Zulmün Sonu Karanlık, Direnişin Kökleri Derindir
Zulmün Sonu Karanlık, Direnişin Kökleri Derindir**
Tarih, zalimlerin gölgesinde kıvranan mazlumların çığlıklarıyla doludur. Ancak bu çığlıklar, bir gün mutlaka adaletin sesine dönüşür. Bugün Filistin’de yaşananlar, yalnızca bir toprak kavgası değil; insanlığın, vicdanın ve uluslararası hukukun çiğnendiği bir trajedidir. İsrail’in sistematik şiddeti, Batı Şeria’daki yerleşim genişletme planları, Gazze’deki katliamlar ve uluslararası arenadaki pervasız savunucuları, modern çağın en karanlık sayfalarından birini yazıyor.
### **Tarih Tekerrür Ediyor: Aynı Senaryo, Aynı Acılar**
Filistinli çiftçi Said al-Amour’un hikâyesi, işgalin nasıl gündelik bir zulme dönüştüğünü gösteriyor. Tapusu elinde olan toprağını korumaya çalışırken vurulması, oğlunun tutuklanması ve saldırganın serbest kalması, adaletin nasıl çarpıtıldığının somut örneğidir.
Bu, 1948’den beri süren Nekbe’nin (Büyük Felaket) devamıdır. İsrail, tarih boyunca gasp ettiği toprakları “yasal” göstermek için hukuku araçsallaştırırken, Filistinlilerin direnişini “terör” olarak yaftalıyor.
### **Batı’nın İkiyüzlülüğü: Tanrı’yı Zalime Ortak Etmek**
ABD’li Senatör Lindsey Graham’ın “*Tanrı, İsrail’in fişini çekersek bizimkini de çeker*” sözleri, dinin nasıl siyasi çıkarlara alet edildiğinin en çarpıcı örneğidir. Oysa gerçek inanç, zulme karşı durmayı emreder. Kur’an-ı Kerim’de (Nisa Suresi, 135) “*Adaleti titizlikle ayakta tutun, şahitliği Allah için yapın*” buyrulur. Graham ve benzerleri, kendi tanrılarını bir “şovenizm putu”na dönüştürerek, insanlık dışı politikalarına kutsal kılıf arıyor.
### **Uluslararası Sessizlik ve Yükselen Tepkiler**
Katar, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin İsrail’in E1 projesine karşı çıkması, Arap dünyasının artık pasif kalmayacağının sinyali. Ancak asıl dikkat çeken, Batı’da yükselen vicdan sesleri:
– Yeni Zelanda’da bir milletvekilinin “*omurgasız*” diye isyan edip meclisten atılması,
– İngiliz gençlerin BBC’yi “*soykırım suç ortağı*” diye yüzleştirmesi,
– İsrail büyükelçisinin sınır dışı çağrıları,
Batı kamuoyunun yavaş da olsa uyandığını gösteriyor.
### **Direnişin Bilgeliği: Zindanda Mushaf Yazmak**
Filistinli Ramazan Mashahrah’ın 25 yıllık esareti sırasında hafızlar için özel bir Mushaf geliştirmesi, işgalin ruhları öldüremediğinin kanıtıdır. Tıpkı Mandela’nın Robben Adası’nda özgürlüğü düşünmesi gibi, Filistinliler de prangalara rağmen bilgiyle, sanatla ve inançla direniyor.
### **Sonuç: Tarih Kimin Yanında?**
İsrail’in saldırganlığı, onu giderek yalnızlaştırıyor. Uluslararası hukukun çifte standartları ifşa oluyor. Direniş, yalnızca silahlı mücadele değil; hukuki, diplomatik ve kültürel alanlarda da sürüyor. Unutulmamalıdır ki, zulüm geçicidir. Nitekim Kur’an’da (İbrahim Suresi, 46) “*Zalimler nasıl bir inkılapla devrileceklerini görecekler!*” denir.
Filistin’in özgürlüğü, insanlığın onurunun kurtuluşudur. Tarih, bugün sessiz kalanları değil, omurgalı duruş sergileyenleri yazacaktır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com