Sözün Ayağı Kayarsa: Trump, Siyaset ve Zulme Ortaklık
Sözün Ayağı Kayarsa: Trump, Siyaset ve Zulme Ortaklık
Tarih boyunca nice liderler geldi geçti; kimi adaletiyle anıldı, kimi zulmüyle lanetlendi. Kimileri, hakikatin yanında yer alarak milletlerin duasına mazhar oldu; kimileri ise güç, çıkar ve kibir uğruna zulmün ortağı oldu.
Donald Trump’ın siyasi serüveni, bu ikinci sınıfa örnek gösterilecek ibretlik bir hikâye gibidir.
Gaflar ve Gerçekler Arasında
Trump, başkanlığı döneminde yaptığı gaflarla ve fevri açıklamalarıyla gündemden hiç düşmedi. Diplomasi dilini unutarak sosyal medyadan anlık öfke ile devlet kararları aldı. Bu tavır, dünya siyasetinde istikrarsızlığın sembolü oldu. Ancak gaflarının ötesinde, tarihe asıl ağır şekilde geçen şey, izlediği Orta Doğu politikalarıdır.
İsrail’in Zulmüne Ortaklık
Trump’ın Filistin meselesindeki en tartışmalı adımı, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıması oldu. Bu, yalnızca diplomatik bir karar değil, aynı zamanda uluslararası hukuka, BM kararlarına ve tarihi gerçeklere meydan okuma anlamına geliyordu.
Bu kararın ardından Gazze’de protestolar yükseldi, İsrail güçleri yüzlerce sivili hedef aldı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar… Kan döküldü, acılar büyüdü. Trump yönetimi, İsrail’in bu saldırılarını ya görmezden geldi ya da üstü kapalı destekledi.
Tarihten İbret: Zulme Ortak Olanın Akıbeti
Kur’ân, zulme doğrudan ortak olan kadar ona sessiz kalanları da sorumlu tutar:
> “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur.”
(Hûd, 113)
Tarih bize şunu öğretir: Firavun, sadece kendisi değil; onun zulmüne destek veren, ona sessiz kalan, çıkarını onun gücünde gören herkesle birlikte helak oldu. Hitler’in zulmü, yalnızca onun şahsıyla değil, ona alkış tutanlarla büyüdü.
Bilimsel ve Mantıki Değerlendirme
Siyaset bilimi açısından, Trump’ın bu tavrı kısa vadeli çıkar siyasetine örnektir. “İsrail lobisi”nin desteğini almak, ABD iç siyasetinde oy kazanmak ve ekonomik bağları güçlendirmek için yapılan bu hamle, uzun vadede bölgeyi istikrarsızlığa sürükledi.
Uluslararası hukuk açısından, Kudüs’ün statüsü hâlâ tartışmalı ve BM kararlarıyla korunmuş bir meseledir. Trump’ın kararı, hukuku çiğnemenin ve “güçlünün hukukunu” işletmenin somut bir örneğidir.
Zulmün Küresel Sonuçları
Bir liderin gafı, bir insanın hatası gibidir; çoğu zaman telafi edilebilir. Ama bir liderin zulme ortak olması, yüz binlerin hayatına mal olabilir. Trump’ın politikaları, İsrail’in işgalini meşrulaştırmaya çalışarak Filistin halkının umudunu kırmayı hedefledi. Fakat unuttuğu bir şey vardı: Zulüm ne kadar güçlü görünse de, tarih boyunca ayakta kalamamıştır.
Osmanlı’nın Kudüs’te yüzyıllarca sağladığı adalet, Trump’ın birkaç yıllık politik hamlesinden çok daha derin bir iz bırakmıştır. Adaletle ayakta kalanlar tarihe iz bırakır; zulme ortak olanlar ise lanetle anılır.
İbret ve Son Söz
Bugün dünyanın birçok yerinde adalet, çıkar ilişkilerinin gölgesinde kalıyor. Trump’ın gafları belki bir gün unutulur, ama İsrail’in zulmüne verdiği destek, tarihin kara sayfalarında yerini alacaktır.
> “Allah, zalimleri sevmez.”
(Âl-i İmrân, 57)
Zulme ortak olmak, sadece mazlumu değil, zalimi de yakar. Güç, adaletle birleşirse rahmet olur; zulme ortak olursa hem dünyada hem ahirette hüsran getirir.
Özet:
Trump’ın başkanlığı, gaflar ve fevri çıkışlarla doluydu. Ancak en ibretlik yönü, İsrail’in zulmüne verdiği açık destekti. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, uluslararası hukuku çiğnedi ve bölgede yeni acılara yol açtı. Tarih, zulme ortak olanları affetmez; Kur’ân, böylelerine meyletmeyi bile yasaklar. Gerçek güç, zulme değil, adalete hizmet etmektedir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com