Sahte Diplomalar, Sahte Adamlar ve Kaybolan Hakikat
Sahte Diplomalar, Sahte Adamlar ve Kaybolan Hakikat
Sahte diplomalılar türedi.
O da her alanda.
Lise mezunluğundan üniversite mezunluğuna, akademisyenden prof, dekan ve rektörüne kadar.
Doktorundan avukatına her birimde sahte diplomalı oldukları ortaya çıktı.
Tıpkı 16 milyonluk İstanbulu yöneten belediye başkanının diplomasından yolsuzluğunu kadar ortaya çıkmasıyla hapiste yatmasına kadar.
Ve bu adam dokunulmaz olsun diye CHP içinde Cumhurbaşkanı adayı gösterildi.
Allah korusun ya birde Cumhurbaşkanı olsaydı?
Sadece İstanbul ve İstanbullu kaybetmez, Türkiye kaybederdi.
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş misali,
İnsan sahte olursa diplomasının sahte olması niye garipsensin ki?
Tıpkı, “Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok; nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.” Hz.Mevlânânın sözünde olduğu gibi.
Yürüyen ve insan görünen sahte insanlar.
Kendisi sahte olan bir insanın diplomasının sahte olmaması bir garip olur.
Eğitimde de görmüyor muyuz?
Adam 4, 5 sene gelip gidiyor. Dikiş tutturamıyor, bir vesile ile geçip diplomasını alıyor.
Milli eğitimden üniversiteye kadar kaçta kaçı hakkıyla diploma alıyor ve ehliyet kazanıyor?
Sahte diploma, sahte adamın sahte ürünüdür.
Ürünlerde de öyle değil mi?
Herşeyin sahtesi üretildi, sahte insanlar tarafından.
********
Bir Zihniyetin Çürümüşlüğü Üzerine Derinlemesine Bir Tahlil
> “Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok; nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.” – Hz. Mevlânâ
“Kişi sahte olursa, diplomasının sahte olması artık sadece bir ayrıntıdır.”
- Giriş: Sahtekârlığın Kurumsallaşması
Günümüz dünyasında sahtelik yalnızca ürünlerde değil, artık karakterlerde, unvanlarda, belgelerde ve yönetimlerde de kol gezmektedir. Eğitimde sahte diplomalılar, siyasette sahte vaatler, medyada sahte haberler, yargıda sahte kararlar ve toplumda sahte değerler baş göstermektedir. Bu, sadece bir insan tipi değil, bir zihniyet türüdür: sahte insan zihniyeti.
Diploması olmayanın doktor, hukukçu, profesör, dekan hatta rektör olarak ortaya çıkması; sadece kişisel bir dolandırıcılık değil, sistematik bir hastalığın belirtisidir. Tıpkı çürük bir dişin ağızda irin yayması gibi, sahte bir zihniyet de tüm topluma yayılır.
- Edebi ve Hikmetli Boyutu: Kıyafet ve Kıyafet-i İnsaniye
İnsanın kıymeti ilim ve hikmetle, sadakat ve samimiyetle ölçülür. Bugün ise bu kıymet, sahte belgelerle, torpille, ekran şovlarıyla oluşturuluyor. Elbise, kişiyi örtmek içindir; ama içi boşsa, örtü neyi örtsün?
Tıpkı Hz. Mevlânâ’nın dediği gibi, “Elbisesi olan ama içi boş” insanlar, toplumun yönetimine geçerse; o toplumun da içi boşalır. Sahte diplomalı adam, bir yere yönetici olduğunda sahte uygulamalar, sahte kadrolar, sahte değerlerle birlikte adalet de, liyakat de zayi olur.
> “Sahte adamdan sadır olan her şey sahtedir; ister diploma olsun, ister politika.”
- Tarihi Derinlik: Ehliyetin Yerine Sadakat
Tarih boyunca milletlerin yükseliş ve çöküş sebeplerine baktığımızda, temel ayrım hep aynı kalmıştır: Ehliyet ve liyakat varsa, yükselmişlerdir; adam kayırma, torpil, sahtecilik varsa, yıkılmışlardır.
İslam tarihinde Hz. Ömer (ra), valileri tayin ederken ilk kriteri “güvenilirlik” ve “ehliyet” idi. Bugün ise “bizden mi?” sorusu her şeyin önüne geçiyor.
Osmanlı’nın gerileme dönemine girdiği 17. ve 18. yüzyıllarda da benzer bir tablo vardı: Medreseye ilim yerine para girince, müderrislik “makam”, diploma “rüşvet”, kadılık “torpil” ile elde edilir olmuştu. Sonuç: Adaletin çöktüğü, ilmin itibarsızlaştığı, devletin zaafa uğradığı bir çöküş süreci…
- İlmi ve Sosyolojik Yönü: Kurumsal Sahtekârlığın Üretimi
Sahte diplomalar, sadece tek tek bireylerin değil, kurumların da iflasıdır. Çünkü bu sahtekârlık, tek başına yapılmaz; bir düzen kurulur, bir zemin hazırlanır, birileri göz yumar, birileri menfaat sağlar. Bu da bir “organize yalancılık ağı” oluşturur.
Üniversitelerin artık bilim üretim merkezi değil, kağıt dağıtım kurumu hâline gelmesi; eğitim kurumlarının “mezun verirken” bile sorgulamadığı kalite eksikliği; sahtecilik kültürünün resmîleştirilmesine neden olur.
Bugün bir kişi, 4 yıl boyunca hiçbir derse girmeden mezun olabiliyor; sınavlarda kopya, tezlerde intihal, diplomalarda sahte imza sıradanlaştı. Yani “sahte diploma, sahte sistemin ürünü” hâline geldi.
- Mantıki ve Akli Yönü: Değerin Ölçüsü Değişti
Bir toplumu ayakta tutan ölçüler bellidir: Doğruluk, adalet, liyakat, ehliyet, hikmet. Ancak bu ölçüler yerini sahte kavramlara bıraktığında, toplum içten içe çürür.
Bugün biri size “diplomalıyım” dediğinde, “nereden aldın?” diye sorma ihtiyacı hissediyorsanız; orada güven bitmiş, sistem iflas etmiştir.
> Gerçekten de: “İnsan sahte olduktan sonra, diplomasının sahte olması detaydır.”
Yalanla hayatını kuran birinin, bir belgeyi de yalanla almasına şaşırmamak gerekir.
- İbret: Eğer Cumhurbaşkanı Olsaydı?
Toplumun bir kısmı, İstanbul gibi bir şehri sahte diplomalı birine emanet etti. Dahası bu kişiyi, Cumhurbaşkanlığına layık gördü. Şayet bu gerçekleşseydi, yalnız İstanbul değil, tüm Türkiye bir sahtekârlığın eline geçecekti. Allah korudu.
Burada mesele bir kişi değil, bir anlayıştır. Bu anlayış “görüntüye aldanan”, popülerliği liyakatin önüne koyan, sahteyi gerçeğin yerine tercih eden bir zihniyettir. Ve bu zihniyet değişmeden, kişi değişse de sonuç değişmez.
- Çözüm: Ölçüleri Gerçeğe Döndürmek
Diplomayı değil, ehliyeti sorgulayalım.
Unvanı değil, liyakati arayalım.
Görüntüyü değil, kişiliği ölçü alalım.
“Sahte adamlar” değil, sadık ve sadık olanlar kıymetlensin.
Eğitim kurumları gerçek bilgi üretmeli; toplum, ahlaki çıtasını yükseltmeli; her makam liyakatle doldurulmalıdır.
> Yoksa; sahte diplomalılar, sahte kararlar verir; sahte kararlar, gerçek hayatları mahveder.
ÖZET:
Bu makalede, sahte diplomaların yaygınlaşması üzerinden sahte karakterli insan tipinin ve bunun doğurduğu toplumsal tahribat analiz edilmiştir.
Sahte diplomaların, sahte karakterlerin ürünü olduğu,
Liyakat yerine sadakat, ehliyet yerine torpil anlayışının çöküş getirdiği,
Bu zihniyetin hem tarihî örneklerle hem de günümüz örnekleriyle izah edildiği,
Toplumun bu gidişata karşı çözüm üretmesi gerektiği ifade edilmiştir.
> Gerçek diplomanın adı: Doğruluk. Gerçek unvanın temeli: Liyakat. Gerçek insanın ölçüsü: Ahlak.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com