Tefekkürün Aydınlığında Gafletten İbrete: Risale-i Nur’dan Hikmet Damlaları
Tefekkürün Aydınlığında Gafletten İbrete: Risale-i Nur’dan Hikmet Damlaları
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin Risale-i Nur Külliyatı, modern insanın karmaşık ruh haline ışık tutan, hakikat yolculuğuna rehberlik eden bir hazinedir. Bize sunduğu her bir veciz söz, tefekkür pencerelerini aralayarak, gafletin kalın perdelerini yırtıp atar. Elimizdeki metinlerde, farklı konuları ele alsa da, nihayetinde bizi aynı gayeye ulaştıran birer ibret dersi sunmaktadır:
Yaratılışı tefekkür ederek gafletten uyanmak, kâinattaki ilahî sanatı görmek, hakiki birliğe ulaşmak ve bu yolda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Sünnet-i Seniyyesi’ne sarılmak.
- Tefekkür: Gaflet Perdesini Kaldıran Işık
“İ’lem Eyyühe’l-Azîz! Tefekkür gafleti izale eder.” Bu hikmetli söz, makalemizin ve hayatımızın başlangıç noktasıdır. Tefekkür, sadece düşünmek değil, eşyaya ve hadiselere ibret nazarıyla bakmak, yaratılıştaki ince sırları ve hikmetleri anlamaya çalışmaktır. Gaflet ise, bu hikmetleri görmezden gelmek, varoluşun derin manasından uzak, dünyevî meşgalelerle oyalanmaktır. Bir insan tefekkür ettiğinde, kâinattaki her bir zerrenin başıboş olmadığını, her olayın bir yaratıcıya işaret ettiğini anlar. Gafletten uyanan bir kalp, artık anlamsız bir varlık olmadığını, bir gayeye hizmet etmek için yaratıldığını idrak eder. Böylece hayat, monoton bir döngü olmaktan çıkıp, anlam ve sorumlulukla dolu kutlu bir yolculuğa dönüşür.
- Kâinattaki Sanat: İlahi Matbaaların Mucizesi
“Ve keza toprağın, suyun, havanın her bir cüz’ünde nebatat adedince manevî gizli matbaalar lâzımdır ki, mahiyetleri ve cihazları mütehalif sayısız meyve ve çiçeklerin teşkilatını yapabilsinler.”
Bu söz, tefekkürü somut bir örneğe indirir. Gaflet gözüyle bakıldığında sıradan bir toprak parçası, tefekkür gözüyle bakıldığında sayısız güzelliği, rengi ve kokuyu üreten ilahi bir sanat atölyesi gibi görünür. Her bir çiçeğin, her bir meyvenin kendine özel yapısı, rengi ve tadı, tesadüflerin eseri olamayacak kadar mükemmel bir planın, sonsuz bir ilim ve kudretin delilidir. Bu matbaalar, Rabbimizin varlığını ve birliğini sessizce haykırır. İnsan bu mucizevî işleyişi düşündükçe, acizliğini anlar ve Yaratan’a karşı derin bir saygı ve sevgi duyar.
III. Uhuvvet ve Birlik: Ortak Bir Gayenin Etrafında Toplanmak
“Hâlıkınız bir, Mâlikiniz bir, Mabudunuz bir, Razıkınız bir.. bir bir, bine kadar bir bir. Hem Peygamberiniz bir, dinimiz bir, kıbleniz bir..”
Bu metin, sadece Müslümanlar arasında değil, tüm insanlar arasında uhuvvetin ve birliğin temelini işaret eder. Ortak bir yaratıcıya, ortak bir dine ve peygambere inanmak, bizlere birbirimizle kenetlenmek için sarsılmaz bir temel sunar. Günümüzde ne yazık ki bu ortak değerlerin etrafında toplanmak yerine, ayrılıkçı söylemlerin ve menfaat çatışmalarının getirdiği parçalanmışlıklar yaşanmaktadır. Bu vecize, bize ortak paydalarımızı hatırlatarak, kardeşlik bağlarımızı yeniden güçlendirmemiz ve daha güçlü bir toplum inşa etmemiz gerektiğini anlatır.
- Sünnet-i Seniyye: Hakikat Yolunun Rehberi
“Sünnet-i Seniyeye ittibai terkeden, hakikî Âl-i Beytten olmadığı gibi, Âl-i Beyte hakikî dost da olamaz.” Bu söz, bir önceki uhuvvet ve birlik temasını tamamlar niteliktedir. Gerçek birliğin ve Peygamber sevgisinin, sadece sözle değil, O’nun hayat tarzına, ahlakına ve prensiplerine uymakla mümkün olacağını belirtir.
Sünnet-i Seniyye, sadece bir ibadet şekli değil, aynı zamanda hayatın her alanını kapsayan bir yaşam biçimidir. Bu yolu terk etmek, hem Peygamberimizle (s.a.v.) ve O’nun mübarek ailesiyle olan manevi bağımızı zedeler, hem de bizi hakikatten uzaklaştırır. Bu söz, bize sadece sevginin yeterli olmadığını, sevilenin yolundan gitmenin de bir gereklilik olduğunu ibretle hatırlatır.
Makale Özeti
Bu makale, Bediüzzaman Said Nursi’nin dört farklı veciz sözünden hareketle, manevi bir uyanış yolculuğunu ele almaktadır. İlk olarak, “tefekkürün gafleti izale etmesi” ilkesiyle, varoluşun manevi derinliğini anlamanın önemine değinilmiştir.
İkinci olarak, topraktan çıkan sayısız bitki ve meyvenin, ilahi bir sanatın ve kudretin delili olduğu, kâinatı bu gözle okumanın tefekkürü pekiştirdiği anlatılmıştır. Üçüncü olarak, “Hâlıkınız bir, Mâlikiniz bir…” sözüyle, Müslümanlar arasında ve tüm insanlıkta birliğin ve uhuvvetin, ortak inanç esaslarına dayanması gerektiği anlatılmıştır.
Son olarak, bu birliğin korunması ve gerçek sevginin tezahürü olarak Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Sünnet-i Seniyyesi’ne uymanın önemi dile getirilmiştir.
Kısacası, bu dört hikmetli söz, insanı gafletten ibrete, dağınıklıktan birliğe, sözden eyleme doğru yönlendiren derin bir rehberlik sunmaktadır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com