Gazze Odaklı Küresel Tepki ve Direniş
Gazze Odaklı Küresel Tepki ve Direniş
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı yükselen küresel tepkiler ve Filistin direnişine dair çeşitli iddialar.
“İsrail vurulduğunu ancak GAZAP’ın ateşinde yanarken öğrenir” gibi ifadeler, Türkiye’nin askeri kapasitesine olan güveni ve İsrail’in savunma sistemlerine yönelik bir küçümsemeyi ortaya koyuyor.
Bu ifade, Türkiye’nin bölgedeki askeri gücünün belirgin bir şekilde arttığına ve bu gücün potansiyel olarak İsrail’e karşı kullanılabileceğine dair bir duygu oluşturmayı hedefliyor.
Öte yandan, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına karşı Filistin direnişinin başarısını vurguluyor.
“İsrail askerleri tankın içinde cayır cayır yandı” şeklindeki başlık, Kassam Tugayları’nın Cibaliye’deki operasyonunun altını çizerek, İsrail’in askeri üstünlüğünü sorgulanıyor.
Bu tür haberler, Filistin direnişinin sadece pasif bir kurban olmadığını, aynı zamanda aktif bir askeri güç olduğunu vurgulayarak, konunun uluslararası duygusunu değiştirmeyi amaçlıyor.
Uluslararası Siyasette Derinleşen Çatlaklar
Uluslararası siyasetin Filistin meselesi etrafında nasıl kutuplaştığına dair çarpıcı örnekler yer alıyor.
ABD Başkanı Trump’a yönelik “Çağımızın Hitler’isin” protestosu, Batı’daki İsrail yanlısı politikalara karşı kamuoyu tepkisinin ne kadar keskinleştiğini gösteriyor.
Trump’ın İsrail’e karşı, özellikle Katar saldırısı sonrası, sergilediği “iki yüzlülük” eleştirisi, ABD-İsrail ilişkilerinde bir çatlak olduğu izlenimini veriyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un “Doha’daki saldırı hepimizin gözünü açsın” açıklaması, Türkiye’nin bu saldırıyı sadece bir askeri olay olarak değil, aynı zamanda bölgesel jeopolitik dengeleri değiştirmeye yönelik bir hamle olarak gördüğünü ortaya koyuyor.
Bu açıklama, Türkiye’nin Katar ile olan stratejik ortaklığını ve bölgesel çıkarlarını koruma kararlılığını simgeliyor.
Eurovision gibi kültürel bir platformun bile siyasi bir arenaya dönüştüğü görülüyor.
İrlanda, İspanya ve Slovenya’nın “İsrail katılırsa çekiliriz” tehdidi, İsrail’in uluslararası alanda yalnızlaştığına dair bir delil olarak sunuluyor.
Bu tür boykot tehditleri, Gazze’deki durumun sadece siyasi liderleri değil, aynı zamanda sivil toplumu ve kültürel kurumları da harekete geçirdiğini gösteriyor.
Hukuk, Vicdan ve İnsanlık Krizleri
Hukuki ve vicdani boyutları da işleyerek, konuyu sadece siyasi bir mesele olmaktan çıkarıp bir insanlık krizine dönüştürüyor.
İtalyan aktör Roberto Benigni’nin “Neden çocukları öldürmeye devam ediyorlar?” sorusu, sanat ve vicdanın siyasete karşı bir duruş sergilediğini gösteriyor. Yaralı Filistinli babanın hikayesi, bu insani dramın somut bir örneği olarak herkesin duygularına hitap ediyor.
Almanya’daki cami olayında imamın Gazze için dua etmemesi üzerine gelen tepki, Müslüman toplumu içinde bile bu konuda farklı yaklaşımların olduğunu, ancak büyük bir kesimin Filistin davasına güçlü bir şekilde sahip çıktığını gösteriyor.
“Kilisede bile papazlar açık açık Gazze’ye dua ederken bizim imamlarımız sistemden korkuyor” yorumu, bu meselede vicdanın ve imanın ne kadar öncelikli olduğunu vurguluyor.
“Netanyahu’nun ‘gönüllü göç’ planı”, uluslararası hukuku hiçe sayan ve Filistin halkını zorla yerinden etmeye çalışan bir politika olarak eleştiriliyor. Bu durum, İsrail yönetiminin, uluslararası baskıya rağmen, hedeflerinden sapmadığına dair bir sinyal olarak yorumlanabilir.
Makalenin Özeti
Bu metin, İsrail-Filistin çatışmasını çok yönlü bir şekilde ele alan, eleştirel ve ideolojik bir anlatım sunuyor. Ana hatlarıyla, İsrail’in askeri gücünün tartışmaya açıldığı, uluslararası alanda diplomatik ve kültürel boykotlarla karşı karşıya kaldığı ve bu durumun hem ABD hem de Avrupa’da ciddi siyasi gerilimlere yol açtığı vurgulanıyor. Türkiye’nin bu meseledeki aktif rolü ve Katar ile olan ilişkileri ön plana çıkarılırken, Filistin direnişinin gücü ve küresel vicdanın harekete geçtiği belirtiliyor. Metin, hukuki, vicdani ve dini boyutlarıyla konuyu derinleştirerek, İsrail’in politikalarına karşı topyekün bir muhalefetin oluştuğu tezini destekliyor.
*Bugün 11 Eylül.
Bundan 26 yıl önce bir proje ile ikiz kuleler vurulmuş ve Mossadın bundan haberi olup o gün 3 bin Yahudi işe, o kuleye gitmemiş ve de arkasından hemen 20 yıl sürecek olan Abd’nin Afganistan işgali başlamıştı.
Ve aynı 26 yıl sonra bugun;
ABD Başkanı Trump’ın adeta Beyin takımından olup kazanmasını sağlayan :
İsrail destekçisi Amerikalı aktivist Charlie Kirk, Utah Valley Üniversitesi’nde katıldığı etkinlikte boynundan tüfekle vuruldu.
Peki şimdi ne olacak?
Nereye saldırılacak veya neyin üstü örtülecek?
Hiç israilin Katarı vurduğu konuşuluyor mu?
Hiç Trump’ın Katarı koruma sözü vermesine rağmen, ondan habersiz israilin katarı vurmasına bir şey diyiyor mu?
Hamas’tan İslam dünyasına Gazze için dua ve namaz daveti
Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları, Gazze’deki sıkıntıların sona ermesi için ümmetin evlatlarını dua ve namaza davet etti. Açıklamada, gecenin derinliğinde iki rekat namaz kılınarak 100 defa okunacak özel bir duayla Gazze halkı için Rabb’e niyazda bulunulması istendi.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com