Terörü Besleyen Zihniyet ve CENTCOM’un Tartışmalı Ziyareti: Bölgesel Dinamikler ve Küresel Çıkarlar
Terörü Besleyen Zihniyet ve CENTCOM’un Tartışmalı Ziyareti: Bölgesel Dinamikler ve Küresel Çıkarlar
**Giriş**
Ortadoğu, tarih boyunca jeopolitik mücadelelerin merkezi olmuş, küresel güçlerin çıkar çatışmalarına sahne olmuştur. Bu açıdan, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper’ın, Suriye’de PKK/YPG/SDG elebaşı “Mazlum Kobani” kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile görüşmesi, bölgesel dinamikleri ve terörü besleyen zihniyetleri bir kez daha tartışmaya açmıştır. Bu ziyaret, hem Türkiye’nin ulusal güvenliği hem de Ortadoğu’daki istikrarsızlıkların arka planındaki küresel çıkarları sorgulayan bir olay olarak öne çıkmaktadır.
Aynı zamanda, Gazze’deki insani kriz, İsrail’in işgal politikaları ve Hamas’ın direnişi gibi bölgesel meseleler, terörü besleyen zihniyetlerin karmaşık yapısını gözler önüne sermektedir. Bu makale, Cooper’ın ziyareti, Gazze’deki durum ve terörü besleyen zihniyetlerin küresel bağlamını analiz ederek, bölgedeki aktörlerin rollerini ve niyetlerini ele alacaktır.
#### **CENTCOM’un Tartışmalı Ziyareti ve PKK/YPG/SDG ile İlişkiler**
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Ortadoğu’daki Amerikan askeri operasyonlarının koordinasyonundan sorumlu bir yapıdır. Amiral Brad Cooper, 8 Ağustos 2025’te CENTCOM komutanlığına atanmış ve bölgedeki stratejik operasyonları yönetmeye başlamıştır. Cooper’ın, PKK/YPG/SDG elebaşı Mazlum Kobani ile Suriye’de bir araya geldiği haberi, özellikle Türkiye açısından büyük bir tepki çekmiştir. PKK, Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanınırken, YPG ve SDG, ABD tarafından “IŞİD’e karşı mücadelede ortak” olarak görülmektedir. Ancak YPG’nin, PKK’nın Suriye kolu olduğu ve Mazlum Kobani’nin PKK ile organik bağları bulunduğu, Türkiye tarafından defalarca belirtilmiştir
**Ziyaretin Anlamı ve Tepkiler**:
Cooper’ın ziyareti, ABD’nin Suriye’deki 900’e yakın özel kuvvet askeriyle YPG/PKK’yı desteklemeye devam ettiğini göstermektedir. Türkiye, bu desteği, kendi ulusal güvenliğine tehdit olarak anlamakta ve ABD’nin “terörle mücadele” söyleminin samimiyetini sorgulamaktadır. X platformunda paylaşılan bir gönderide, “ABD : Korudu, kolladı, silah ve destek verdi, önünü açıp Şam’da tahta oturttu” ifadeleri, bu ziyarete yönelik öfkeyi ve ABD’nin çifte standartlı politikalarına duyulan tepkiyi yansıtmaktadır. Bu durum, terörü besleyen zihniyetin, küresel güçlerin stratejik çıkarları doğrultusunda şekillendiği görüşünü güçlendirmektedir.
**Terörü Besleyen Zihniyet**:
ABD’nin YPG/PKK’ya desteği, “IŞİD’le mücadele” gerekçesiyle meşrulaştırılmaya çalışılsa da, bu ilişki, bölgesel istikrarsızlığı derinleştirmektedir. PKK/YPG, Suriye’de özerk bir yapı kurma hedefiyle hareket ederken, bu durum Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit etmekte ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar vermektedir. ABD’nin bu desteği, terörü besleyen bir zihniyet olarak değerlendirilebilir; çünkü stratejik çıkarlar, ahlaki ve hukuki normların önüne geçmektedir. Cooper’ın ziyareti, bu politikanın bir devamı olarak görülmekte ve “terör baronları” ile “destekçileri” arasındaki bağları gözler önüne sermektedir.
#### **Gazze’deki İnsanlık Krizi ve İsrail’in Politikaları**
Gazze Şeridi, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden saldırılarıyla bir insanlık dramına sahne olmaktadır. İsrail’in, Müşteha Kulesi’ni ve çevresindeki çadır alanlarını bombalaması, binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin hayatını tehlikeye atmıştır. Bu saldırılar, “soykırım” olarak nitelendirilmekte ve uluslararası toplumun tepkisini çekmektedir. CNN TÜRK’e konuşan ABD’li müzakereci Dr. Bishara Bahbah, “Gazze’deki soykırımı inkar edemem” diyerek, İsrail’in eylemlerinin savaş suçu teşkil ettiğini söylemiştir. Ancak, ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz destek, bu suçların devamına imkan sağlamaktadır.
**İsrail’in “Büyük İsrail Projesi” İddiaları**:
Arap Birliği, İsrail’in “Büyük İsrail Projesi”ni hayata geçirme çabalarını kınamış ve uluslararası toplumu İsrail’e baskı yapmaya çağırmıştır. Bu proje, İsrail’in Arap topraklarındaki işgalini genişletmeyi amaçladığı iddiasını taşımaktadır. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz’ın “Cehennemin kapılarını açtık” sözleri, Gazze’deki yıkımı ve İsrail’in agresif politikalarını açıkça ortaya koymaktadır. Bu söylemler, terörü besleyen zihniyetin bir başka yüzünü göstermektedir: İşgal ve baskı politikaları, direnişi körüklemekte ve bölgeyi bir şiddet sarmalına sürüklemektedir.
**Hamas ve Direniş**:
Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları ve İslami Cihad’ın Kudüs Seriyyeleri, Gazze’de İsrail işgaline karşı direnişlerini sürdürmektedir. Kassam Tugayları’nın Zeytun mahallesindeki operasyonları, makineli tüfekler ve tanksavar füzeler gibi yeni silahlarla desteklenmiştir. Bu direniş, İsrail’in Gazze’yi topyekûn işgal etme planına karşı bir “kurtuluş savaşı” olarak nitelendirilmektedir. Hamas’ın eylemleri, bazı çevrelerce “terör” olarak damgalansa da, Filistinliler için bu, bir varoluş mücadelesidir. Terörü besleyen zihniyet, yalnızca silahlı gruplarla sınırlı değildir; işgal ve baskı politikaları, direnişin temel nedenlerinden biridir.
#### **Sumud Filosu ve Küresel Vicdan**
Gazze’deki insani krize dikkat çekmek amacıyla yola çıkan Sumud Filosu, küresel vicdanın bir yansımasıdır. İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tunus’tan teknelerle oluşan bu filo, Gazze ablukasını kırmayı ve insani yardım ulaştırmayı hedeflemektedir. Yeni Şafak İnternet Yayın Yönetmeni Ersin Çelik, filonun hazırlıklarını ve aktivistlerin motivasyonlarını aktarmıştır. Fransız aktivist Mahe’nin “Gazze’de olup bitenlere sessiz kalamam” sözleri, filonun “vicdan rotası”nı temsil ettiğini göstermektedir.
**Batı’nın Hümanizm Yalanı**:
Sumud Filosu, Batı’nın “hümanizm” söyleminin çelişkilerini ortaya koymaktadır. Ersin Çelik’in ifadesiyle, “Batının hümanizm yalanı çöktü.” Batılı ülkeler, Gazze’deki soykırıma karşı sessiz kalırken, Sumud Filosu gibi sivil inisiyatifler, insanlık onurunu ve dayanışmayı savunmaktadır. Bu durum, terörü besleyen zihniyetin bir başka boyutunu gösterir: Batı’nın çifte standartlı politikaları, insani krizleri görmezden gelerek bölgedeki istikrarsızlığı derinleştirmektedir.
#### **Türkiye’nin Duruşu ve Bölgesel Dinamikler**
Türkiye, hem PKK/YPG’ye verilen destek hem de Gazze’deki soykırım karşısında net bir duruş sergilemektedir. Diyarbakır’da düzenlenen “Kur’an’ın Yolundayım, Gazze’nin Yanındayım” temalı program, Türkiye’nin Filistin davasına verdiği desteği göstermektedir. Ayrıca, İsrailli emekli Albay Eran Lerman’ın “Türk ordusuyla savaşmak için hazır değiliz” açıklaması, Türkiye’nin bölgesel gücünü ve caydırıcılığını ortaya koymaktadır. Lerman, Türkiye ile doğrudan bir çatışmadan kaçınılması gerektiğini belirtmiş ve Suriye’deki vekâlet savaşlarının devam edeceğini ima etmiştir.
**Türkiye ve 15 Temmuz**:
Lerman’ın “ABD ile darbe zemini hazırlığı” iddiası, Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatmaktadır. Türkiye, bu girişimi bertaraf etmiş ve “yüz yıllık planın suya düştüğünü” göstermiştir. Ancak, iç ve dış aktörlerin bu tür girişimleri tekrar deneyebileceği uyarısı, terörü besleyen zihniyetin devam ettiğini göstermektedir. Türkiye’nin güçlü duruşu, hem PKK/YPG’ye karşı hem de Gazze’deki soykırıma karşı sesini yükseltmesi, bölgesel istikrar için kritik bir rol oynamaktadır.
#### **Terörü Besleyen Zihniyetin Kaynakları**
Terörü besleyen zihniyet, yalnızca silahlı gruplarla sınırlı değildir; bu zihniyet, küresel güçlerin çifte standartlı politikaları, işgal ve baskı rejimleri, ekonomik sömürü ve ideolojik manipülasyonlarla şekillenmektedir. Aşağıdaki unsurlar, bu zihniyetin temel kaynaklarıdır:
- **Çifte Standartlı Politikalar**: ABD’nin PKK/YPG’yi desteklemesi ve İsrail’in Gazze’deki eylemlerine göz yumması, terörü ve istikrarsızlığı körüklemektedir. Dr. Bishara Bahbah’ın “ABD istese savaşı hemen durdurabilir” sözü, bu çifte standardı açıkça ortaya koymaktadır.
2. **İşgal ve Baskı**: İsrail’in Gazze’yi işgal girişimleri ve Filistinlilere yönelik soykırım politikaları, direnişi doğuran temel nedenlerdir. Müşteha Kulesi’nin bombalanması, bu politikaların bir örneğidir.
3. **Ekonomik Sömürü**: Faiz sistemi, servetin zalimlerde birikmesine yol açarken, İslam’ın zekât ve adil paylaşım ilkeleri, bu sömürüye çözüm sunar. Bediüzzaman’ın Anglikan Kilisesi’ne cevabında vurguladığı gibi, “Servet-i insaniye, zalimlerde toplanmaz.”
4. **İdeolojik Manipülasyon**: Batı’nın “hümanizm” söylemi, Gazze’deki krize sessiz kalırken çökmüştür. Sumud Filosu, bu manipülasyonlara karşı bir vicdan hareketidir.
#### **Sonuç ve Öneriler**
CENTCOM Komutanı Brad Cooper’ın Mazlum Kobani ile görüşmesi, terörü besleyen zihniyetin küresel çıkarlarla nasıl şekillendiğini göstermektedir. ABD’nin YPG/PKK’ya desteği, Türkiye’nin güvenliğini tehdit ederken, İsrail’in Gazze’deki soykırım politikaları, bölgesel istikrarsızlığı derinleştirmektedir. Sumud Filosu gibi insani girişimler, küresel vicdanın uyanışını temsil etse de, Batı’nın çifte standartları bu çabaları gölgelemektedir.
**Öneriler**:
1. **Uluslararası Baskı**: Arap Birliği’nin çağrısı doğrultusunda, uluslararası toplum, İsrail’in işgal politikalarına karşı daha etkin bir baskı oluşturmalıdır.
2. **Türkiye’nin Rolü**: Türkiye, hem PKK/YPG’ye karşı hem de Filistin davasında lider bir rol üstlenerek bölgesel istikrarı güçlendirmelidir.
3. **İnsani Dayanışma**: Sumud Filosu gibi inisiyatifler desteklenmeli, Gazze’deki ablukaya karşı küresel farkındalık artırılmalıdır.
4. **Adil Politikalar**: ABD ve diğer Batılı güçler, terörü besleyen çifte standartlı politikalarını gözden geçirmeli, adil ve ahlaki bir dış politika benimsemelidir.
Terörü besleyen zihniyet, yalnızca silahla değil, adaletsizlik, işgal ve manipülasyonla mücadele edilerek yok edilebilir. Gazze’deki direniş, Sumud Filosu’nun vicdan rotası ve Türkiye’nin kararlı duruşu, bu mücadelenin umut ışıklarıdır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com