Kaht-ı Ricalden Dirilişe: Tarihin Seyri ve Geleceğe Bakan Işık – 2 –
Kaht-ı Ricalden Dirilişe: Tarihin Seyri ve Geleceğe Bakan Işık – 2 –
Tarih, milletlerin aynasıdır. O aynaya bakmayı bilmeyen, kendi yüzünü de göremez. Biz bugün öyle bir dönemdeyiz ki, tarihin sıkça tekrar ettiği bir hâl ile karşı karşıyayız: kaht-ı rical, yani adam kıtlığı.
Ehliyetli olanların geri plana atıldığı, ehliyetsizlerin öne çıkarıldığı bir çağdayız. Şoför mahalline oturan eller, direksiyonu yanlış yöne çeviriyor; yol bozuluyor, kaza çoğalıyor. Bizans’tan miras kalan entrikalar, ayak oyunları sahneyi dolduruyor. Milletin evlatları küçük hesaplarla oyalanırken, dünyanın büyük meseleleri göz ardı ediliyor. Bu hâl, yalnızca bizde değil; bütün dünyada yaşanıyor.
Ama tarihin büyük kanununu unutmayalım: Zulüm payidar olmaz, karanlık baki kalmaz.
Tarihten İbretler
📌 Roma’nın Çöküşü
Roma İmparatorluğu çökerken, herkes dünyanın sonunun geldiğini düşündü. Fakat o çöküşün ardından, yeni bir çağ doğdu; Avrupa yeniden şekillendi. Çöküş, aynı zamanda yeni bir medeniyetin doğum sancısıydı.
📌 Moğol İstilası
13. yüzyılda Moğollar, İslâm dünyasının kalbine hançer gibi saplandı. Bağdat yakıldı, medreseler yıkıldı, alimler şehit edildi. Herkes İslâm’ın sona erdiğini sandı. Ama kısa süre sonra Moğollar Müslüman oldu. Yıkım, iman nuruna teslim oldu; harabelerden ilim ve hikmet yeniden filizlendi.
📌 Osmanlı’nın Yükselişi
Anadolu Selçukluları yıkıldığında, beylikler birbirine düştü. Herkes dağınıklığın felaket getireceğini düşündü. Fakat o dağınıklığın içinden Osmanlı doğdu. Küçük bir beylikten, cihanı saran bir devlet çıktı.
📌 Endülüs’ün İbret Dersi
Endülüs İslâm medeniyeti, bir zamanlar Avrupa’nın kalbinde bir ışık gibiydi. İlimde, sanatta, mimaride zirveye ulaştı. Fakat sonra ihtilaflar, zaaflar, günahlar galip geldi. Bu ihtişam söndü, geriye yalnızca eserler ve ibret kaldı.
Bu örnekler gösteriyor ki: Her çöküş, ya nihai bir helak olur ya da yeni bir doğuşa gebedir.
Bugünün Manzarası
Biz de bugün, tarihin buhranlı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Adam kıtlığı, ehliyetsizlik, küçük hesaplarla büyük meselelerin gölgelenmesi… Millet, damlada boğulurken okyanusu unutuyor. Dünya büyük bir değişim sancısı geçiriyor; biz de onun içindeyiz.
Ama unutmamalıyız ki bu hâl, yeni bir doğuşun habercisi de olabilir. Çünkü karanlığın en koyu olduğu an, sabaha en yakın andır.
Geleceğe Bakan Işık
Eğer biz, kendi yetersizliklerimizle yüzleşirsek, günahlarımızı fark edip istiğfarla arınabilirsek, tarihin akışı bize yeniden kapılar açacaktır. Karanlıktan aydınlığa çıkış, yalnızca siyasetle olmaz; imanla, ilimle, hikmetle, ehliyetle olur.
Bugün belki rical kıtlığı vardır; fakat rical-i gayb vardır, yani görünmeyen kahramanlar. Tarihin her döneminde, millet en çaresiz anında dirilişin öncülerini bulmuştur.
Çünkü hakikat birdir: Allah’ın nurunu söndürmek isteyen çok olmuştur; ama hiçbir devirde muvaffak olamamışlardır.
Milletlerin kaderinde inişler ve çıkışlar vardır. Bizim için de karanlık günler, yeniden dirilişe açılan kapılar olabilir. Yeter ki gaflete dalmayalım, küçük meselelerde boğulmayalım, damlada kaybolmayıp okyanusa yönelelim.
Tarihin seyri bize şunu fısıldıyor: Bu karanlık, bir doğum sancısıdır. Ve sabah, çok yakındır.
Allah akıbetimizi hayreylesin.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com