Gazze: İnsanlığın Aynasında Zulmün En Karanlık Yüzü

Gazze: İnsanlığın Aynasında Zulmün En Karanlık Yüzü

İnsanlık tarihi boyunca nice savaşlar, katliamlar ve zulümler yaşandı. Fakat Gazze’de işlenen cürümler, adeta insanlığın en karanlık defterine düşülmüş kara bir lekedir. Zira burada yalnızca insanlar öldürülmüyor; hakikat, vicdan, adalet ve insaf da öldürülüyor.

Bir asırdır süren bu işgal ve zulüm, son yıllarda tarihte eşi benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı. İki yüzü aşkın gazeteci, gerçeği kayda almak uğruna hedef alınarak şehit edildi. Doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları –yani hayat kurtarmaya adanmış eller– kurşunlara hedef oldu. Hastaneler bombalandı, sağlık hizmetleri imkânsız hale getirildi. Bir milletin yaralarını sarmakla görevli eller kırıldı ki, yaralar kan içinde kalsın.

Bu vahşetin yanında, açlık bir başka silah olarak devreye sokuldu. Birleşmiş Milletler, Gazze’deki insani durumu “felaketin ötesinde” diye tanımladı. Her gün ortalama 30 insan engelli hale gelirken, yüz binlerce Gazzeli sakat bırakıldı. Bu, yalnızca bir savaştan değil; sistematik bir yok edişten, bir “soykırımdan” başka nedir?

Zulmün İki Yüzü: Ev Sahibinin Kovulması

Sinsice yerleşilen topraklarda, ev sahipleri kendi yurtlarından kovuluyor. Sanki babalarının malıymış gibi gasp edilen Gazze, masa başında çizilen haritalarda Somali’ye taşınacak bir halkın sürgün planına dönüşüyor. “Gazze işgal edilmeli” diyen İsrail generallerinin yanında, ABD’nin kirli elleri, Avrupa’nın ikiyüzlü sessizliği, dünyanın mafya düzeni yükseliyor.

Ama bütün bu planlara rağmen, tarihin adaleti hep aynı soruyu soruyor: “Hangi zalim zulmüyle payidar kalabildi?”

İtiraflar ve Çatlak Sesler

İsrail generallerinin dudaklarından dökülen sözler, işlenen cinayetleri açık ediyor: “Her İsrailli için 50 Filistinli…” İşte zalimliğin mantığı bu kadar ucuz, bu kadar vahşi, bu kadar gayriinsanî…
Fakat aynı zamanda, BM raportörü Francesca Albanese gibi vicdan sahibi sesler, bu zulmün “Nazi suçları”ndan farksız olduğunu ilan ediyor. Halklar sokaklara çıkıyor; Mexico City’den Tel Aviv’e kadar protestolar yükseliyor. Milyonların vicdanı, bombaların dumanını yarıp insanlığa sesleniyor.

Zulmün Geri Tepmesi

Tarihte nice işgalci devletler vardı; hepsi aynı yanılgıya düştü: “Kuvvetle her şeyi yapabiliriz.” Fakat kuvvetle yalnızca bedenler öldürülür; ruhlar, hakikatler, inançlar öldürülemez. Bugün İsrail ordusu içinde intihar eden askerlerin artışı, korkudan altını ıslatan gençlerin haberleri, bu gerçeğin en açık göstergesidir. Zulüm sahibine döner, tıpkı zehirli dumanın kendisini boğması gibi.

Tarihten İbret

Firavun, Musa’ya karşı Nil’in sularında boğuldu. Nemrut, ateşini kendi zulmünün içinde söndürdü. Hitler, zulmünün enkazı altında yok oldu. Tarih şunu kaydetti: Hiçbir zalim, zulmüyle baki kalmadı.
Bugün Gazze’de çocukların üzerine yağdırılan bombalar, yarın zalimlerin evlerini yangın yerine çevirecek. Çünkü zulmün kaderi budur: Bir gün sahibini vurur.

Vicdana Sesleniş

Gazze yalnız Filistin’in meselesi değil; insanlığın aynasıdır. Orada işlenen zulüm, aslında her birimizin vicdanında işleniyor. Sessiz kalan her insan, tarihin mahkemesinde yargılanacak.
Bugün BM’nin, küresel inisiyatiflerin, sivil hareketlerin “Gazze’ye silahlı koruma gücü gönderilmeli” çağrısı, aslında insanlığın son sınavıdır. Eğer bu çağrı da cevapsız kalırsa, gelecek nesiller bizi şu cümleyle yargılayacak: “Çocuklar katledilirken siz ne yaptınız?”

Son Söz

Gazze’nin taşları kanla yıkanıyor, fakat o taşlardan fışkıran sabır, iman ve direniş de tarihe yazılıyor. Her şehit edilen çocuk, her yıkılan ev, her yanan hastane, insanlığa tek bir hakikati haykırıyor:
“Zulüm payidar olmaz. Adalet er ya da geç tecelli eder. Allah, mazlumların yanındadır.”

Ve biz de biliyoruz ki, “Bir gün gelecek, bu zulüm bitecek. Ama zulme sessiz kalanların utancı asla bitmeyecek.”

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 19th, 2025