Gazze’de Kırılan Vicdan, Tarihin Aynasında İnsanlığın İmtihanı

Gazze’de Kırılan Vicdan, Tarihin Aynasında İnsanlığın İmtihanı

Dünya, tarihin en büyük sessiz soykırımlarından birine tanıklık ediyor. Gazze’de bir çocuğun feryadı, “Kurtar bizi, Ey Allah’ım” sözleriyle göğe yükselirken, aslında bütün insanlığın imtihanı ilan ediliyor. Bir avuç ekmek, bir damla su için ölüme sürüklenen bebeklerin gözyaşı, uygarlık naraları atan modern dünyanın maskesini yırtıyor.

Bugün İsrail, yalnız Gazze’yi değil, insanlığın onurunu da bombalıyor. Microsoft’un teknolojisinden, Amerikan silahından, Avrupa’nın sessiz onayından güç alan bu zulüm; aslında küresel ortaklığın kara bir utanç belgesi haline geldi. Bir yandan teknoloji şirketleri “etik” tartışmaları yaparken, öte yandan çocukların parçalanmış bedenleri dijital veriler gibi “bulut”larda depolanıyor.

Tarihten Bugüne İbret

Tarih boyunca zulüm, hiçbir zaman uzun ömürlü olmadı. Firavun’un Nil’e attığı masum çocukların çığlığı, Musa’nın asasıyla imparatorluğu yere serdi. Nemrud’un ateşi, İbrahim’i yakamadı. Roma’nın arenalarında parçalanan mazlumlar, gün geldi o imparatorluğu tarihin çöplüğüne gömdü. Haçlı Seferleri, Kudüs’ü kanla boyasa da İslam’ın adalet güneşiyle söndü.

Bugün Gazze’de yaşanan zulüm, aynı zulmün modern maskelerle yeniden sahneye sürülmesinden başka bir şey değildir. Dünün Firavunları, bugünün Netanyahu’sunda; dünün zalim orduları, bugünün uçak ve tanklarında; dünün putları, bugünün sahte “özgürlük ve demokrasi” sözlerinde yeniden karşımızdadır.

İbretli Bir Hakikat: Zulmün Ortağı Sessizliktir

Gazze’de akan kanın bir parçası, sessiz kalan dillerin ve kıpırdamayan ellerin mesuliyetidir. Bir Gazzeli gazetecinin dediği gibi: “Kıyamet gününde sessizliğinizin hesabını vereceksiniz. Sessizliğiniz bize savaştan daha ağır geldi.” Bu sözler, yalnız bugünün Müslümanlarına değil, bütün insanlığa bir tokat gibi inmektedir.

Çünkü zalim, zulmünü zulmüyle değil, çoğu zaman sessiz kalanın ihanetiyle büyütür. İşte bugün İslam coğrafyasında yönetimlerin bir kısmı, Kâbe’nin gölgesinde dahi “Gazze” demeyi suç sayacak kadar acizleşmiş; Batı başkentlerinde ise insan hakları nutukları atanlar, İsrail’in kanlı perdesi arkasında silah ticaretini büyütmüştür.

Hikmetli Bir Çıkış: Direnişin İki Sahibi

Bugün Gazze’yi kurtaracak olan iki güç vardır:

  1. İçteki direniş: Zulme teslim olmayan halk, Kassam mücahidinin dediği gibi, “Allah Gazze’yi terk edenleri affetmesin” diyerek, canı pahasına işgale karşı durmaktadır.
  2. Dıştaki vicdan: Dünyanın her yerinde sokağa çıkan yüzbinler, gazeteciler, aktivistler ve vicdan sahipleri, sessizliği kırarak zalimin maskesini düşürmektedir.

İşte bu iki direniş birleştiğinde, tarihin terazisi yeniden dengeye gelecek; zalimin sarayları Firavun’un sarayı gibi suya gömülecek, Nemrud’un ateşi gibi kendi kendini tüketecektir.

Sonuç: İnsanlık Vicdanı için Son Çağrı

Gazze, yalnız bir coğrafya değil; insanlığın vicdanıdır. Orada açlıktan ölen her çocuk, aslında modern çağın adaletsizliğine atılmış bir tokattır. Zulme ortak olan sessizlik, kıyamet gününde ağır bir hesap olarak karşımıza çıkacaktır.

Unutmayalım ki, Kur’an’ın uyarısı hâlâ baki:

> “Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur.” (Hud, 113)

Bugün Gazze, ümmeti ve insanlığı çağırıyor:
Kimi ses vererek, kimi dua ederek, kimi kalemiyle, kimi malıyla, kimi canıyla… Ama mutlaka bir adım atarak. Çünkü yarın, Allah soracak:

“Gazze için ne yaptın?”

@@@@@@#

Tarihten İbretli Kıssalar

  1. Firavun’un Sonu

Nil’in sularına boğulan Firavun, kendisini “rab” ilan etmişti. Musa’nın getirdiği hakikate karşı diklendi, mazlumları ezdi. Ama sonunda ordusuyla birlikte denizde boğuldu. Kur’an onun ibretlik sonunu şöyle haber verir:

> “Bugün senin cesedini kurtaracağız ki, senden sonrakilere ibret olsun.” (Yunus, 92)
Bugün Gazze’yi kuşatan Firavunvari güçler de aynı akıbete yürümektedir.

  1. Ebrehe’nin Fillere Hüsranı

Kâbe’yi yıkmak isteyen Ebrehe, ordusunu fillerle Mekke’ye yürüttü. Ancak küçücük Ebabil kuşları, gökten attıkları taşlarla o dev orduyu darmadağın etti. (Fil Suresi)
Bugün Gazze’de tanklara, uçaklara, füzelerle meydan okuyan bir avuç mücahid, Ebabil kuşlarının ruhunu taşımaktadır.

  1. Nemrud’un Ateşi

Nemrud, ateşle İbrahim’i yakmak istedi. Ama Allah, o ateşi gül bahçesine çevirdi:

> “Ey ateş! İbrahim için serinlik ve selamet ol!” (Enbiya, 69)
Zalimler ateşle, bombayla mazlumları yakmak istese de Allah’ın kudretiyle o zulüm, mazlumların cennetine vesile olur.

  1. Endülüs’ün İbretli Düşüşü

Sekiz asır boyunca İslam’ın medeniyet ışığını taşıyan Endülüs, Müslümanların ihtilafı ve dağınıklığı sebebiyle Hristiyanların eline geçti. Cordoba’nın ilim meclisleri küle döndü, binlerce Müslüman sürgün edildi.
Gazze’nin çığlığı, ümmete aynı dersi veriyor: “Birlik olmazsak Endülüs gibi kaybederiz.”

  1. Haçlıların Kudüs Katliamı

1099’da Haçlılar Kudüs’ü işgal ettiğinde sokaklar Müslüman kanıyla doldu. Ama yalnız 88 yıl sonra Selahaddin Eyyubi, adalet ve merhametle Kudüs’ü yeniden fethetti. Haçlı vahşetini merhametle gölgeledi.
Bu kıssa bize şunu öğretir: Zulmün ömrü kısadır; adaletle gelen bir zafer, asırlara ışık olur.

Son Çağrı

Tarih, zalimlerin akıbetini tekrar tekrar göstermiştir. Bugün Gazze için ayağa kalkmayanlar, yarın tarih önünde Firavun’un, Ebrehe’nin, Nemrud’un yanında yazılacaktır.
Ama ses verenler, adalet için direnenler, Selahaddin’in, Musa’nın, İbrahim’in yolunda yazılacaktır.

Gazze’nin çağrısı şudur:
“Bizi unutmayın, sessiz kalmayın. Çünkü zulüm, sessizlikle büyür.”

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 19th, 2025