İsrail’in Saldırıları, Küresel Tepkiler ve İslam Dünyasının Sorumluluğu

İsrail’in Saldırıları, Küresel Tepkiler ve İslam Dünyasının Sorumluluğu
Gazze, insanlığın gözü önünde adım adım yıkıma sürükleniyor. İşgalci İsrail, yalnızca masum sivilleri değil; aynı zamanda Filistin’in kültürel, eğitim ve toplumsal dokusunu da hedef alıyor. Son olarak Gazze İslam Üniversitesi’ne ait bir binanın bombalanması, İsrail’in savaş stratejisinin salt askeri değil, aynı zamanda medeniyet kırımı amaçlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Üniversiteler, okullar, hastaneler ve mülteci kampları – kısacası bir halkın geleceğini inşa edecek tüm kurumlar – sistematik olarak yok ediliyor.
Manipülasyon ve Propaganda
Sahadaki yıkımı gizlemek için İsrail, medya alanında da yoğun bir propaganda yürütüyor. YouTube’da yayımlanan ve Gazze’de kıtlık olmadığını iddia eden reklamlar bunun en açık örneği. Polonya’nın Google’a yaptığı çağrı, bu dezenformasyonun uluslararası ölçekte fark edildiğini ve rahatsızlık doğurduğunu ortaya koyuyor. Gerçekte ise Gazze’de şehitler ve yaralılar ambulans bulunamadığı için at arabalarıyla taşınıyor. Açlık ve kıtlık, artık bir propaganda malzemesi değil; somut bir insanlık dramı.
ABD-İsrail Ortaklığı ve Küresel Planlar
İsrail’in bu politikalarının arkasında yalnız başına hareket etmediği açık. ABD’nin 1974 tarihli ünlü Kissinger Raporu, Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkede nüfus artışını sınırlamayı hedefliyordu. Bugün Gazze’de uygulanan demografik mühendislik ve zorunlu göç politikaları, bu uzun vadeli planların sahadaki yansıması olarak okunabilir. ABD ve İsrail, yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte bir denetim arzusuyla hareket ediyor.
Uluslararası Tepkiler
İsrail’in saldırıları yalnızca Arap dünyasında değil, Batı’da da protestolarla karşılanıyor. İspanya’daki La Vuelta bisiklet yarışının İsrail karşıtı gösteriler nedeniyle yarıda kalması, dünya kamuoyunun giderek artan duyarlılığını gösteriyor. Ayrıca İngiltere’nin, Kraliyet Savunma Araştırmaları Koleji’ne İsrailli öğrencileri kabul etmeme kararı da dikkate değer. Bu karar, İsrail’in yalnızca diplomatik değil, eğitim ve kültürel alanda da izolasyona sürüklenebileceğine işaret ediyor.
Türkiye’nin Rolü ve Zirve Beklentileri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Sadece bir Filistin meselesiyle değil, aynı zamanda bir İsrail yayılmacılığıyla karşı karşıyayız” sözleri, Türkiye’nin meseleyi geniş bir perspektiften ele aldığını gösteriyor. Katar’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi olağanüstü zirvesi, bu noktada kritik bir eşik. Uzmanların ifade ettiği gibi, artık yalnızca kınama değil, somut adımların atılması gerekiyor. Türkiye, bu süreçte yönlendirici ve dengeleyici bir güç olarak öne çıkabilir.
Sonuç: Kınamanın Ötesine Geçmek
Bugün Gazze’de yaşananlar, yalnızca Filistin’in değil, tüm insanlığın sınavıdır. Üniversitelerin, okulların, hastanelerin hedef alınması; açlık, susuzluk ve göçün bir savaş aracı olarak kullanılması, uluslararası hukuk açısından da açık bir soykırım teşebbüsüdür.
İslam dünyasının ve küresel vicdanın artık kınamanın ötesine geçmesi gerekiyor. Ambargolar, diplomatik izolasyon, askeri ve ekonomik yaptırımlar – hangi yöntem olursa olsun – İsrail’in durdurulması artık bir zorunluluk. Aksi halde, sadece Filistin değil, insanlığın ortak değerleri de enkaz altında kalacaktır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

Loading

No ResponsesEylül 16th, 2025