Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır

Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır 

   Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi; tabakat-ı beşerin şedit olan harbine terk-i mevki ediyor.

   Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor.

   Beşerin başı ihtiyar, edvar-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, başlamıştır geçiyor.

* * * 

Gayr-ı meşru tarîk, zıdd-ı maksuda gider 

اَلْقَاتِلُ لَا يَرِثُ

bir düstur-u azîmdir: “Gayr-ı meşru tarîk ile bir maksada giden zat, galiben maksudunun zıddıyla görür mücazat.”

   Avrupa muhabbeti, gayr-ı meşru muhabbet hem taklit ve hem ülfet. Âkıbeti mükâfat: Mahbubun gaddarane adâveti, cinayat…

   Fâsık-ı mahrum bulmaz, ne lezzet ve ne necat.

* * * 

Cebir ve İtizal’de birer dane-i hakikat bulunur 

   Ey talib-i hakikat! Maziye hem musibet, müstakbel ve masiyet ayrı görür şeriat. Maziye, mesaibe nazar olur kadere.

   Söz olur Cebriye. Müstakbel ve maâsi nazar olur teklife, söz olur İtizale. İtizal ile Cebir

   Şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheplerde birer dane-i hakikat mevcud mündericdir, mahsus mahalli vardır, bâtıl olan tamimdir.

* * * 

Acz ve cez’ bîçarelerin kârıdır 

   Ger istersen hayatı, çareleri bulunan şeyde acze yapışma.

   Ger istersen rahatı, çaresi bulunmayan şeyde cez’a sarılma.

* * * 

Bediüzzaman’ın Risale-i Nur üslubuyla insanlık tarihindeki esaret ve tahakküm, gayr-ı meşru yolların sonuçları ve kader-tevkif ilişkisi üzerine yaptığı derin tespitleri ihtiva ediyor.

1 — Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır

Metin özeti:

> Devletler ve milletler, insanlık tarihindeki esareti ve tahakkümü kan ve çabayla aşmıştır. Beşer, esaret istemediği için onu parçaladı; şimdi ise ecîr (borç, yükümlülük, mali veya manevi esaret) de benzer şekilde aşılacaktır.

İzah:

“Beşer esirliği parçaladı”: Tarih boyunca insanlar baskı, kölelik, sömürü ve zorbalığa karşı direnmiş, devrim ve mücadeleyle özgürlüklerini kazanmıştır.

“Ecîrliği de parçalayacak”: Günümüzde ekonomik, sosyal veya manevi yükler (borç, riba, adaletsiz sistemler) de benzer şekilde eleştirilmekte ve aşılacaktır.

“Başına ihtiyar, edvar-ı hamsesi var”: İnsanlık tarihini beş ana evre üzerinden değerlendirmiş: vahşet/bedeviyet, memlûkiyet, esaret, ecîr, özgürlük/mükafat.

Derinlik:

İnsanlık, kendi çabasıyla sadece fiziki esareti değil, ekonomik ve psikolojik bağımlılıkları da aşabilir.

Bu bir insanlık mücadelesi metaforu ve tarihî bir tefekkürdür.

2 — Gayr-ı meşru tarîk, zıdd-ı maksuda gider

Metin özeti:

> “Gayr-ı meşru tarîk ile bir maksada giden, çoğunlukla maksudunun zıddıyla karşılaşır.”
Örnek: Avrupa hayranlığı veya gayr-ı meşru sevgi, sonunda hayal kırıklığı, cinayet veya zarar getirir.

İzah:

İnsan gayr-ı meşru yollarla (ahlâk dışı, hukuksuz veya şeriata aykırı) bir hedefe ulaşmaya çalışırsa, neticede genellikle hedefinin tam tersi ile karşılaşır.

Bu, hem bireysel hem toplumsal hayat için geçerlidir: yanlış yöntemler doğru sonucu vermez.

Bu, “sebep-sonuç uyumu” ve hikmetli adaletin bir göstergesidir.

Güncel örnekler:

Yolsuzluk, haksız kazanç veya taklit yoluyla elde edilen “refah” çoğu zaman felakete yol açar.

Kötü niyetle kurulan ilişkiler ve bağlar, zamanla birey veya toplumu zarara uğratır.

3 — Cebir ve İtizal’de birer dane-i hakikat bulunur

Metin özeti:

> Cebriye ve İtizal gibi mezheplerde veya felsefî görüşlerde yanlış gibi görünen yerlerde bile birer hakikat zerresi vardır; bunların mahsus mahalli vardır.

İzah:

Cebriye: İnsan iradesinin tamamen kaderin hükmüne bağlı olduğunu savunan görüş.

İtizal: Kader ile insanın fiilî sorumluluğunu uzlaştırmaya çalışan görüş.

Her mezhep veya görüş tamamen yanlış değildir; içinde hakikate dair bir unsur vardır.

Ancak bu hakikatler, kendi bağlamında ve sınırlı ölçüde doğrudur; tam ve mutlak hakikat Kur’an ve sünnettedir.

Derinlik:

Tarih boyunca farklı akımların ortaya çıkması, insanın hakikati arayışının bir yansımasıdır.

Burada tolerans ve hikmetli değerlendirme mesajı verir: yanlış görünende de doğru bir unsur olabilir.

4 — Acz ve cez’ bîçarelerin kârıdır

Metin özeti:

> Eğer bir şeyin çaresi varsa ona acz ile tutunma; eğer çaresi yoksa ona cez’a ile sarılma.

İzah:

Acz: İnsan bir imkân veya çareye sahipken çaresizlik göstermemelidir.

Cez’a: İnsan bir sıkıntıya veya musibete çare bulamadığında fazladan çaba veya panik göstermemelidir.

İnsan aklı ve iradesi hakikate uygun şekilde davranmalıdır; gereksiz yere acziyet veya zorlamaya kapılmak yanlış olur.

Pratik anlamı:

Zorlayıcı ve çaresiz görünen durumlarda sabır ve hikmetle hareket etmek gerekir.

İnsan yalnızca elinden geleni yapmalı, geri kalanı Allah’ın takdirine bırakmalıdır.

5 — Tefsirî ve hikmetli dersler

  1. Tarihî ve sosyal boyut:

İnsanlık, esareti tarih boyunca parçalamış; bugünkü ekonomik veya toplumsal yükleri de aşacaktır.

  1. Gayr-ı meşru yolların neticesi:

Yanlış ve ahlâk dışı yöntemler, çoğunlukla hedefin tam tersine sebep olur.

  1. Hakikat zerreleri:

Yanlış görünen felsefî veya mezhebi görüşlerde bile hakikatin küçük parçaları vardır.

Ancak bütünlük ve mutlak hakikat, Kur’an ve sünnette bulunur.

  1. Acz ve cez’a ilkesi:

İnsan, yapabileceği ve yapamayacağı durumları doğru tespit etmeli; gereksiz çaba veya çaresizliğe düşmemelidir.

  1. Pratik çıkarım:

Hem bireysel hem toplumsal düzeyde, adalet, sabır ve hikmetle hareket etmek gerekir.

Sosyal ve ekonomik hayat, ahlâkî ve şeriatî ölçülere göre düzenlenmelidir.

******

Metin, dört ana bölüme ayrılıyor:

  1. **Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır**: İnsanlığın tarihsel evreleri ve esaret ile ücretli kölelik (ecîrlik) arasındaki geçiş.
    2. **Gayr-ı meşru tarîk, zıdd-ı maksuda gider**: Gayrimeşru yolların, istenen hedefin tersine sonuçlar doğurması.
    3. **Cebir ve İtizal’de birer dane-i hakikat bulunur**: Cebriyye ve İ’tizal mezheplerindeki hakikat çekirdekleri.
    4. **Acz ve cez’ bîçarelerin kârıdır**: Acizlik ve telaşın, çaresizlerin zararına olduğu.

Her bir bölümü ayrı ayrı, geniş ve detaylı bir şekilde izah edelim.

### **1. Beşer Esirliği Parçaladığı Gibi Ecîrliği de Parçalayacaktır**

**Metin:**
> Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır
> Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi; tabakat-ı beşerin şedit olan harbine terk-i mevki ediyor.
> Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor.
> Beşerin başı ihtiyar, edvar-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, başlamıştır geçiyor.

**İzah:**
Bu bölüm, insanlık tarihinin evrelerini ve esaretin evrimini ele alıyor. İnsanlığın esareti reddetmesi ve ücretli köleliğe (ecîrliğe) geçişi, nihayetinde bu sistemin de yıkılacağı öngörüsüyle tartışılıyor.

  1. **“Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır”**: İnsanlık (beşer), tarih boyunca esareti reddetmiş ve onu kanıyla yok etmiştir. Şimdi ise ücretli kölelik (ecîrlik, yani modern anlamda ücret karşılığı çalışma) dönemindedir, ancak bu sistemi de parçalayacaktır. Bu, insanlığın özgürlük arayışının devam ettiğini ve hiçbir baskı sistemini uzun süre kabul etmeyeceğini ifade eder.
  2. **“Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi; tabakat-ı beşerin şedit olan harbine terk-i mevki ediyor”**: Bediüzzaman, bir rüyasında devletler arasındaki savaşların (milletlerin hafif muharebesi) yerini, sınıflar arasındaki şiddetli çatışmalara (tabakat-ı beşerin şedit harbi) bıraktığını görmüştür. Bu, modern çağda sınıf mücadelelerinin (zengin-fakir, seçkin-avam) öne çıktığını ve devletler arası savaşların yerini toplumsal çatışmalara bıraktığını gösterir.
  3. **“Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor”**: İnsanlık, tarih boyunca esareti (köleliği) kabul etmemiş ve onu mücadeleyle (kanıyla) yok etmiştir. Ancak modern çağda, esaretin yerini ücretli kölelik (ecîrlik) almıştır. İnsanlar, ekonomik sistemin yükünü çekmekte (ücret karşılığı çalışarak) ve bu sistemi de yıkmaya başlamaktadır. Bu, kapitalist sistemin sömürüye dayalı yapısına bir eleştiridir.
  4. **“Beşerin başı ihtiyar, edvar-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, başlamıştır geçiyor”**: İnsanlık tarihi, beş evreden (edvar-ı hamsesi) geçmiştir:
    – **Vahşet ve bedeviyet**: İnsanlığın ilkel ve göçebe dönemi.
    – **Memlûkiyet**: Kölelik sistemi.
    – **Esaret**: Daha geniş anlamda kölelik ve baskı dönemi.
    – **Ecîrlik**: Ücretli kölelik, yani modern ekonomik sistemde ücret karşılığı çalışma.
    – **Başlamıştır geçiyor**: Ecîrlik dönemi de geçmektedir; insanlık, bu sistemi de sorgulamaya ve değiştirmeye başlamıştır.
    Bu, insanlığın sürekli özgürlük arayışında olduğunu ve hiçbir baskı sisteminin kalıcı olmadığını gösterir.

**Genel Mesaj**: İnsanlık, esareti reddetmiş ve kanıyla bu sistemi yıkmıştır. Ancak modern çağda, esaretin yerini ücretli kölelik (ecîrlik) almıştır. İnsanlık, bu sistemi de sorgulayacak ve özgürlük arayışını sürdürecektir. Bu, toplumsal sınıflar arasındaki çatışmaların artacağını ve mevcut ekonomik sistemin sürdürülemez olduğunu öngörür.

### **2. Gayr-ı Meşru Tarîk, Zıdd-ı Maksuda Gider**

**Metin:**
> Gayr-ı meşru tarîk, zıdd-ı maksuda gider
> اَلْقَاتِلُ لَا يَرِثُ
> bir düstur-u azîmdir: “Gayr-ı meşru tarîk ile bir maksada giden zat, galiben maksudunun zıddıyla görür mücazat.”
> Avrupa muhabbeti, gayr-ı meşru muhabbet hem taklit ve hem ülfet. Âkıbeti mükâfat: Mahbubun gaddarane adâveti, cinayat…
> Fâsık-ı mahrum bulmaz, ne lezzet ve ne necat.

**İzah:**
Bu bölüm, gayrimeşru yollarla bir hedefe ulaşmaya çalışmanın, genellikle istenenin tersine sonuçlar doğurduğunu ele alıyor. Özellikle Avrupa’ya (Batı’ya) yönelik yanlış bir hayranlık ve taklidin zararları vurgulanıyor.

  1. **“Gayr-ı meşru tarîk, zıdd-ı maksuda gider”**: Gayrimeşru yollarla (İslam’a aykırı yöntemlerle) bir hedefe ulaşmaya çalışan kişi, genellikle istediğinin tersiyle karşılaşır (zıdd-ı maksud). Bu, ahlaki ve meşru olmayan yolların başarısızlıkla sonuçlanacağını ifade eder.
  2. **“اَلْقَاتِلُ لَا يَرِثُ bir düstur-u azîmdir”**: “Katil, miras alamaz” (Al-Qātilu lā yarithu), İslam hukukunun önemli bir kuralıdır. Bu, gayrimeşru yolların cezalandırılacağını gösteren bir ilahi düsturdur. Örneğin, bir mirasa haksız yere el koymak isteyen bir katil, mirastan mahrum bırakılır.
  3. **“Gayr-ı meşru tarîk ile bir maksada giden zat, galiben maksudunun zıddıyla görür mücazat”**: Gayrimeşru yollarla bir hedefe ulaşmaya çalışan kişi, genellikle hedefinin tersiyle cezalandırılır (mücazat). Örneğin, zenginlik için hırsızlık yapan biri, fakirlikle cezalandırılabilir.
  4. **“Avrupa muhabbeti, gayr-ı meşru muhabbet hem taklit ve hem ülfet”**: Avrupa’ya (Batı’ya) duyulan sevgi, eğer İslam’a aykırı bir şekilde (gayr-ı meşru) taklit ve aşırı alışkanlık (ülfet) şeklinde olursa zararlıdır. Bu, Batı’nın kültürünü, ahlakını ve sistemlerini körü körüne taklit etmeyi eleştirir.
  5. **“Âkıbeti mükâfat: Mahbubun gaddarane adâveti, cinayat”**: Bu taklidin sonucu (mükâfat), sevilen şeyin (Avrupa’nın) gaddarane düşmanlığı (adâvet) ve cinayetleridir. Yani, Batı’yı taklit edenler, onun dostluğunu değil, düşmanlığını ve zararlarını görür.
  6. **“Fâsık-ı mahrum bulmaz, ne lezzet ve ne necat”**: Günahkâr (fâsık) ve hakikatten mahrum olanlar, ne gerçek bir lezzet ne de kurtuluş (necat) bulabilir. Bu, gayrimeşru yolların ve yanlış taklidin insanı manevi ve maddi olarak tatminsiz bıraktığını gösterir.

**Genel Mesaj**: Gayrimeşru yollar, hedefin tersiyle sonuçlanır. Özellikle Batı’yı körü körüne taklit etmek, Müslümanları düşmanlık ve cinayetle karşı karşıya bırakır. Hakikat yolundan sapmak, ne lezzet ne de kurtuluş getirir.

### **3. Cebir ve İtizal’de Birer Dane-i Hakikat Bulunur**

**Metin:**
> Cebir ve İtizal’de birer dane-i hakikat bulunur
> Ey talib-i hakikat! Maziye hem musibet, müstakbel ve masiyet ayrı görür şeriat. Maziye, mesaibe nazar olur kadere.
> Söz olur Cebriye. Müstakbel ve maâsi nazar olur teklife, söz olur İtizale. İtizal ile Cebir
> Şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheplerde birer dane-i hakikat mevcud mündericdir, mahsus mahalli vardır, bâtıl olan tamimdir.

**İzah:**
Bu bölüm, İslam’daki iki sapkın mezhep olan Cebriyye ve İ’tizal’in (Mu’tezile) görüşlerinde birer hakikat çekirdeği olduğunu, ancak genellemelerinin (tamim) yanlış olduğunu ele alıyor.

  1. **“Cebir ve İtizal’de birer dane-i hakikat bulunur”**: Cebriyye (insanın iradesini tamamen yok sayan, her şeyi kadere bağlayan mezhep) ve İ’tizal (insanın tam bir irade özgürlüğüne sahip olduğunu savunan mezhep), her ne kadar bâtıl olsalar da, birer hakikat çekirdeği içerirler.
  2. **“Ey talib-i hakikat! Maziye hem musibet, müstakbel ve masiyet ayrı görür şeriat”**: Hakikat arayıcısına seslenerek, şeriatın geçmişi (maziye) ve musibetleri, geleceği (müstakbel) ve günahları (masiyet) farklı şekilde ele aldığı belirtilir.
  3. **“Maziye, mesaibe nazar olur kadere. Söz olur Cebriye”**: Geçmişteki olaylar ve musibetler, kader açısından değerlendirilir. Bu noktada Cebriyye’nin görüşü (her şeyin kaderle belirlendiği) bir hakikat çekirdeği içerir. Çünkü musibetler, Allah’ın takdiriyle gerçekleşir ve insan bu konuda iradesizdir.
  4. **“Müstakbel ve maâsi nazar olur teklife, söz olur İtizale”**: Gelecekteki olaylar ve günahlar, insanın sorumluluğu (teklif) açısından değerlendirilir. Bu noktada İ’tizal’in görüşü (insanın irade özgürlüğü) bir hakikat çekirdeği içerir. Çünkü insan, gelecekteki eylemlerinden ve günahlarından sorumludur.
  5. **“İtizal ile Cebir şurada barışırlar”**: Cebriyye ve İ’tizal, bu iki noktada (geçmiş-kader, gelecek-teklif) uzlaşır. Her ikisi de bir yönüyle hakikatin bir parçasını yakalar.
  6. **“Şu bâtıl mezheplerde birer dane-i hakikat mevcud mündericdir, mahsus mahalli vardır, bâtıl olan tamimdir”**: Bu mezheplerde birer hakikat çekirdeği vardır ve bu çekirdekler, belirli bir alanda (mahalli) geçerlidir. Ancak bu mezheplerin hatası, bu hakikati genelleştirerek (tamim) her şeye uygulamalarıdır. Cebriyye, kaderi her şeye geneller; İ’tizal ise irade özgürlüğünü abartır. Ehl-i Sünnet, bu iki hakikati dengeli bir şekilde birleştirir.

**Genel Mesaj**: Cebriyye ve İ’tizal, birer hakikat çekirdeği içerir, ancak genellemeleri yanlıştır. Şeriat, geçmişi kaderle, geleceği ise insanın sorumluluğuyla değerlendirir. Ehl-i Sünnet, bu iki görüşü dengeli bir şekilde birleştirir.

### **4. Acz ve Cez’ Bîçarelerin Kârıdır**

**Metin:**
> Acz ve cez’ bîçarelerin kârıdır
> Ger istersen hayatı, çareleri bulunan şeyde acze yapışma.
> Ger istersen rahatı, çaresi bulunmayan şeyde cez’a sarılma.

**İzah:**
Bu bölüm, acizlik (acz) ve telaş (cez’) göstermenin, çaresizlerin zararına olduğunu ele alıyor. İnsan, çaba göstermeli ve teslimiyeti doğru yerde kullanmalıdır.

  1. **“Acz ve cez’ bîçarelerin kârıdır”**: Acizlik (acz) ve telaş/panik (cez’), çaresizlerin (bîçarelerin) özelliğidir ve onlara zarar verir. Bu, insanın zayıflığına teslim olmasının veya gereksiz yere panik yapmasının faydasız olduğunu gösterir.
  2. **“Ger istersen hayatı, çareleri bulunan şeyde acze yapışma”**: Eğer hayatı (huzur ve başarıyı) istiyorsan, çaresi olan konularda acizliğe kapılma. Yani, insanın elinden gelen bir şey varsa, çaba göstermeli ve pes etmemelidir.
  3. **“Ger istersen rahatı, çaresi bulunmayan şeyde cez’a sarılma”**: Eğer rahatlık istiyorsan, çaresi olmayan konularda telaş yapma (cez’a sarılma). İnsan, kontrol edemediği şeylerde teslimiyet göstermeli ve gereksiz yere panik yapmamalıdır.

**Genel Mesaj**: İnsan, çaresi olan konularda çaba göstermeli, çaresi olmayan konularda ise teslimiyetle rahat bulmalıdır. Acizlik ve telaş, çaresizlerin zararına olur ve insanı huzursuz eder.

### **Genel Değerlendirme ve Sonuç**
Bu metin, Risale-i Nur’un temel temalarını yansıtan derin bir tefekkür sunar:
1. **İnsanlık Tarihi ve Özgürlük**: İnsanlık, esareti reddetmiş ve şimdi ücretli kölelik (ecîrlik) dönemindedir. Ancak bu sistem de sürdürülemezdir ve sınıflar arası çatışmalar artmaktadır.
2. **Gayrimeşru Yollar**: Gayrimeşru yollar, hedefin tersiyle sonuçlanır. Özellikle Batı’yı körü körüne taklit etmek, Müslümanları zarar ve düşmanlıkla karşı karşıya bırakır.
3. **Cebriyye ve İ’tizal**: Bu mezheplerde birer hakikat çekirdeği vardır, ancak genellemeleri yanlıştır. Ehl-i Sünnet, kader ve irade özgürlüğünü dengeli bir şekilde birleştirir.
4. **Acz ve Cez’**: Çaresi olan konularda acizlik, çaresi olmayan konularda telaş göstermek zararlıdır. İnsan, çaba ve teslimiyet arasında denge kurmalıdır.

Bu metin, Müslümanlara özgürlük arayışında meşru yollara bağlı kalmayı, Batı taklitçiliğinden sakınmayı, hakikat arayışında dengeli bir yaklaşımı benimsemeyi ve acizlik ile telaştan uzak durmayı öğütler. Aynı zamanda, modern dünyanın ekonomik ve toplumsal sistemlerine eleştirel bir bakış sunar.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 17th, 2025