Fanî Dünyanın Misafirleri

Fanî Dünyanın Misafirleri

“Misafir olan kimse beraberce götüremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza bu fani dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış.” (Mesnevi-i Nuriye, Risale-i Nur)
Bu hikmetli söz, bize varoluşumuzun en temel gerçeğini hatırlatır: Hayat bir yolculuktur ve bizler bu yolculukta sadece birer misafiriz. Geçici bir durak olan bu dünyada, beraberimizde götüremeyeceğimiz şeylere, yani mal, mülk, makam gibi dünyevi hedeflere bağlanmak, misafirlik ahlakına aykırıdır. Tıpkı bir şehirde konaklayan yolcunun, ayrılacağı vakit o şehre ait eşyalara gönül bağlamaması gibi, bu fani dünyadan da ebedi âleme göç edeceğimiz gerçeği, kalplerimizi dünyalıklarla doldurmamamız gerektiğini öğütler.
Tarih, bu gerçeği göz ardı edenlerin ibretlik hikâyeleriyle doludur. Büyük imparatorluklar kuran, sayısız zenginlikler edinen, gücün ve ihtişamın zirvesine çıkan nice hükümdar, en sonunda her şeyi geride bırakarak toprağa dönmüştür. Mezarlar, hem toprak alma derdinde olan insanı hem de insanı alma derdinde olan toprağı bir araya getiren sessiz şahitlerdir. Hikayenin sonunda, herkes toprak sahibi olacak ve sadece amelleriyle baş başa kalacaktır.

İşte bu, fani olanın nihai sonudur.

İnsanlık tarihi boyunca, kalplerini dünyevi hırslarla dolduranlar, hırsın getirdiği mahrumiyetin acı tadıyla yüzleşmişlerdir. Hırs, rızıkları gayrimeşru yollarla elde etmeye sevk eder ve nihayetinde doyulmaz bir boşluk bırakır. Oysa tevekkül ve kanaat, Allah’a güvenmenin ve O’nun takdir ettiğine razı olmanın bir nişanesi olarak insana huzur ve bereket getirir. Tıpkı bir bal arısının küçücük kafasıyla kâinat bahçesindeki çiçekleri tanıyıp, onlardan bal gibi bir rahmet hediyesi getirmesi gibi, iman dairesinde yaşayan insan da bu dünyada Rabb’inin takdirine güvenerek yaşar ve ahirete hazırlanır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in terbiyesi, dünya ve ahirette ebedi ve daimi mutluluğu arayanlar için en büyük rehberdir. O’nun gösterdiği yol, bizi fani dünyanın tuzaklarından korur ve ahiret yurdu için azık biriktirmeye yöneltir.

Bu açıdan, şükredenlerin nimetlerinin artacağı ve nankörlük edenlerin ise şiddetli bir azapla karşılaşacağı hakikati (İbrâhim Sûresi, 7. Ayet), bize hayatın temel bir prensibini sunar:
Dünyalıkların peşinde koşmak yerine, Allah’ın verdiği nimetlere şükretmek ve O’nun rızasını kazanmak, gerçek zenginliğin kaynağıdır.

İnsan en evvel muhabbetini Allah’a verirse, onun muhabbeti dolayısıyla Allah’ın sevdiği her şeyi sever. Bu sevgi, bizi dünyalık heveslerden arındırır ve bizi ebedi olana yönlendirir. Çünkü bir musibetle karşılaştığımızda bile, bunun kendi yaptıklarımız yüzünden olduğunu idrak edip tövbe etmemiz ve Allah’ın affına sığınmamız (Şûrâ Sûresi, 30. Ayet), iman dairesinde bir yaşamın getirdiği bir bilgeliktir.

Nihayetinde, ömür-ü bakide görülecek rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde sa’y ve çalışmalarımıza bağlıdır. Yani, ahiret yurdundaki ebedi mutluluk, bu dünyada sergilediğimiz gayretin, Allah’a olan bağlılığımızın ve O’nun rızası için yaptığımız amellerin bir sonucudur. Bu dünya, bir misafirlik yeridir ve misafirliğin en güzel ahlakı, ev sahibine hürmet etmek ve O’nun buyruklarına uymaktır. Dolayısıyla, aziz olarak bu dünyadan ayrılmak, Allah’a olan imanımızı güçlendirmek, O’nun rızasını kazanmak için çalışmak ve kalbimizi dünyalık hırslardan temizlemekle mümkündür.

Özet
Hayat, fani bir misafirliktir ve bizler bu dünyadan ebedi ahiret yurduna göç edecek yolcularız. Bu nedenle, kalbimizi beraberimizde götüremeyeceğimiz mal, mülk ve makam gibi dünyevi hedeflere bağlamamalıyız. Tarih boyunca bu gerçeği göz ardı edenler, hırslarının ve dünyalık sevgilerinin getirdiği mahrumiyetle yüzleşmiştir. Gerçek huzur, tevekkül, kanaat ve Allah’a olan şükürde bulunur. Ebedi mutluluğun anahtarı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in terbiyesini rehber edinmek, Allah’a olan muhabbetimizi artırmak ve bu fani ömrü ahiret için çalışarak değerlendirmektir. Bu dünyadan aziz olarak ayrılmak, dünyalıkların peşinden koşmak yerine, Allah’ın rızasını kazanmaya odaklanmakla mümkündür.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 10th, 2025