Açlıkla Gelen Sessiz Soykırım: Gazze’de İnsanlığın Çöküşü
Açlıkla Gelen Sessiz Soykırım: Gazze’de İnsanlığın Çöküşü
- GİRİŞ: Susturulmuş Feryatlar ve Çatlayan Tabaklar
Gazze… Bir şehrin değil, bir milletin boğazına kadar sıkılmış yumruğun adıdır artık. Her çatal kaşık sesi, bir yardım konvoyunun geç gelmiş yankısı gibidir. Her çocuğun açlıktan çıkardığı inilti, dünyanın sessizliğine atılmış bir tokattır.
Bugün Gazze’de yalnızca insanlar değil, insanlık da açlıktan ölüyor. Yüzlerce çocuk, daha dünya nimetini tadamadan toprakla buluşurken, devletler diplomatik satrançlar oynuyor. Zulmün en rafine hali olan açlıkla imha siyaseti, “bomba atmadan öldürmenin” soğukkanlı formülüdür.
- TARİHİN TEKERRÜRÜ: Abluka Savaşının Siyah Sayfaları
Tarih boyunca açlık bir silah olarak kullanıldı. Roma, düşmanı teslim almak için kuşatma yapardı. Orta Çağ’da kaleleri aç bırakarak dize getirirlerdi. Fakat Gazze’de yaşanan bu durum, tarihin tanık olduğu en uzun ve en sistematik aç bırakma politikasıdır.
İsrail, BM kararlarını hiçe sayarak, Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirdi. Abluka artık sadece askeri değil, biyolojik bir silah halini aldı. 75 yaşındaki müezzin Selim Asfur’un “beş gün üst üste ekmek bulamadım” demesi, sadece açlığın değil, “toplu ceza”nın belgesidir.
- HİKMETİ GÖREMEMEK: Gözlere İnen Perde
Kur’ân’da buyurulur:
> “Kim bir canı haksız yere öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir.”
(Maide, 32)
Gazze’de çocuklar tek tek değil, toplu toplu ölüyor. Bu artık yalnızca bir işgal değil, bir imtihandır: Sadece Filistinliler için değil; suskun kalan bütün insanlık için…
İnsanlığın sınıfta kaldığı bu yer, ilahi terazinin kurulacağı yerdir. Zulmü alkışlayan değil, zulme susan da bu terazide mahkûm olur.
- BİLİMSEL VE SAĞLIK BOYUTU: Açlığın Sessiz Tahribatı
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre çocuklar 3-4 günlük açlıkla geri dönüşü olmayan beyin ve organ hasarı yaşayabilir. 9 yaşındaki Meryem’in 10 kiloya düşmesi, tıbben ölümle yaşam arasında bir çizgide kalmaktır. Gazze’de bu tablo artık norm hâline geldi.
Kronik açlık, yalnızca fiziksel değil; psikolojik, nesiller arası travmalara da sebep olur. Açlığı yaşamış bir çocuk, hayata güvenini yitirir. Gazzeli çocuklar ellerinde tabaklarla yardım beklemiyor artık; aslında adalet ve merhamet bekliyorlar.
- SESSİZLİK DE BİR TARAF OLMADIR
İnsanlığın vicdanı, artık diplomatik kınama cümleleriyle temizlenemez. Yeryüzünün sustuğu, sadece sosyal medyada birkaç paylaşım yaptığı yerde; açlıktan ölen bir çocuk, dünya sisteminin meşruiyetini yerle bir eder.
Birleşmiş Milletler, uluslararası hukuk, insan hakları beyannamesi… Hepsi bir bir rafa kaldırılmıştır. Çünkü sistem, mazlumu değil, menfaati korumaktadır.
- TÜRKİYE VE KIZILAY’IN ROLÜ: İyiliğin Enkaz Altında Filizlenmesi
Tüm bu karanlık tabloda, Türkiye’nin Gazze’ye gönderdiği yüzlerce TIR yardım, iyiliğin hâlâ nefes aldığına dair bir delildir. Kızılay’ın 50 bin kişilik gıda yardımı, yalnızca karın doyurmaz, umut da verir.
Ancak bu yardımların sürekliliği kadar, yardım yollarının açık kalması da bir o kadar hayatidir. Yardım dağıtım noktalarının bombalandığı yerde, insanî yardım bir risk değil, bir cihat olur.
- HAKİKATİN SAHNESİ: Kamera Arkasında Kalan Sessizlik
Bir Gazzeli annenin çocuğuna “belki de son kez” sarılarak yardım kuyruğuna gitmesi, modern çağın en dramatik sahnelerindendir. Bu yalnızca bir anne-çocuk hikayesi değil; medeniyetin çöküş hikayesidir.
Hiçbir anne, ekmek almak için çocuklarına veda etmemeli. Bu tabloya bakan herkesin kendi yüreğinde şu soruyu sorması gerekir:
“Ben bu zulmün neresindeyim?”
- SONUÇ: İnsanlık Gözden Değil, Gönülden Uzaklaştı
Gazze’de olanlar sadece politik değil, ahlaki bir yıkımdır. Açlıkla terbiye edilen bir toplumun karşısında duran herkes, tarih önünde ve Allah katında sorumludur.
Bir gün hesaplar kapandığında, çocukların boş tabağı, o günün en ağır delili olacaktır.
ÖZET
Gazze, tarihin en sistematik aç bırakma politikasıyla karşı karşıya.
İsrail, insani yardımları engelleyerek açlığı bir silah haline getirdi.
En çok etkilenenler çocuklar ve yaşlılar; 180 kişinin açlıktan öldüğü bildiriliyor.
Dünya sistemi, bu soykırım karşısında etkisiz ve suskun kalıyor.
Türkiye ve Kızılay, yardım ulaştırmak için aktif rol oynasa da yeterli değil.
Açlıktan ölen bir çocuk, insanlığın çöküş belgesidir.
Bu olaylar karşısında tarafsız kalmak mümkün değildir: Susmak da bir tercihtir.
Ancak zulme taraf olmak, tarafsız kalmak ve suskun durmak; namusun yitirilmesi ve bertaraf olmaktır.
Gazze, sadece bir coğrafya değil, vicdanın sınavıdır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com