Dünya Bir Han, Hayat Bir Yolculuk: İnsanın Kendisiyle ve Kaderiyle İmtihanı
Dünya Bir Han, Hayat Bir Yolculuk: İnsanın Kendisiyle ve Kaderiyle İmtihanı
İnsan, varoluşunun başlangıcından itibaren kendisini, içinde bulunduğu dünyayı ve hayatın anlamını sorgulayan bir varlıktır. Bu dünya, kimi zaman şen şakrak bir panayır, kimi zaman ise ıssız bir çöldür. Hayat ise, ne zaman biteceği bilinmeyen, sayısız durakları olan bir yolculuktur. Bu yolculukta karşılaştığımız her olay, her insan ve her duygu, bize kendi iç dünyamızla ve ilahi iradeyle olan ilişkimizi yeniden gözden geçirme fırsatı sunar.
Dünya: Ebedi Olmayan Bir Konak,
“Bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir.” İnsanın bu fani dünyaya olan bağlılığı, genellikle onu asıl amacından uzaklaştırır. Mal, mülk, makam, şöhret gibi geçici hevesler, insana bu dünyanın ebedi bir yurt olduğu yanılgısını verir. Ancak hayatın sonu geldiğinde, dünya bize “Haydi dışarı!” der ve bizi terk etmeye zorlar. Tıpkı bir misafirhaneden ayrılan yolcu gibi, bu dünyadan geriye sadece yaptıklarımız ve bıraktığımız izler kalır. Bu nedenle, dünya bizi kovmadan ve “haydi dışarıya” demeden, bu fani zevkleri arkamızda bırakıp, asıl yurdumuza hazırlık yapmalıyız.
*********
Şeytanın Vesvesesi ve İnsanın İç Savaşları
Hz. Ali’nin hikmetli sözünde, insanın iç dünyasına dair önemli bir gerçeği işaret eder: “Boş eve hırsız girmez.”
Şeytanın vesveseleri, ancak kalbi ve zihni boş kalmış, manevi birikimi olmayan insanları etkisi altına alabilir. Kalbi imanla, hikmetle ve ilimle dolu olan bir insan, şeytanın fısıltılarına karşı daha dirençlidir. Bu durum, insanın nefsiyle olan mücadelesini de simgeler. Nefis, tıpkı şeytan gibi, sürekli olarak bizi kötüye ve tembelliğe sürüklemeye çalışır. Bu deruni savaşta galip gelmek, ancak irademizi güçlendirerek ve kalbimizi ilahi aşkla doldurarak mümkün olur.
**********
Kader ve Musibetler: Tevbenin Kapısı
Hayatta karşılaştığımız musibetler ve zorluklar, kader-i ilahinin birer tecellisidir.
“Kader-i ilahi isyanımız için musibet verir.” Bu musibetler, aslında bize birer uyarı niteliğindedir. İşlediğimiz hataları, ihmallerimizi ve isyanlarımızı hatırlatır. Bu zorluklara rızâdâde olmak, yani ilahi takdire teslim olmak, o günahtan tövbe etmektir. Zira her zorluğun ardında bir kolaylık, her karanlık gecenin ardında ise parlak bir sabah vardır. “Gecelerimiz çok karardı ve çok kararan gecelerin sabahları pek yakın olur” sözü de bu umudu ve sabrı anlatır.
**********
Hayatın Kıymeti: Dün, Bugün ve Yarın
Hayat, “dün gitti, yarın meçhul, bugün senin elinde” gerçeğiyle anlam kazanır. Geçmişi değiştiremeyiz, geleceği bilemeyiz. Sahip olduğumuz tek şey, içinde bulunduğumuz andır. Bu anı, tıpkı bir yatırımcı gibi, en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
“Gerçek ömrünü, içinde bulunduğun gün bil” sözü, bu kıymetli anın ne kadar önemli olduğunu anlatır. Bu nedenle, geleceğe yönelik gerçek bir yatırım, bugünü faydalı amellerle, ibadetle ve iyilikle geçirmekten geçer.
Özet
İnsanın dünya hayatı, fani bir handa geçen geçici bir yolculuktur. Bu yolculukta karşılaştığı zorluklar, musibetler ve dahili savaşlar, aslında onun manevi olgunlaşması için birer imtihandır. Şeytanın vesvesesine karşı kalbini imanla doldurmak, kaderin cilvelerine karşı sabır ve rıza göstermek, ve en önemlisi, elindeki anın kıymetini bilmek, bu zorlu yolculukta insana rehberlik eden temel ilkelerdir. Unutmamalıyız ki, dünya bizi kovmadan evvel, bu fani hevesleri arkamızda bırakmalı ve ebedi yurdumuza hazırlık yapmalıyız.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com