İnsanlığın Sınavı: Haramdan Helale, İmandan Direnişe

İnsanlığın Sınavı: Haramdan Helale, İmandan Direnişe

Bu kâinat, bir düzen ve amaç üzerine kurulmuştur. Yeryüzü bir beşik, dağlar birer kazık gibi yerleştirilmiş, yedi kat gök sapasağlam bina edilmiş, gece dinlenme, gündüz çalışma vakti kılınmıştır. Bütün bu kusursuz düzen, bizi var eden ve terbiye eden Rabbimizin bir lütfudur.

Vücudumuzdaki en kıymetli azalarımız olan göz ve kulak gibi hassas duyu organları, bir tezgahtan yahut dükkândan alınmış basit nesneler değildir. Onların sahibi, bize bunları veren ve yalnızca Mabud olmaya layık olan Rabbimizdir.

Ancak insan, bu mükemmel düzenin içinde bazen nefsine yenik düşer ve haramın çekiciliğine kapılır.
İmam Şâfiî’nin hikmetli sözü, bu sürecin trajik bir portresini çizer: Haramın en zor olanı, başlangıcıdır. İlk adım atıldığında bir dirençle karşılaşılır, vicdan sızlar. Sonra o haram kolaylaşır, sıradanlaşır, adeta hayatın bir parçası haline gelir. Alışkanlık, tatlanmaya dönüşür ve en nihayetinde kalbe yerleşir. O kalp, bir haramla yetinmeyip başka haramların peşine düşer.
İşte bu, manevi yozlaşmanın, mayası bozuk olanın ne ar tanır ne de haya, hale geldiğinin en acı göstergesidir.
İnsanın fıtratı, bu gidişatla bozulur ve doğruyu yanlıştan ayırt edemez hale gelir.
Bu manevi düşüş, ferdi olmaktan çıkıp toplumsal bir hale geldiğinde, vicdanlar körleşir ve zulüm sıradanlaşır. Tarih, bu tür manevi çöküşlerin neticesinde ortaya çıkan dramatik olaylarla doludur.

Siyasi hesaplaşmalar, hakikatten uzaklaşmış kararlar ve vicdan azapları… Menderes’in asılmasının ardından, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in, “Menderes’in asılması için İsmet İnönü ve CHP’den gelen baskılara dayanamadım… Çok büyük bir haksızlık yapıldı. Bu içimde büyük bir yaradır. Üzgünüm Menderes…” şeklindeki itirafı, siyasi baskıların ve manevi zaafların bir insanın vicdanında nasıl bir yara açtığının tarihi bir isbatıdır. Bu, sadece bir siyasi figürün itirafı değil, aynı zamanda haramın ve zulmün kolaylaşarak vicdanları nasıl ifsat ettiğinin de ibretlik bir örneğidir.

Ancak tarih, sadece zulmün ve manevi çöküşün değil, aynı zamanda imanın ve direnişin de destanlarına şahittir. Zulme karşı başını eğmeyen, hakikat-i Kur’an’a feda olmaya hazır olanlar da vardır.
“Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa ve her gün biri kesilse zındıkaya ve dalalete teslim-i silah edip vatan ve millet ve İslâmiyet’e hıyanet etmem” diyenlerin duruşu, zulme karşı sarsılmaz bir imanın simgesidir. Bu direniş ruhu, Gazze’deki gibi zorlu coğrafyalarda, ölümün, korkunun, açlığın, çığlığın, enkazın ve gözyaşının hüküm sürdüğü yerlerde dahi umudun, sessizliğin ve direnişin var olabileceğini gösterir. Bu tablo, mazlumların çığlığının ve umudunun bir saat gibi zamanı durdurduğunu ve zulmün sona ereceği anı beklediğini anlatır.

Sonuç olarak, bu mükemmel yaratılışın gayesini anlamak, nefsin haram tuzaklarına karşı uyanık olmak ve zulme karşı hakikatin yanında durmak, insanlığın en büyük sınavıdır.
Unutulmamalıdır ki, bozulan maya, ne ar tanır ne de haya.
Bu sebeple manevi değerleri korumak, zulme karşı direnmek ve her şeyden önce Yaratıcı’nın kudret ve adaletine sığınmak, bu fani dünyada ayakta kalmanın ve ebedi kurtuluşa ermenin yegâne yoludur.

Özet
Makale, evrendeki mükemmel düzenin ve insan vücudundaki hassas organların bir Yaratıcı’nın eseri olduğu tesbitiyle başlamaktadır.
Bu mükemmel yaratılış karşısında insanın harama düşüş sürecini anlatan İmam Şâfiî’nin sözleri üzerinden, manevi yozlaşmanın basamakları incelenmiştir. Bozuk mayalı insanların utanç ve edepten yoksun kalacağı, bu durumun tarihi ve siyasi dramlara yol açtığı, Cemal Gürsel’in Menderes hakkındaki itirafı ile örneklendirilmiştir. Bu olumsuz tabloya karşıt olarak, zulme boyun eğmeyen, vatan ve millete ihanet etmeyen imanlı direnişçilerin duruşu, manevi gücün kaynağı olarak gösterilmiştir.
Gazze’deki durum üzerinden ise, umutsuzluk ve zulüm ortamında dahi direnişin ve umudun varlığını koruduğu anlatılmıştır.
Makale, insanın Yaratıcı’ya sığınarak, haramdan kaçınarak ve zulme karşı durarak bu dünyadaki sınavı başarıyla geçebileceği sonucuna varmaktadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 7th, 2025