Terörü Besleyen Zihniyet ve Mazlumların Direnişi: Gazze Örneği
Terörü Besleyen Zihniyet ve Mazlumların Direnişi: Gazze Örneği
Dünya sahnesinde yaşanan olaylar, terörün ve işgallerin ardındaki zihniyetleri gözler önüne sermektedir. ABD ve İsrail’in politikaları, bölgedeki mazlum halklara karşı yürütülen planlı saldırılar ve vekâlet savaşları, sadece fizikî değil, zihnî ve psikolojik bir kuşatma niteliğindedir. CENTCOM Komutanı Brad Cooper’ın PKK/YPG/SDG lideri “Mazlum Kobani” ile Suriye’deki görüşmesi, terör örgütlerine uluslararası destek sağlama pratiğinin en somut örneklerinden biridir. Bu tür iş birlikleri, sahada masum halkın acısını derinleştirirken, barışın önündeki en büyük engellerden biri olarak ortaya çıkmaktadır.
- Terörü Besleyen Küresel Ortaklık
Terör baronları ve onların uluslararası destekçileri, çatışmaları uzatmak ve politik kazanımlar sağlamak amacıyla stratejik hamleler yapmaktadır. ABD’nin ve Batılı güçlerin insani yardım ve barış çağrılarını görmezden gelmesi, tarafsızlık maskesi altında yürütülen bir manipülasyon ve siyasî çıkar planıdır.
Sumud Filosu’nun Gazze’ye ulaşma girişimleri, bu manipülasyonlara karşı insanî vicdanın verdiği güçlü bir cevaptır. Filo gönüllülerinin söylediği gibi, “İnsani yardımın en temel ilkesi ayrım gözetmeden tüm insanların onurunu ve yaşam hakkını korumaktır.” İşte tam da bu bilinç, küresel politikanın adaletsizliğine karşı bir direnç ve vicdanın sesi olarak öne çıkmaktadır.
- İşgal ve Direniş: Gazze’de İnsanlık Mücadelesi
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, özellikle Müşteha Kulesi gibi sivil alanları hedef alması, insanlığa karşı işlenen suçların somut örneklerindendir. Abluka altında yaşayan binlerce mazlum, günlük yaşamlarını sürdürmekte zorlanırken, işgalci güçler savaş stratejilerini masum insanların üzerinde uygulamaktadır. Bu durum, terör ve şiddetin sadece askerî değil, psikolojik ve toplumsal boyutlarını da gözler önüne sermektedir.
Direnişin gücü, mücahidlerin yarı otomatik lazer güdümlü tanksavar füzeleri ve makineli tüfeklerle İsrail ordusuna karşı geliştirdiği yeni savunma stratejilerinde kendini göstermektedir. Bu silahlar ve yeraltı tünelleri, Gazze halkının özgürlük ve varoluş mücadelesinin sembolleridir. Mazlum halk, kendi yaşam alanlarını korumak ve adaletsizliğe karşı direnmek için stratejik ve fedakâr bir direniş sergilemektedir.
- Zihniyetin İflası ve Vicdanın Gücü
Batının “hümanizm” söylemleri, pratikte çökmüş ve yerini çıkar ilişkilerine bırakmıştır. ABD ve İsrail’in politikaları, savaşın uzamasına ve sivillerin acılarının derinleşmesine yol açmaktadır. Ancak bu politikalar, küresel vicdanın ve insani yardım hareketlerinin önünü kesememektedir.
Sumud Filosu ve bölgedeki gönüllülerin çabaları, insanlığın adalet ve vicdan ile direndiğinin en önemli göstergesidir. Fransız aktivist Mahe’nin ifadesiyle, sahip olunan imkânları mazlumlar için kullanmak, gerçek insanî bilincin tezahürüdür. İnsanlık, ancak bu tür fedakâr ve bilinçli duruşlarla terör ve zulme karşı ayakta kalabilir.
- Geleceğe Dair Hikmetli Dersler
İsrail’in işgali ve ABD’nin vekâlet savaşları, tarihin tekerrür eden bir oyununu hatırlatmaktadır: Güç, her zaman haklıyı korumaz; mazlumun direnişi, çoğu zaman yeryüzünde gerçek adaletin teminatıdır.
Terörü besleyen zihniyet, güç ve çıkar ilişkileri üzerine kuruludur.
Mazlumun direnişi, sadece silah gücüyle değil, vicdan ve fedakârlıkla da mümkündür.
İnsanî yardım ve dayanışma, zulmün karşısında en etkili siperlerden biridir.
Gazze’deki direniş, hem günümüz hem de gelecek nesiller için bir ibret ve ders niteliğindedir. İnsanlık, ancak adalet, vicdan ve fedakârlıkla varlığını sürdürebilir; zulüm ve işgal zihniyetleri ise eninde sonunda iflas edecektir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com