İnsan: Kâinatın Aynası ve Varlık Sırrı

İnsan: Kâinatın Aynası ve Varlık Sırrı

İnsanoğlu, varoluş sahnesinde adeta bir sır perdesiyle örtülü bir eserdir. Kimi zaman bir hiçlik girdabında kaybolmuş, kimi zaman ise kâinatın en yüce gayesi olarak tecelli etmiştir. Bu iki zıt durum, aslında insanın kendi iç dünyasında verdiği mücadelenin bir yansımasıdır.
Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Said Nursi’nin hikmet dolu sözleri ve Kur’an-ı Kerim’in derin ayetleri, bu mücadelenin kodlarını çözmemize yardımcı olur.

İnsan, annesinin rahminde bir damla sudan başlayarak, etten ve kemikten oluşan bir surete bürünür. Bu süreç, sadece biyolojik bir gelişimden ibaret değildir; aksine, ilahi bir iradenin, muazzam bir nizamın ve mükemmel bir sanatın tecellisidir. Her bir uzuv, belirli bir vazife için yaratılmıştır ve bu uzuvların hepsi, kâinatın Hâlık’ı olan Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eder. Nasıl ki bir ağacın meyvesi, ağacın kendisini ve onu var edeni gösteriyorsa, insanın her bir parçası da onu yaratan Sonsuz Kudret ve Rahmet Sahibi’nin delili olur.
Ancak insan, bu mükemmel yaratılışın şuuruna vardığında bile, şeytanın ve nefsinin tuzaklarıyla imtihan edilir.
İnadın, bencilliğin ve kibirin pençesine düşen kişi, iyilik meleğini dahi bir düşman gibi görebilir. Şeytanın yardımıyla elde ettiği dünyalık başarılara “melek” derken, kalbine ilham edilen ilahi rahmet ve hakikati göz ardı edebilir. Aksine, hakikat libasını giyinmiş bir meleği gördüğünde, onu şeytan zannedebilir ve ona karşı adâvet besleyebilir. Bu, insanın körleşmiş kalbinin, hakikati ters yüz etmesinin trajik bir göstergesidir.
İbadet, bu körleşmeyi önleyen en önemli manevi kalkanlardan biridir. İbadeti terk etmek, kâinatın kemalâtını inkâr etmek ve ilahi hikmete karşı bir tecavüzdür. Böyle bir insan, en şiddetli cezalara müstahak olur, zira kendisini yaratanı unutmuştur.

Bu dünya da her an, bir imtihan sahnesidir. Cennet, öyle kolay elde edilecek bir yer değildir. Oraya ulaşmak, bir parça meşakkati, şevkle, şükürle ve sabırla karşılamayı gerektirir. Başa gelen her musibeti, ilahi rıza ve hikmet dairesinde karşılamak, müminin en önemli vasıflarındandır. Cenabı Hak, “Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir” buyurarak, sabrın ehemmiyetine işaret etmiştir.

İnsanı kemale erdiren bir diğer unsur da ahlaki faziletlerdir.
Haset, öncelikle haset edeni yakar, mahveder ve içten içe bitirir. Haset edilen kişiye ise ya çok az zarar verir ya da hiç vermez. Bu, hasedin zehirli bir ok gibi sadece atanı vurduğunun, kinin ise kalbi bir hastalık olduğunun açık bir delilidir.

Kadınların, erkeklerle konuşurken yumuşak bir eda ile konuşmamaları emri de, kalbinde hastalık olanların ümide kapılmaması, dolayısıyla ahlaki zaafların önlenmesi hikmetine dayanır.

Bediüzzaman’ın da dediği gibi, insan “Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var.”
Bu fani dünya hayatı, ebedi bir yolculuğun sadece bir durağıdır. Gururdan, kibirden sıyrılıp, bizi yaratanı düşünmek, kabre gideceğimizi bilmek ve buna göre hazırlanmak, insanın bu dünyadaki en önemli vazifesidir. Aklımızı kullanmak, ayetleri tefekkür etmek, şeytanın saptırmalarından korunmak için yegane yoldur. Zira “Andolsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?” ayeti, bu hakikati en çarpıcı şekilde ortaya koyar.

Özet
Bu makale, Risale-i Nur ve Kur’an-ı Kerim ışığında insanın yaratılışını, dünya hayatındaki imtihanlarını ve manevi sorumluluklarını ele almaktadır.
İnsanın bir damla sudan başlayıp mükemmel bir surete bürünmesinin ilahi bir sanat eseri olduğunu, her bir uzvunun Allah’ın varlığına işaret ettiğini anlatmaktadır.
Makale, inadın ve kibirin insanı hakikatten nasıl uzaklaştırdığını, şeytanın tuzaklarını ve ibadetin bu tuzaklardan korunmadaki önemini anlatmaktadır.
Cennete giden yolun sabır, şükür ve rıza ile döşendiği, hasedin öncelikle haset edeni yok ettiği ve ahlaki erdemlerin önemine dikkat çekilmektedir.
Son olarak, Bediüzzaman Said Nursi’nin “başıboş değilsin, bir vazifen var” sözüyle, insanın dünya hayatındaki asıl gayesinin farkına varması, aklını kullanarak Yaratan’ı düşünmesi ve ahiret için hazırlanması gerektiği anlatılmaktadır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesAğustos 7th, 2025