BU MİLLETİN AYARLARIYLA OYNANDI

BU MİLLETİN AYARLARIYLA OYNANDI

Fetö bu milletin genetik ayarlarıyla oynadı.
Ayarları bozdu.
Bir virüs gibi.
El atmadığı ve attırmadığı alan kalmadı.
İnancıyla oynadı.
Ahlakıyla oynadı.
Ve hedefe ulaşmak için her gayri meşru yol, meşru ve mübah sayıldı .
“Amaca ulaşmak için her yol mübah” veya “Zafere giden her yol mubah” denildi.
Ekonomisiyle oynadı. Yumurta gibi milletin hassasiyetiyle fiyatlarını bile kasıtlı arttırarak enflasyonu yükseltti.
Milletin midesiyle oynandı.
Milletin gençleri çalındı.
Milletin yılları bitirildi.
Bir nesil mahvedildi.
Aynı milletin ve dinin evlatlarını birbirine düşman eyledi.
Ki bununla da kalınmayacak bu yara kanamaya ve irin üretmeye devam edecek.
Bir asırdır devam eden Atatürkçülüktü, sağcılık,
solculuk, alevi,Sünni, pkk derken yıllar sürecek bir de Fetö kavgası bu milletin ve gelecek nesillerin önüne açılmış oldu.
Tavsiyem odur ki; Fetö mensupları da tıpkı Pkk gibi silah bırakmalıdır.!?!
Kavgayı sürdürmemeliler.
2013 yılı FETÖ’nün bedduası münasebetiyle; biri esnaf, diğeri öğretmen olan iki kişi; bu durum ne olacak diye sorduklarında kendilerine açıkça şöyle demiştim,
Eğer yarın öbür gün Gülen sizin elinize silah verip diğer cemaatlerle ve bu milletle karşı karşıya getirirse şaşırmayın, demiştim.
Esnaf olan ve 15 Temmuzdan bir kaç ay önce dükkanını devredip Hollandaya kaçtı.
Ve hayretini dile getirip; olur mu yaa, demişti.
Ve fazlası oldu.
Diğer öğretmen görevden alınıp, 4 sene sonra göreve geri döndü.
Korkumu hep şöyle dile getirdim;
50 yıl sürecek Fetö- Millet kavgasının devam edecek olması.
Nitekim Bursada şimdiye kadar görülmemiş orman yangınını benzin dökerek yakan kişinin yakalanarak; askeriyeden atılmış bir Fetö mensubunun bunu yaptığına dair itiraf etmiş olması.

Ayette:”Rasûlüm! Doğrusu biz, ilâhî gerçekleri ortaya koyan bu kitabı sana, insanlar arasında Allah’ın gösterdiği şekilde hüküm verebilesin diye indirdik. Sakın, hâinlerin savunucusu olma!” Nisa.105.

“Haksızlık yaparak kendilerine hâinlik edenleri savunma! Şüphesiz Allah, hâinlikte ve günah işlemekte aşırı gidenleri hiç sevmez.”Nisa.107.

“Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hâinlik etmeyin; yoksa bile bile size emânet edilen şeylere de hâinlik etmiş olursunuz.” Enfal.27.

“Eğer onlar sana hâinlik etmek isterlerse, bunda da şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü onlar daha önce de Allah’a hâinlik etmeye kalkışmışlardı da, Allah da onlara karşı sana güç ve imkân vermişti. Çünkü Allah, hakkıyla bilen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır.”Enfal.71.

“Şüphesiz, Allah mü’minleri dâimâ koruyup müdafaa edecektir. Çünkü Allah, hiçbir hâin ve nankörü sevmez.” Ha.38.

“Allah gözlerin hâince bakışlarını da, göğüslerin gizlediklerini de bilir.” Mümin.19.

**********

FETÖ: BU MİLLETİN HAFIZASINA SAPLANMIŞ SİSTEMATİK BİR VİRÜS

Giriş: İhanetin Biyolojisi ve Ruhî Tahribatı

Her milletin tarihinde travmalar vardır. Lakin bazı travmalar, milletin sadece geçmişini değil, geleceğini de zehirler. FETÖ denilen yapı, işte böyle bir travmadır. Bir virüs gibi bu milletin damarlarına sızmış, genetiğiyle oynamış, aklı, vicdanı, inancı, ahlakı ve aidiyet duygusunu hedef alarak her yönüyle bozucu bir “mutasyon projesi”ne dönüşmüştür. Tıpkı Kur’ân’ın tarif ettiği “hâinlerin dost görünerek içerden vurması” gibi…

  1. Genetik Ayarlarla Oynamak: Millet Mühendisliği

Her milletin kendine özel “manevî genleri” vardır: İnanç, ahlak, kültür, gelenek, aile yapısı, devlet-millet bağı… FETÖ bu genleri hedef aldı. “Din”i araçlaştırdı, “cemaat”i şirkete, “takvayı” ise istismara dönüştürdü. Samimi insanları kullanarak bir “siber virüs” gibi topluma yayılırken, arka planda bir başka toplumu, bir başka milleti ve bir başka aklı temsil etti.

Bu bir örgüt değildi sadece, bu bir “zihin işgali”ydi. Kur’ân’ın Enfal 27 ve 71. ayetlerinde ifade edilen “Allah’a ve Rasulü’ne hıyanet edenler” kategorisinde bir yapıydı. İçten içe çürütüyor, ama dışarıdan “güzel ahlak” maskesiyle parlıyordu.

  1. Ahlâkî Bozulma ve Gayri Meşrulaştırma Sanatı

“Amaca ulaşmak için her yol mubah” düşüncesiyle meşrulaştırılan her hile, ahlakı paramparça etti. Yalanlar “takiyye”, iftiralar “hikmet”, kumpaslar “cihad” adı altında ambalajlandı. Böylece Kur’ân ahlâkı yerle bir edildi. Peygamber ahlâkı olan “emanet, sadakat, adalet” yerini; iftira, sızma ve ihanet üçlüsüne bıraktı.

İslam tarihinde benzer fitne hareketleri çoktur. Haricîler, Batınîler, Haşhaşîler… Hepsi de din kisvesiyle ihanetin ustalığını sergilemiştir. FETÖ ise modern dünyada bunun bir dijital ve kurumsal versiyonudur.

  1. Ekonomik Sabotaj: Midenin Fethi

FETÖ’nün sadece akılları değil, mideleri de hedef aldığı açıktır. Gıda sektörüne, yumurtaya, temel tüketim maddelerine sızarak ekonomik manipülasyon yapacak bir altyapı oluşturdu. Enflasyonun bazı dönemlerde bilinçli artırılması, yumurta gibi temel besin maddelerinde oynanan fiyat oyunları, sadece ekonomiyle değil milletin psikolojisiyle de oynamak demektir.

Nitekim HAKMAR, TATBAK ve YUMTAT gibi firmaların FETÖ ile bağlantılı çıkması, yapının stratejik olarak halkın en zayıf karnına—midesine—bile sızdığını göstermektedir.

  1. Kaybedilen Nesiller ve Geleceğin Yarası

Bir nesil çalındı. En zeki öğrenciler, en temiz duygularla bu yapıya kaptırıldı. Eğitim kurumlarında sistematik beyin yıkama faaliyetleriyle bir “kopya nesli” yetiştirildi. Bu nesil, inançla ihaneti karıştırdı. Allah için değil, “abi” için yaşadı. Din değil, yapı kutsallaştırıldı.

Bugün birçok anne-baba, çocuğunun hâlâ FETÖ propagandasıyla aklının bulanmış olmasından dolayı derin bir vicdan azabı yaşamaktadır. Bu, sadece bir nesli değil, gelecek nesilleri de zehirleyebilecek derinlikte bir travmadır.

  1. Kavgalar Zinciri: Bitmeyen İmtihanlar

Atatürkçülük, sağcılık, solculuk, Alevîlik, Sünnîlik, PKK… Ve şimdi FETÖ. Bu ülke sürekli iç kavgalarla tüketiliyor. Her gelen fitne, milletin enerjisini emiyor. Her bölünme, birliğe indirilen darbe oluyor.

FETÖ, bu zincire yeni bir halka ekledi. Üstelik öyle bir yara açtı ki, bu yara nesiller boyu kanayacak gibi. Aynı aileden bireyler birbirine düşman oldu. Tıpkı sahabe arasında Cemel ve Sıffin’de yaşandığı gibi, bir kavga başladı. Ama bu kez kavga, dış güçlerin istihbarat destekli planlarıyla daha organize, daha derin, daha sinsi…

  1. Çözüm Ne? Silahı Bırakmak ve Tövbe Etmek

Bugün hâlâ FETÖ’yü savunan, onun adına mücadele eden kişiler bilmelidir ki, artık bu hareketin “cemaat” değil, “cebirî bir yapı” olduğu ortaya çıkmıştır. Her ne şekilde olursa olsun, kavga değil, helalleşme ve tövbe zamanıdır.

FETÖ’nün gerçek yüzünü görenlerin, tıpkı PKK’dan ayrılanlar gibi bu yapıya karşı mesafe koymaları gerekir. Aksi takdirde milletle olan kavga, sadece bireylerin değil, ülkenin bütünlüğünü tehdit eden bir iç savaşa dönüşebilir.

Kur’ânî Uyarılar: Hainlik Karşısında Tarafsız Kalma!

“Sakın, hâinlerin savunucusu olma!” (Nisâ, 105)

“Allah, hâin ve günahkârları sevmez.” (Nisâ, 107)

“Allah, gözlerin hain bakışını da, kalplerin gizlediklerini de bilir.” (Mü’min, 19)

Bu ayetler, sadece bireysel değil, toplumsal bir tavrı da emreder: Hainin yanında değil, mazlumun ve adaletin yanında yer almak.

Sonuç: FETÖ Bir İmtihandır – Ama Sonsuz Değildir

FETÖ bir yapıdan fazlasıdır; bir sınavdır, bir tahribattır, bir ibrettir. Ancak her yara şifa bulur. Bu millet, tarih boyunca Selçuklu’yu çökerten Batınîler’i, Osmanlı’yı içerden çürüten devşirme isyanlarını ve Cumhuriyet döneminde millî iradeye karşı darbeleri nasıl atlattıysa, FETÖ’yü de atlatacaktır.

Yeter ki hainlere karşı gaflet gösterilmesin, mağdurların feryadı duyulsun ve adalet terazisi teraziliğini yitirmesin.

Özet

Bu makale, FETÖ’nün milletin inancına, ahlakına, ekonomisine ve geleceğine yönelik çok katmanlı tahribatını derinlemesine ele alıyor. Yapının dini değerleri istismar ederek adeta bir “hainler ordusu” oluşturduğu, ekonomik manipülasyonla halkı açlığa ve sıkıntıya ittiği, özellikle genç kuşakları hedef alarak bir zihin işgali gerçekleştirdiği anlatılıyor. Kur’ân ayetleri ışığında ihanetin mahiyeti, tarihî örneklerle desteklenerek açıklanıyor.
Sonuçta bu yapının durdurulması, ancak samimi bir tövbe ve milletle barışma süreciyle mümkün olabileceği belirtiliyor. FETÖ, sadece bir cemaat değil, bir fitne dönemidir ve bu fitneden ders alınmazsa, milletin geleceği de tehlikededir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com

 

Loading

No ResponsesTemmuz 29th, 2025