İsrail’in Gazze’deki Yükselen Krizi, Türkiye’nin Stratejik Duruşu ve İslam Dünyasının Sorumluluğu

İsrail’in Gazze’deki Yükselen Krizi, Türkiye’nin Stratejik Duruşu ve İslam Dünyasının Sorumluluğu

Ortadoğu’da son yıllarda şiddeti artarak devam eden İsrail-Filistin çatışması, 2023–2025 döneminde Gazze’ye yönelik saldırılarla yeni bir boyut kazanmıştır. İsrail’in sivil hedefleri doğrudan vuran politikaları, yalnızca Filistin halkını değil; küresel kamuoyunu, uluslararası basını ve bölge devletlerini de derinden sarsmıştır. Bu süreçte İsrail hükümetine karşı Tel Aviv’de yükselen protestolar, Türkiye’nin sert politik tavrı, İslam dünyasının sorumluluk çağrıları ve kamuoyu araştırmalarında görülen toplumsal refleksler, bölgedeki yeni bir kırılmaya işaret etmektedir.

  1. Tel Aviv’de Yükselen İç Muhalefet

İsrail’de Netanyahu hükümetine karşı protestolar giderek büyümektedir. Özellikle Gazze’de rehinelerin serbest bırakılmaması ve sivillere yönelik saldırıların uluslararası baskıyı artırması, İsrail toplumunda derin bir kutuplaşmaya yol açmıştır. Göstericilerin “Hükümet rehineleri kurban ediyor” şeklindeki sloganları, hükümetin kriz yönetiminde başarısız görüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu, İsrail için alışılmadık bir durumdur; zira tarihsel olarak devletin güvenlik politikaları toplumun çoğunluğu tarafından sorgusuz desteklenmiştir.

  1. İsrail’in “Sivil Öldürmüyoruz” Söylemi ve Uluslararası Tepki

Nasır Hastanesi’ne yapılan saldırılar sonucu gazetecilerin ve sivillerin ölmesi, İsrail’in “sivil öldürmeyiz” söylemini çürütmüştür. IDF sözcülerinin yaptığı açıklamalar, uluslararası kamuoyunda güven kaybına yol açmıştır. Reuters ve AP gibi önde gelen haber ajanslarının sert tepkisi, İsrail’in medya üzerindeki baskısının artık küresel ölçekte görünür olduğunu göstermektedir.

Burada dikkat çekici nokta, İsrail’in bilgi savaşını da en az askerî savaş kadar önemsemesidir. Ancak basın kuruluşlarının tepkisi, İsrail’in meşruiyetini zedeleyen en güçlü araçlardan biri hâline gelmektedir.
Tarihte görülmemiş şekilde İsrail 250 gazeteciyi öldürmüştür.

  1. Türkiye’nin Duruşu: “Kılıç Kınından Çıkarsa…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Malazgirt’te yaptığı “Kılıç kınından çıkarsa kaleme gerek kalmaz” açıklaması, yalnızca YPG/PKK’ya değil, aynı zamanda İsrail’e verilmiş dolaylı bir mesajdır. Türkiye, 2016’dan bu yana attığı askerî ve diplomatik adımlarla Ortadoğu’da “söz sahibi” olma iddiasını pekiştirmiştir.

Son olarak Türkiye’nin İsrail bağlantılı gemilere limanlarını kapatması, yalnızca ekonomik değil; siyasî bir boykot olarak değerlendirilmelidir. Bu hamle, uluslararası arenada Türkiye’nin İsrail karşıtı politikalarının somut adımları arasında yer almaktadır.

  1. İslam Dünyasının Sorumluluğu ve Âlimlerin Rolü

Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yapılan konferansta dile getirilen “Gazze ablukasını kırma” çağrısı, İslam dünyasında dinî liderlerin öncülüğünü gündeme getirmiştir. Aksa Muhafızları Derneği Genel Müdürü’nün “Alimler ön safta olmalı” çağrısı, Müslüman toplumların harekete geçirilmesinde dinî otoritelerin etkisini göstermektedir.

Bu açıdan, boykot çağrılarının yalnızca İsrail mallarıyla sınırlı kalmayıp saldırılara destek veren ülkeleri de kapsaması gerektiği ifade edilmiştir. Bu yaklaşım, ekonomik direnişi bir tür “sivil cihad” biçimi olarak yorumlamaktadır.

  1. İsrail’in Türkiye’ye Saldırı İhtimali: Toplumsal Algı

Areda Survey araştırmasına göre Türk toplumunun %60’ı “İsrail Türkiye’ye saldırabilir” ihtimalini gerçekçi bulmaktadır. Bu oran, kamuoyunda İsrail’in sadece Gazze için değil, Türkiye için de tehdit unsuru olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır.

Ayrıca araştırmada halkın büyük çoğunluğu Batı’nın insan hakları söylemlerine güvenini yitirmiştir. Bu durum, Türkiye’nin iç ve dış politikasında bağımsızlık söylemini güçlendiren sosyolojik bir zemini işaret etmektedir.

  1. Gazze’de İnsanlık Dramı

Tüm bu siyasî tartışmaların merkezinde ise Gazzeli sivillerin yaşadığı büyük insani dram vardır. “Nereye gideceğiz bilmiyorum” diyen bir Gazzeli’nin haykırışı, meselenin özünü ve vahametini özetlemektedir. Filistin halkı, tarihinin en ağır insani krizlerinden birini yaşamakta; mülteci kamplarında, hastane enkazlarında ve abluka altında hayatta kalmaya çalışmaktadır.

Sonuç

Ortadoğu’daki gelişmeler, yalnızca devletler arası güç mücadelesi değil; aynı zamanda halkların iradesi, dinî liderlerin sorumluluğu ve uluslararası kamuoyunun vicdanıyla da doğrudan bağlantılıdır. İsrail’in iç siyasetteki krizi, uluslararası meşruiyet kaybı ve Türkiye’nin yükselen sert tavrı, önümüzdeki dönemde dengeleri değiştirecek niteliktedir.

📌 Son tesbit: Gazze meselesi, yalnızca Filistin’in değil; İslam dünyasının onur meselesidir. Mücadele yalnızca askerî değil, aynı zamanda siyasî, diplomatik, ekonomik ve ahlakî bir sorumluluk olarak tüm ümmetin omuzlarındadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 27th, 2025