Bir Cana Kıymanın Bedeli: İlahi Uyarıdan Tarihin Aynasına

Bir Cana Kıymanın Bedeli: İlahi Uyarıdan Tarihin Aynasına

“İşte bundan dolayı İsrâiloğulları’na şöyle yazmıştık: “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.” Mâide Suresi – 32 . Ayet.
Binlerce yıl önce yine İsrailoğullarına Allah tarafından cana kıymanın ne demek olduğu ve bedelinin ne olduğu yazılmıştı.
İki bin yılı aşkın sene sonra bugün de aynı öldürme söz konusu.
Belliki İsrailoğulları ilahi mesajlara kulak tıkamış olmalarından dolayı, bugünde dünyanın sesine ve Gazzedeki çocuk ve mazlumların da sesine sağır olup kulak tıkamaktadırlar.

********

Kur’ân-ı Kerîm, insanlık tarihine yön veren temel hakikati, Mâide Sûresi 32. ayette çarpıcı bir şekilde ortaya koyar:

> “Kim bir canı, bir cana karşılık veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları diriltmiş gibi olur…” (Mâide, 32)

Bu ilahi beyan, yalnızca İsrâiloğulları’na değil, tüm insanlığa kıyamete kadar uzanan evrensel bir mesajdır. Çünkü insana hayat bahşeden Allah, canı kutsal kılmış; onu haksız yere öldürmeyi, kâinatın düzenine vurulan bir darbe, insanlık vicdanına işlenmiş bir cinayet olarak nitelemiştir.

Tarih Boyunca Tekrarlanan Bir İsyan

Kur’ân, tarihin pek çok döneminde insanlığın kan dökme eğilimine dikkat çeker. İlk insan neslinde bile, Hz. Âdem’in oğlu Kabil, kardeşi Hâbil’i haksız yere öldürmüştür. (Mâide, 27-30) Bu ilk cinayet, insanlık tarihinin kara lekesi olmuş; Allah, “kardeşini öldüren Kabil’in pişmanlığı” üzerinden, insanlığa ibret dersleri bırakmıştır.

Ne var ki bu ibret, İsrailoğullarının çoğu tarafından unutulmuş; tarihin her döneminde zulüm, haksızlık ve masumların kanı onların ellerini kirletmiştir. Peygamberleri yalanladılar, hatta bir kısmını öldürdüler (Bakara, 87; Âl-i İmrân, 21). İlahi kitaplar defalarca “öldürmeyin, fesat çıkarmayın” diye hatırlatmasına rağmen, günümüzde de Gazze’de çocukların, masumların kanı akmaya devam ediyor.

İlahi Ölçü: Cana Dokunma, Fesadı Önle

Kur’ân, yaşam hakkını dokunulmaz kılarak şu temel prensibi koyar:

“Allah’ın haram kıldığı cana, haklı bir sebep olmadıkça kıymayın.” (İsrâ, 33)

“Kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisâ, 93)

“Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” (Bakara, 11)

Bu ayetler, hayatın değerini yalnız hukuk ve ahlâk ölçüsüyle değil, aynı zamanda uhrevî bir sorumlulukla korumaktadır. Çünkü bir cana kıymak, sadece dünyada değil, ahirette de telafisi mümkün olmayan bir suçtur.

İlmin Gözüyle Cana Kıymanın Anlamı

Bilimsel açıdan bakıldığında da her insan, eşsiz bir evrendir. Genetik kodları, biyolojik yapısı, zihinsel ve ruhsal dünyasıyla tektir. Dolayısıyla bir insanı öldürmek, eşsiz bir kâinatı söndürmek gibidir. Modern psikoloji ve sosyoloji, şiddetin toplumsal yapıyı çökerten en büyük unsur olduğunu ortaya koymuştur.

Bir canın kurtarılması ise, sadece o kişiyi değil; onun ailesini, neslini, toplumunu ve insanlığın vicdanını diriltir. Dolayısıyla ayetteki “bütün insanları diriltmiş gibi olur” hakikati, hem manevî hem ilmî açıdan evrensel bir gerçektir.

Bugüne Yansıyan İlahi İkaz

Ne acıdır ki, binlerce yıl önce İsrailoğullarına yazılmış olan bu hakikat, bugün yine onların elleriyle ayaklar altına alınmaktadır. Gazze’de masum çocuklar, kadınlar ve yaşlılar hedef alınmakta; dünya vicdanı susturulmak istenmektedir. Bu, yalnızca siyasi bir mesele değil; insanlığın vicdanı ile ilahi ölçüler arasındaki derin bir imtihandır.

Kur’ân, zulmeden kavimlerin akıbetini defalarca hatırlatır:

“Bir millet kendisinde olanı değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 11)

“Zulmedenler, yaptıkları haksızlıklardan dolayı nasıl bir inkılâba uğrayacaklarını yakında bilecekler.” (Şuarâ, 227)

Tarih şahittir ki; zulüm ile abad olan hiçbir millet yoktur. Firavun’un sonu, Nemrud’un helâki, zalim kavimlerin yıkılışı, bunun en büyük ibretleridir.

Akıl ve Mantığın Sözü

Akıl ve mantık da şu hükme varır: Eğer bir insanı öldürmek “bütün insanlığı öldürmek” gibiyse, Gazze’de bir günde öldürülen yüzlerce çocuk, aslında insanlığın defalarca öldürülmesi demektir. İnsanlık, kendi varlığına kastetmektedir.

Sonuç ve Özet

Mâide Sûresi’nin 32. ayeti, canın kutsallığını ilan ederek tüm insanlığa evrensel bir ölçü sunmuştur. Tarihin ilk cinayetinden bugüne kadar aynı hata tekrarlanmaktadır. İsrailoğullarına binlerce yıl önce yapılan uyarı, bugün Gazze’de hâlâ yankılanmaktadır.

Özetle:

Bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir.

Bir canı kurtarmak, bütün insanlığı diriltmek gibidir.

Kur’ân, yaşam hakkını dokunulmaz kılarak ilahi, aklî ve mantıkî bir ölçü koymuştur.

Zulümle ayakta kalan hiçbir millet olmamış; tarihte zulmün sonu daima helâk olmuştur.

Bugün Gazze’de akan kan, insanlığın vicdanını öldürmektedir; suskun kalmak, bu cinayete ortak olmaktır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 22nd, 2025