ÖLÜMLE BAŞLAYAN SORGU SUAL
ÖLÜMLE BAŞLAYAN SORGU SUAL
Ölüm mü;
Rabbisinin emrini inkar, Red ve ihmal neticesinde onunla buluşma anı.
Rabbisinin yasaklarını inkar ve reddederek sakinmayan kimsenin buluşma anı.
Rabbisinin verdiği vücudu ve havayı,hayatı kullandığı halde,Onun yolunda kullanmayıp bir ömür kaçmanın son bulduğu yakalanma anı.
Daha nice sorulara;
Nasıl cevap verilecek?
Yüzü nasıl kızaracak?
Ne yüzle Ona bakacak?
Nasıl bir savunma içine girecek?
Her şey kaydolmuş iken!
Neyi,nasıl ve hangi yüzle talep edip bekleyecek?
Zor değil mi?
Bir ömür boyu sorumsuzca geçen bir hayat ve sonunda hayatın sahibiyle buluşma anı.
Eynel mefer?
Buluşma anı ve zamanı.
Neyle ve nasıl?
*******
İnsan, dünyaya gelirken hiçbir söz hakkı olmadığı gibi, dünyadan ayrılırken de hiçbir müdahale gücüne sahip değildir. Doğum irademiz dışında olduğu gibi, ölüm de kaçınılmaz bir hakikattir. Allah Teâlâ buyuruyor:
> “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra ancak yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır ve cennete konulursa, işte o kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı aldanıştan başka bir şey değildir.” (Âl-i İmrân, 185)
Ölüm, bir son değil; ebedî hayatın başlangıcıdır. Ancak asıl mesele, bu başlangıcın hangi hâlde olacağıdır.
- Ölüm: Yakalanma Anı
Ölüm, Rabbimizin verdiği hayatı, nefesi, imkânları O’nun yolunda kullanmayanlar için yakalanma anıdır.
Onun emirlerini hiçe sayan, yasaklarını inkâr edenler için ölüm, ansızın yakalanış ve hesaba çekiliş demektir.
“Nerede olursanız olun, ölüm sizi bulacaktır; sarp ve sağlam kalelerde bile olsanız.” (Nisâ, 78)
İşte o vakit, kaçış yoktur. Ayet soruyor:
> “O gün insan: ‘Kaçacak yer var mı?’ diyecek. Hayır! O gün sığınacak hiçbir yer yoktur. O gün varış ancak Rabbinin huzurunadır.” (Kıyâme, 10-12)
- Sorgu: “Eynel Mefer?”
Kabir kapısı açıldığında sorgu başlar. Melekler insana, ömrü boyunca yüzleşmekten kaçtığı soruları soracaktır:
Rabbin kim?
Dinin ne?
Peygamberin kim?
Bu sorular, sadece ezberle değil; yaşanmış bir hayatın şahadetiyle cevaplanacaktır. Allah’ın kelamına kulak asmayan, onun gösterdiği yolu terk edenler ne cevap verecekler?
Kur’ân buyuruyor:
> “O gün dilleri, elleri ve ayakları işledikleri şeylere şahitlik edecektir.” (Nur, 24)
İşte, inkârcının savunması kendi azaları tarafından boşa çıkarılacaktır.
- Hesap ve Yüz Kızarması
Günahkâr kulun yüzü kızaracak, dili tutulacaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
> “O gün zalim kimsenin mazereti fayda vermez, lanet onundur, kötü yurt da onun.” (Mümin, 52)
> “O gün suçlular Rabbinin huzurunda başları öne eğik: ‘Rabbimiz! Gördük, işittik, bizi geri gönder de salih amel işleyelim. Artık kesin olarak inandık.’ derler.” (Secde, 12)
Fakat iş işten geçmiş olacak, geri dönüş kapısı kapanacaktır.
- Dünya: Bir İmtihan Yurdu
Hayat, bir imtihandır. İnsana verilen ömür, aslında ebedî hayat sermayesidir. Allah Teâlâ buyuruyor:
> “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” (Müminûn, 115)
Dünyada geçirilen her nefes, ahirette sorgulanacaktır.
Ömür nerede tüketildi?
Gençlik nerede harcandı?
Mal nereden kazanıldı, nereye harcandı?
Beden Allah’a nasıl kulluk etti?
- Kurtuluş Yolu
Ölümün ardından başlayan sorguda kurtulmak isteyenin yolu açıktır:
Allah’ın emirlerine boyun eğmek,
Günahlardan sakınmak,
İmanı hayatın merkezine almak,
Salih amellerle ömrü bereketlendirmek.
Kur’ân’ın müjdesi şöyledir:
> “Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru olanlara, melekler iner ve derler ki: Korkmayın, üzülmeyin; size vaad edilen cennetle sevinin!” (Fussilet, 30)
Sonuç: Kaçış Yok, Hesap Var
Evet, ölümle başlayan sorgu çetin, hesap ağırdır. Kaçış yoktur.
“Eynel mefer? – Kaçış nereye?” (Kıyâme, 10) sorusu orada yankılanacak.
O hâlde, asıl akıllı insan;
Ölmeden önce ölüme hazırlanan,
Hesaba çekilmeden önce nefsini hesaba çeken,
Allah’a kavuşmayı arzu eden insandır.
Çünkü ölüm, ebedî ayrılık değil; asıl sahibine dönüş yolculuğudur.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com