İnsanlığın Sınavı: Gazze’de Açlık, Zulüm ve Sessiz Çığlık
İnsanlığın Sınavı: Gazze’de Açlık, Zulüm ve Sessiz Çığlık
- Vicdanın Felci: Açlığın Ölçülemez Vahşeti
Dünya gözlerini kapatıyor, kulaklarını tıkıyor. Ama Gazze’de çocukların karınları guruldamıyor artık; çünkü açlığın sesinin susturduğu bedenler konuşmaz. İsrailli haham Ronen Shaulov’un “Gazze’deki çocuklar açlıktan ölmeli” çağrısı sadece bir nefret değil, medeniyetin ölüm fermanıdır.
Bir çocuk açken, insanlık tok olamaz. Ama bugün bir kuşağın gözleri önünde, ahlaki çöküntü televizyonlardan naklen yayınlanıyor.
- Tarih Tekerrür Etmiyor, Tecessüm Ediyor
Yahudilerin tarihi, soykırımlarla, sürgünlerle dolu. Auschwitz’in karanlık hatırası hâlâ canlı. Ancak ne acıdır ki o acıyı taşıyan millet, şimdi aynı karanlığı başkalarına yaşatıyor. İsrailli yazar David Grossman bile dayanamayarak “Ben artık Gazze’de bir soykırım görüyorum” diyorsa, bu söz tarihi bir belgedir.
Firavunlaşan yönetimlerin ortak özelliği, başkasını insandan saymamaktır. İsrail devleti, politikalarıyla kendisini ahlakın, hukukun, insanlığın dışına itmiştir.
III. Bilimin Sessiz Çığlığı: Guillain-Barre Sendromu ve Açlık Felci
Açlık yalnızca mideyi değil, sinir sistemini de çökertiyor. Gazze’de yayılmaya başlayan Guillain-Barre sendromu, açlığın bilimsel bir tezahürü olarak karşımızda. Yetersiz beslenme, temiz suya ulaşamama ve kronik stres, bu nadir sendromu bir salgına dönüştürdü. Yani açlık, sadece öldürmüyor; felç ediyor, çaresizleştiriyor, susturuyor.
Bilim diyor ki: “Bir toplumun sağlığı, en zayıf halkasının sağlığı kadardır.” Peki Gazze’deki halkaya bakınca hangi uygarlık kendine hâlâ “ileri” diyebilir?
- ABD ve Batı’nın “Yalancı Tarafsızlığı”
Trump’ın “Gazze’nin işgali İsrail’e kalmış bir iş” açıklaması, ahlaki tarafsızlığın nasıl cinayete ortaklık ettiğinin ifadesidir. Amerikan subayı Anthony Aguilar’ın görevinden istifa ederek Gazze’deki yardım dağıtımını “Açlık Oyunları”na benzetmesi, bir Hollywood senaryosunun değil, gerçek bir vahşetin belgelenmesidir.
Amerika susuyor, çünkü zaten konuşması gereken yerde silah satıyor.
- Dijital Çağın Ortakları: Sessizlikle İşlenen Suçlar
Bugün savaş yalnızca topla tüfekle değil, algılarla ve sermayeyle yapılıyor. İsrail destekçisi Sequoia Capital’in sahibi olduğu MUBI’ye karşı başlatılan boykot, halkların bilinç düzeyinin yükseldiğini gösteriyor. Sanatın ve ekonominin, zalimin ortağı olmasına halk razı değil artık.
Grafiti sanatçılarının, sokaklara Gazze’nin acısını işlemesi; Filistin’in yalnız olmadığının, hâlâ umut olduğunun işaretidir.
- Tarihî İbret: Bir Delinin Dünya’yı Yakması
Tarihte Nemrutlar, Firavunlar, Hitlerler çıktı. Hepsi de bir kişiydi. Ama arkalarında ya susanlar vardı ya da sessizce destekleyenler.
Bugün Netanyahu, Gazze’ye zulmediyor. Arkasında Trump gibi, Mossad gibi, ABD gibi yapılar var. Jeffrey Epstein dosyalarında dolaşan şantaj iddiaları, işin ahlakî ve karanlık yüzünü de gözler önüne seriyor. Bir manyağın peşine takılanlar sadece masumları değil, insanlığı da kurban ediyor.
VII. Hikmetli Bir Bakış: Zulüm Devam Etmez, Etmeyecek
Kur’an, zulmün baki olmadığını haber verir:
> “Zalimler nasıl bir inkılâba uğrayacaklarını göreceklerdir.” (A’râf, 7/183)
Evet,
> “Zulüm devam etmez. Bir cemaatin ekserisi bir cemaatin ekserisine zulmetse, cezası bu dünyada verilir.”
Bugün Gazze zulüm altındadır, ama mazlumun duası semayı delmiştir. Her gecenin sabahı vardır. Her zalimin sonu vardır. Her insanlık suçunun ilâhî mahkemesi kurulacaktır.
ÖZET:
Bu makalede, Gazze’deki açlık dramı ve İsrail’in uyguladığı soykırım politikası çok boyutlu olarak ele alınmıştır:
Hikmetli açıdan, zulmün sonsuz olamayacağı ve mazlumun duasının makbuliyeti anlatılmıştır.
Edebi açıdan, çocukların açlıktan ölmesi, insanlığın vicdanını felç eden bir trajedi olarak işlenmiştir.
Tarihi açıdan, İsrail’in soykırıma uğrayan bir toplumken, bugün aynı zulmü işlemesi ironik ve ibretlik olarak gösterilmiştir.
İlmi açıdan, Guillain-Barre sendromu gibi açlıkla tetiklenen sağlık krizlerine yer verilmiştir.
Aklî ve mantıkî açıdan, Batı’nın ikiyüzlü politikalarının, suça nasıl ortaklık ettiği belgelerle ortaya konmuştur.
Düşündürücü olarak, bir kişinin ya da yapının, dünya düzenini nasıl felakete sürükleyebileceği analiz edilmiştir.
Sonuç olarak, Gazze sadece coğrafi değil, ahlaki bir sınavdır. Bu sınavda insanlığın notu henüz kırık. Ama mücadele eden vicdanlar hâlâ var.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com