Dağın Gölgesi, Şehrin Aynası

Dağın Gölgesi, Şehrin Aynası

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha çok dağdaki eşkıya ile mücadele etti.
Dağdaki kanalizasyonu patlattı.
Kokusu çok farklı yerlerden çıkmaya başladı.

Şimdiki İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise; daha çok içerideki eşkıya ve eşkıya kılıklı sahtekarlarla  mücadele etti.

İçerideki kanalizasyonlari patlattı.
Kokusu ise içeri ve dışarı her yerden çıkmaya başladı.

Ancak meğer ne kadar da çok pislik varmış.
Dağın pislikleri bile biterken, içerideki pislikler bir türlü bitmiyor.

Demek ki dağ şehirden besleniyormuş.

*****

Tarih bize gösteriyor ki, devletlerin ve milletlerin asıl imtihanı yalnızca dışarıdan gelen saldırılarla değil, içeriden sızan ve kök salan çürüme ile olur. Dışarıdaki eşkıya, dağ başında kurşun sıkar; içerideki eşkıya ise şehrin ortasında kalplere ve vicdanlara kurşun sıkar.

Bir dönem, dağdaki eşkıya milletin huzurunu kaçırıyor, yolu kesiyor, köyü basıyor, masum canlara kıyıyordu. O vakit devlet, bütün kudretiyle dağlara yöneldi. Dumanlı tepelerde, mağaralarda, kar kış demeden mücadelesini verdi.
Ve neticede, dağın kanalizasyonu patladı; dağ başındaki zulüm ve fitne söndürüldü.

Fakat bu defa başka bir hakikat çıktı ortaya:
Dağdaki eşkıyayı besleyen damarlar, şehrin içindeymiş.
Dağın gölgesi şehirden doğuyormuş.
Şehir temizlenmeyince dağ temiz kalsa da yeni eşkıyalar türemeye devam ediyormuş.

Bugün, içerideki eşkıya ile mücadele başladı. Bu kez kurşun değil, sahte imzalar, kirli hesaplar, ikiyüzlü maskeler devrede. Bürokrasiye çöreklenenler, ticaretin içine sızanlar, adalet terazisini eğip bükenler, şehri bir ağ gibi sarmış. İşte şimdi içerideki kanalizasyon patlıyor.
Fakat görülüyor ki, şehirdeki pislik dağdakinden daha inatçı, daha derin köklü.

Buradan alınacak ders çok büyüktür:
Bir milletin düşmanı yalnızca hudutlarının dışında değildir. Asıl düşman, içeride adaletin çürümesine göz yuman, haksızlığa ses çıkarmayan, çıkar uğruna hakikati eğip büken, dost görünümlü münafıklardır.

Dağdaki eşkıyaya mermi yeter; içeridekine ise ilim, adalet ve basiret gerekir.
Dağdaki mağara bombayla kapanır; şehirdeki karanlık ise ancak hakkaniyet güneşiyle dağılır.

Bugün anlaşılıyor ki, dağ şehirden beslenmiştir.
Şehir temiz olsaydı, dağda eşkıya barınamazdı.
O halde asıl vazife, önce şehri temizlemektir. Çünkü şehir nizam buldu mu, dağ kendiliğinden susar.

Tarih bize gösteriyor: Adalet terazisi eğildiği gün, dağ başında kurşun patlar.
Fakat adalet dosdoğru durduğu vakit, dağın da şehrin de huzuru temin olur.

📌 Sonuç:
Dışarıdaki fitneye karşı tedbir almak kadar, içerideki pası ve kiri temizlemek de bir devlet ve millet için elzemdir. Çünkü en büyük zafer, önce içerdeki eşkıyaya karşı kazanılır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesEylül 6th, 2025