Varoluşun Gayesi ve İnsanlığın Sorumlulukları

Varoluşun Gayesi ve İnsanlığın Sorumlulukları

  1. Bütün Meselelerin Çözümü: Yalnız Allah’a İntisap

(Bediüzzaman Said Nursi) “Senin Hâlık’ın Olan şu memleketin Mâlik-i Hakîkî’sinin Emrine herşey Müsahhardır, Herşeyin dizgini Onun elindedir, Ona intisabın yeter.” sözü, hayatın karmaşık sorunları karşısında insanın yönelmesi gereken tek adresi işaret eder. İnsan, içinde yaşadığı kainatta kendisini güçsüz ve yapayalnız hissedebilir. Maddi güçler, politik sistemler ve sosyal baskılar karşısında çaresiz kalabilir. Ancak bu söz, bizlere tüm bu sıkıntıların yegâne çözümünün, varlıkların dizginini elinde tutan Yaratıcı’ya yönelmek olduğunu öğretir.

Bir medeniyetin, bir toplumun veya bir bireyin başarıya ulaşması, ancak her şeyin gerçek Sahibi’ne, Mâlik-i Hakîkî’ye (Gerçek Sahip) bağlı olmakla mümkündür. İnsan, O’na teslim olduğunda, sadece kendi hayatını düzene sokmakla kalmaz, aynı zamanda çevresindeki tüm varlıklarla uyum içinde yaşamaya başlar. Ona intisap etmek, yani O’na bağlanmak, en büyük güvence ve huzur kaynağıdır.

  1. Hürriyetin Sınırları ve Gerçek Anlamı

“Hürriyetin şe’ni odur ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın.”
Bu söz, modern çağın yanlış anlaşılan kavramlarından biri olan “hürriyet”e (özgürlüğe) yeni bir bakış açısı getirir. Yaygın düşüncenin aksine, özgürlük sınırsızlık değil, sorumluluktur. Gerçek hürriyet, bireyin ne kendine ne de başkasına zarar vermediği bir alanda yaşamasını ifade eder.
Eğer bir kişi, kendi özgürlüğünü başkasının haklarını ihlal ederek kullanırsa, bu özgürlük değil, bir kargaşadır. Toplumsal düzenin ve ahlaki değerlerin korunması, bu temel ilkeye dayanır. İnsan, kendi nefsine zarar veren alışkanlıklardan (bağımlılıklar, kötü huylar) uzak durmalı, aynı zamanda diğer insanlara karşı saygılı olmalıdır. Gerçek özgürlük, başkalarının da özgürlüğünü güvence altına alan bir eylemdir.

  1. Aile Hayatının Temel Taşı: Karşılıklı Hürmet ve Muhabbet

“Medeniyet, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp , beşeri de baştan çıkarmıştır. Halbuki, aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki, açık saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir.”
Bu sözler, modernleşmenin aile üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeker. Yüzyıllardır toplumun temel taşı olan aile kurumu, günümüzde ciddi tehdit altındadır.
Metin, ailenin temeli olan karşılıklı saygı ve sevginin önemini anlatır. Kadın ve erkek arasındaki bu bağ, toplumu ayakta tutan en güçlü yapıştırıcıdır. Ancak, ahlaki sınırları hiçe sayan ve mahremiyeti ortadan kaldıran bir yaşam tarzı, bu samimi hürmet ve sevgiyi yok etmektedir. Aile hayatının zehirlenmesi, bireysel mutsuzlukların yanı sıra toplumsal çöküşü de beraberinde getirir. Gerçek medeniyet, aileyi güçlendiren, bireyleri koruyan ve ahlaki değerleri yücelten medeniyettir.

  1. Salavat: Rahmete Ulaşmanın Vesilesi

“Sen salavatı kendine, o Rahmeten-lil-Âlemîn’e vesile yap ve o zâtı da rahmet-i Rahman’a vesile ittihaz et.”
Bu söz, salavatın (Peygamber Efendimiz’e dua ve selam göndermek) manevi dünyamızdaki önemini ve fonksiyonunu açıklar. Salavat, sadece bir ibadet değildir; aynı zamanda bir vesile, yani bir aracıdır.
Salavat getiren bir insan, bu eylemiyle hem kendisi için bir rahmet kapısı açar, hem de evrenin rahmet kaynağı olan Rahmeten-lil-Âlemîn’e (Alemlere Rahmet Olan) bağlılığını gösterir. O büyük şahsiyet ise, Allah’ın rahmetine ulaşmak için bir aracıdır. Bu manevi zincir, insanı doğrudan ilahi rahmetin kaynağına ulaştırır. Salavat, bu zincirin en önemli halkasıdır ve bu yönüyle büyük bir hikmet taşır.

  1. En Büyük Güvence: Allah Dost Olarak da Yeter, Yardımcı Olarak da Yeter

“ALLAH SİZE DOST OLARAK DA YETER, YARDIMCI OLARAK DA YETER.” [Nisâ Sûresi 45. Ayet]
Bu ayet, insanın hayatında aradığı en büyük dost ve en güvenilir yardımcının kim olduğunu açıklar. İnsan, sosyal bir varlık olduğu için dostluğa, zor anlarında ise yardıma ihtiyaç duyar. Ancak dostluklar bazen zayıf düşebilir, yardımlar yetersiz kalabilir.
Bu ayet, her durumda güvenebileceğimiz tek varlığın Allah olduğunu bildirir. O, bizlere en yakın dosttur ve en zor zamanlarda bile yardıma hazırdır. Bu inanç, insana büyük bir iç huzur ve cesaret verir. Hayatın karmaşasında yalnız hissettiğinde, tüm kapılar yüzüne kapandığında, en büyük dostunun ve yardımcısının hep yanında olduğunu bilmek, insanı ayakta tutar.

Makalenin Özeti
Bu makale, farklı metinlerden hareketle insan yaşamının temel dinamiklerini ve manevi ilkelerini ele almaktadır. İlk olarak, insanlığın her türlü meselesinin çözümünün Allah’a bağlanmaktan geçtiği ve her şeyin dizgininin O’nun elinde olduğu anlatılır. Ardından, gerçek özgürlüğün, bireyin kendine ve başkalarına zarar vermediği bir sorumluluk alanı olduğu belirtilir.
Üçüncü bölümde, aile hayatının temelinin karşılıklı sevgi ve saygı olduğu ve modernleşmenin bu bağı zedelediği anlatılır.
Dördüncü kısım, salavatın manevi önemini ve Allah’ın rahmetine ulaşmak için bir vesile olduğunu açıklar.
Son olarak, Kur’an ayetiyle, insanın en güvenilir dost ve yardımcısının Allah olduğu ve bu bilincin insana huzur ve güç verdiği anlatılır. Makale, bu beş konuyu bir bütünlük içinde işleyerek, hayatın manevi temellerine dair derin ve düşündürücü bir bakış açısı sunar.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 29th, 2025