Göz: İlahi Bir Pencere mi, Nefsin Hizmetkârı mı?

Göz: İlahi Bir Pencere mi, Nefsin Hizmetkârı mı?

“Göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp, belki nefis hesâbına çalıştırsan, geçici, devamsız bâzı güzellikleri, manzaraları seyr ile şehvet ve heves-i nefsâniyeye bir kavvat derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü, gözün Sâni-i Basîrine satsan ve Onun hesâbına ve izni dairesinde çalıştırsan, o zaman şu göz, şu kitâb-ı kebîr-i kâinatın bir mütâlaacısı ve şu âlemdeki mu’cizât-ı san’at-ı Rabbâniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübârek bir arısı derecesine çıkar.
…..Ey göz, güzel bak! Adi bir kavvat nerede, kütüphâne-i İlâhînin mütefennin bir nâzırı nerede?
…Ve daha bunlar gibi başka âletleri ve âzâları kıyas etsen anlarsın ki, hakikaten mü’min Cennete lâyık ve kâfir Cehenneme muvâfık bir mahiyet kesb eder. Ve onların herbiri öyle bir kıymet almalarının sebebi, mü’min, imâniyle Hàlıkının emânetini, Onun nâmına ve izni dairesinde istimâl etmesidir. Ve kâfir, hıyânet edip nefs-i emmâre hesâbına çalıştırmasıdır.”

*******

İnsana verilen her duyu, İlahi bir emanet ve imtihan vesilesidir. Göz ise, bu emanetlerin en dikkat çekici ve en çok imtihan edilenlerinden biridir. Bediüzzaman Said Nursî, gözün iki yönlü kullanılabileceğini çarpıcı bir şekilde tasvir eder:

Nefis hesabına kullanıldığında, geçici güzelliklere ve heveslere bakan, şehveti besleyen bir vasıta olur.

Allah hesabına kullanıldığında ise, kâinat kitabını okuyan, sanat-ı İlahiye seyreden ve rahmet çiçeklerinden hakikat balı toplayan mübarek bir arı derecesine yükselir.

  1. Hikmet Yönü

Göz, yalnızca maddi âlemi görmek için verilmiş bir kamera değildir. Hakikatte o, insan ruhunun kâinat penceresidir. Nefis hesabına çalıştığında, gözün gördükleri insanı hem günaha hem de boş ve geçici meşgalelere sürükler. İmanla çalıştığında ise, her manzarada Allah’ın isimlerini, kudretini ve rahmetini okuyan bir tefekkür aleti hâline gelir.

  1. Edebi Yönü

Bediüzzaman’ın “adi bir kavvat” ile “kütüphâne-i İlâhînin mütefennin bir nâzırı” benzetmesi, gözün değerindeki uçurumu gösterir. Burada tezat sanatı kullanılmış; aynı organ, iman ve niyete göre iki zıt noktaya ulaşır:

Biri alçaltıcı bir vasıf (kavvat = günaha aracı olan göz)

Diğeri yücelten bir vasıf (ilahi kütüphanede araştırmacı bir gözlemci)

  1. Tarihî Yönü

Tarih boyunca, gözünü Allah’ın kudretini okumaya adayanlar büyük keşifler ve sanat eserleri ortaya koymuşlardır. İbn Heysem’in optik ilmi üzerine çalışmaları, gözün ilim ve hikmete nasıl hizmet edebileceğinin en güzel örneklerindendir. Öte yandan, gözünü nefsin oyuncağı yapan toplumlar, yozlaşma ve çöküşe sürüklenmiştir. Roma’nın son dönemindeki ahlaki çürüme bunun tarihî bir delilidir.

  1. İlmî ve Bilimsel Yönü

Modern nörobilim, gözün saniyede milyonlarca bilgiyi beyne ileten muazzam bir organ olduğunu ortaya koymuştur. Retina, yaklaşık 130 milyon fotoreseptör hücre içerir. Bu muhteşem sistem, rastgele değil, son derece hikmetli bir tasarımın eseridir.
Kur’ân’da bu gerçek, “Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” (Mülk, 67/23) ayetiyle ifade edilir.

  1. Akli ve Mantıki Yönü

Mantık açısından, göz yalnızca görme işlemi yapmaz; gördüğünü yorumlama ve anlamlandırma sürecine kapı açar. Eğer bu anlamlandırma iman perspektifi ile yapılmazsa, gözün gördüğü şeyler yanlış yorumlanır ve kişiyi hatalı sonuçlara götürür. İman, göze yalnız görmeyi değil, doğru görmeyi öğretir.

  1. İbret Boyutu

Dünyada gözünü harama kapatıp hakikate açan mümin, ahirette Cennet’in güzelliklerini görecektir. Nefsin emrine giren göz ise, dünyada süflî arzulara dalar, ahirette ise cehennem azabını görecektir.
Kur’ân, bu hakikati şöyle haber verir:

> “(Seni yalanlayanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur..” (Hac, 22/46)
“Onlar dünyada körlük ettiler, biz de onları kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” (Tâhâ, 20/124)

Müradif Ayetler

“Mümin erkeklere söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar…” (Nur, 24/30)

“Yeryüzünde olanlara bakmazlar mı?” (Gâşiye, 88/17)

“De ki: Gözlerinizi açın ve bakın!” (En’am, 6/46)

Özet

Göz, ruhun kâinata açılan penceresidir. Nefis için kullanıldığında, sahibini günaha ve geçici heveslere götüren düşük bir hizmetkâr olur. Allah için kullanıldığında ise, kâinat kitabını okuyan, sanat-ı İlahiye şahitlik eden ve hakikati arayan bir seyyah derecesine yükselir. Mümin, gözünü Hâlık’ın izni dairesinde kullandığı için Cennet’e layık olur; kâfir, onu nefsin emrine verdiği için Cehennem’e uygun bir mahiyet kazanır. Göz, hem dünyada hem ahirette saadetin veya felaketin kapısını açabilecek bir emanettir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 17th, 2025