allah’ın ve Resulü’nün söylediklerinin nasıl gerçekleştiğini gösterir. Bu tarihi olay, Müslümanlar için hem bir zaferin hem de bir peygamberlik mucizesinin sembolü haline gelmiştir.

​2. Tabiat: Sanatın ve Hikmetin İlanı

​Kâinat, ilahi bir sanat galerisidir ve her bir zerresi, Yaratıcının imzası gibidir. “Evet kemik gibi bir kuru ağacın ucundaki tel gibi incecik bir sapta gayet münakkaş, müzeyyen bir çiçek ve gayet musanna’ ve murassa’ bir meyve…” sözü, bu sanatın en basit örneklerinden birini, bir meyve ağacını, nasıl da bir sanat şaheseri olarak görebileceğimizi gösterir. Bir ağacın, cansız topraktan hayatı, rengi ve tadı nasıl çıkardığı, bir çiçeğin zarafeti ve bir meyvenin mükemmeliyeti, ancak sonsuz bir ilim ve hikmet sahibi olan bir Yaratıcı’nın eseri olabilir. Bu söz, bize, etrafımızdaki her şeye birer ibret nazarıyla bakmayı, tabiatın bize seslendiği “ilânnameyi” (duyuruyu) okumayı öğretir.

​3. İnsanın Hırs ve Kanaat İmtihanı

​Müslümanların maddi zorluklar çekmesinin sebebi, yaygın inanışın aksine, dünyaya yeterince düşkün olmamaları değil, tam tersine aşırı hırslarıdır. “Mü’minde hırs, sebeb-i hasarettir ve sefalettir.” sözü, bu derin psikolojik ve manevi gerçeği aydınlatır. Hırs, insanı kalben doyumsuz, zihnen yorgun ve eylemlerinde ölçüsüz yapar. Hırs sahibi kişi, daha fazlasını elde etmek için helal-haram dengesini kaybedebilir, bereketi yok eder. Oysa İslam, rızık konusunda Allah’a güvenmeyi, kanaatkâr olmayı ve elindekinin kıymetini bilmeyi öğretir. Hırsın getirdiği fakirlik, sadece maddi bir eksiklik değil, aynı zamanda ruhsal bir boşluk ve sefalettir.

​4. Hayat ve Ölüm: İlahi Bir Düzen

​Hayat ve ölüm, kâinatın en temel esaslarından ikisidir. “Nasılki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdir iledir; öyle de, dünyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir.” sözü, bu esasa derin bir anlam katar. Ne hayatın başlaması ne de sona ermesi rastgele bir olaydır. Her ikisi de, bir planın, bir hikmetin ve bir düzenlemenin eseridir. Bu bakış açısı, ölümü korkutucu bir yok oluş olmaktan çıkarıp, ilahi bir planın parçası olarak görmemizi sağlar. Bu, insana hem yaşamı hem de ölümü anlamlı kılar, onu her anını değerli kılıp, ölüme hazırlıklı olmaya teşvik eder.

​5. Yaratma Kudreti ve Acziyet

​Hac Suresi’nden İktibas edilen ayet, yaratma gücüne vurgu yapar. “Sizin Allah’tan başka, dua edip çağırdıklarınızın hepsi bir araya gelseler, bir sineği yaratamazlar.” Bu ayet, putlara tapanlar için olduğu kadar, maddeye veya bilime sonsuz bir güç atfedenler için de bir uyarı niteliğindedir. En gelişmiş teknoloji ve bilimle bile, en basit görünen bir canlı olan sineğin bile varlığı, bir damla sudan, ilahi bir sanatkârlıkla can bulur. Bu, Allah’ın yaratma kudretinin eşsiz ve mutlak olduğunu gösterir. Bu ayet, bizlere Yaratıcı’ya karşı acziyetimizi hatırlatarak, O’nun sonsuz kudretine olan imanımızı güçlendirir.

​Sonuç ve Özet

​Bu makale, Peygamberlik mucizelerinden tabiatın sanatına, insanın psikolojik hallerinden hayat ve ölüm esasına kadar bir dizi manevi konuyu ele almıştır. İstanbul’un fethi, Peygamber Efendimiz’in bir mucizesinin gerçekleşmesidir. Tabiat, her bir zerresiyle, Yaratıcının varlığını ilan eden bir duyurudur.
Müslümanların maddi sıkıntılarının ana sebebi, çoğu zaman sanılanın aksine, aşırı hırs ve doyumsuzluktur.
Hayat ve ölüm, ilahi bir planın parçalarıdır ve rastgele değildir.
Son olarak, sinek gibi basit bir canlının bile yaratılamaması, Allah’ın yaratma kudretinin mutlak olduğunu gösterir.
Bu sözler, bize dünyevi olaylara manevi bir pencereden bakmayı ve varlığın hakikatini daha derinlemesine anlamayı öğütler.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025