Gazze’nin Kaybedecek Zamanı Yok: İnsanlığın Ortak İmtihanı
Gazze’nin Kaybedecek Zamanı Yok: İnsanlığın Ortak İmtihanı
Gazze, bugün yalnızca bir coğrafyanın adı değildir. Gazze, insanlığın vicdan terazisinde tartıldığı, adaletin ve zulmün yüzleştiği bir aynadır. Orada akan her damla kan, yıkılan her ev, açlıktan inleyen her çocuk, yalnızca Filistin’in değil, bütün insanlığın imtihanıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaleme aldığı “İnsanlığın Vicdanı Gazze’de Sınanıyor” başlıklı makale, aslında tarihin kadim bir hakikatini hatırlatmaktadır: Zulme sessiz kalan, zalimin suç ortağı olur. Bosna’da yaşanan soykırım, Ruanda’da işlenen katliam, dünyayı hâlâ utançla yüzleştirmektedir. Gazze, şimdi bu zincire yeni bir halka eklenmesin diye haykırıyor: “Kaybedecek zamanımız yok!”
Vicdanın Suskunluğu, Zulmün En Büyük Gücü
Gazze halkı, açlık ve susuzlukla, çadırlarda kavurucu sıcaklarla ve ölümcül hastalıklarla boğuşurken, dünyanın birçok köşesinde sessizlik hâkimdir. İsrail, savaş uçaklarıyla evleri yıkmakta, okulları hedef almakta, hastaneleri bombalamakta; sonra da bu suçları “terörle mücadele” kılıfına bürüyerek dünyaya sunmaktadır. Bu meşrulaştırma çabası, sadece zulmü değil, aynı zamanda küresel medya ve siyasetin acziyetini de gözler önüne sermektedir.
Oysa Kur’ân’ın şu ayeti, bugün tarihin göğsünde yankılanmaktadır:
“Zulmedenlere meyletmeyin; yoksa ateş size de dokunur.” (Hûd, 113)
Zalime sessiz kalan, onun zulmüne ortak olur. Mazlumu savunmak ise yalnızca bir “politik tercih” değil, insan olmanın en temel şartıdır.
Tarihî Bir Muhasebe
Tarih boyunca zulme göz yuman milletler ve medeniyetler, bunun bedelini ağır şekilde ödemiştir. Endülüs’te sessiz kalan Batı, daha sonra Haçlı Seferleriyle kan denizinde boğuldu. Bosna’ya göz yuman Avrupa, kendi kapısının önünde işlenen bir soykırımın utancıyla hâlâ yüzleşememektedir. Bugün Gazze’de yaşananlar da, yarın insanlığın alnına kara bir leke olarak kazınacaktır.
Erdoğan’ın işaret ettiği gibi, “Bosna ve Ruanda’ya duyarsız kalındığında, insanlık onurunun ödediği bedel unutulmamalıdır.” Gazze’de sessizlik, yarının daha büyük felaketlerinin habercisidir.
Gazze: Direnişin ve Umudun Adı
Her şeye rağmen, Gazze yalnızca bir “yıkım sahnesi” değildir. O aynı zamanda insanlığın direniş ve umut destanıdır. Kundaktaki bebeği için bulduğu mama karşısında sevinç gözyaşları döken bir baba, aslında bütün dünyaya mesaj vermektedir: “Zulüm bizi yok edemez, umut hep ayaktadır.”
Kassam Tugayları’nın direnişi, sadece bir askerî karşı koyuş değil, aynı zamanda mazlumun onurunu, haysiyetini ve varlığını müdafaa edişidir. Onların mücadelesi, tarihteki bütün direnişlerin ortak sesidir: Kerbelâ’da Hüseyin’in sesi, Endülüs’te sürgün edilen Müslümanların feryadı, Bosna’da Aliya İzzetbegoviç’in haykırışı…
Akıl ve Mantık: Çifte Standartların İflası
Batı dünyası, demokrasi ve insan hakları söylemlerini dilinden düşürmezken, Gazze’deki çocuk katliamına gözlerini kapamaktadır. Ukrayna için ayağa kalkan, milyarlarca dolarlık yardım paketleri hazırlayan ülkeler, Gazze için “ateşkes” çağrısından bile imtina etmektedir. Bu ikiyüzlülük, yalnızca siyasi bir çelişki değil, aynı zamanda akıl ve mantığın da iflasıdır.
Mantık der ki: Eğer mazlumun kanı, coğrafyasına ve kimliğine göre değer kazanıyorsa, ortada insanlık diye bir değer kalmamış demektir.
İbret: Sessizlik, Zalim İçin En Büyük Cesaret
İsrail’in işlediği her yeni suç, aslında dünyanın sessizliğinden aldığı bir cesarettir. Eğer dünya, Gazze’de akan kana duyarsız kalırsa, bu yalnızca Filistin’i değil, insanlığın tamamını yok oluşa sürükleyecektir. Çünkü zulmün önü alınmazsa, er ya da geç kapımıza dayanır.
Zulüm devam etmez; zalimle payidar olmaz.
Sonuç: Gazze İnsanlığın Kalp Atışıdır
Gazze, yalnızca Filistin’in değil, insanlığın kalp atışıdır. Orada duran her kalp, burada insanlığın vicdanını durdurmaktadır. Eğer bugün harekete geçilmezse, yarın tarih şu soruyu soracaktır:
“Gazze yanarken, sen neredeydin?”
Ve bu soru, sadece devletlerin değil, her bir bireyin vicdanını mahşerde titretmeye yetecektir.
✅ Özet
Gazze, insanlığın ortak sınavıdır. Zulme sessiz kalmak, zalimin suçuna ortak olmaktır. Tarih, mazluma sırtını dönen milletlerin nasıl bedeller ödediğini göstermiştir. Gazze’de yaşananlar yalnızca bir savaş değil, sistematik bir soykırımdır. Buna rağmen Gazze umut ve direnişin sembolüdür. Uluslararası toplumun ikiyüzlü tavrı, aklî ve mantıkî temellerden yoksundur. Bugün harekete geçmek, yalnızca Filistin’i değil, insanlığın onurunu da kurtarmaktır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com