CİNSİYETSİZLİK Mİ, YOKSA CİNSİYET VE KİŞİLİK BOZUKLUĞU MU?
CİNSİYETSİZLİK Mİ, YOKSA CİNSİYET VE KİŞİLİK BOZUKLUĞU MU?
Bir Kavmin Çöküşü: Sodom ve Gomore Üzerine Düşünceler
Modern çağ, insan fıtratını yerinden oynatan, cinsiyetin doğallığını sarsan bir ideolojik fırtınaya tutulmuş durumda: “Cinsiyetsizlik” adı altında öz benliğin ve yaradılış düzeninin inkârı. Bu gidişat, yeni gibi sunulsa da, aslında tarihin en karanlık dönemlerinden birinin tekrarıdır: Sodom ve Gomore’nin hikâyesi bu bakımdan sadece bir kıssa değil, ibretlik bir uyarıdır.
1. Fıtratla Savaş: İnsanın Kendi Hakikatine İsyanı
İnsan erkek veya kadın olarak yaratılır. Bu sadece biyolojik değil, ruhsal ve toplumsal bir dengedir. Her cinsin kendine has bir güzelliği, görevi ve hikmeti vardır. Bu denge bozulduğunda yalnız fert değil, toplum da çöker. Bugün cinsiyetsizlik ideolojisi, tam da bu hikmetli dengeye savaş açmış durumda. Kadını kadınlıktan, erkeği erkeklikten uzaklaştırıyor; çocukları ise kimliksiz, cinsiyetsiz ve kişiliksiz bireyler hâline getirmeye çalışıyor.
Bu, yalnızca bir tercihler meselesi değil; insanın özünü, ailesini, neslini ve toplumunu hedef alan sistematik bir bozulmadır.
2. Lut Kavmi: Sapkınlığın Resmîleştiği Bir Toplum
Kur’an’da defalarca geçen Lut Kavmi, bu sapmanın en eski ve çarpıcı örneklerinden biridir. Erkeklerin erkeklere yöneldiği, iffetin alaya alındığı, ahlâksızlığın normalleştirildiği bir toplum… Hz. Lut’un defalarca uyarmasına rağmen bu kavim, sapkınlığı bir hak, bir yaşam tarzı gibi benimsedi. Sonuç: Yerle bir edilen şehirler, gökten yağan taşlar ve ibretlik bir son.
Bugünün “özgürlük” adı altındaki sapmalarını o günkü Lut Kavmi’nin yaşadıklarından ayıran ne var? Eğer cinsiyeti inkâr eden bu düşünce sistemi durdurulmazsa, akıbetin benzer olması da şaşırtıcı olmaz.
3. Ailenin Çöküşü: Neslin Tükenişi
Cinsiyetsizlik ideolojisi, ailenin tanımını yeniden yazmak istiyor. Anne yok, baba yok; iki erkek, iki kadın ya da “hiçbir şey olmayanlar” aile gibi sunuluyor. Bu bir “sosyal deney” değil, doğrudan nesle kasteden bir tuzaktır.
Aile, yalnız bir birlikte yaşama modeli değil; merhametin, sorumluluğun, neslin ve terbiyenin merkezidir. Bu merkezin ortadan kalkması, geleceği yetim bırakır. Bugün Batı toplumlarında artan yalnızlık, intiharlar, antidepresan kullanımı; bozulmuş aile düzeninin ve kimlik kaybının doğal sonucudur.
4. Cinsiyet Bozukluğu Değil, Kişilik Bozukluğu
İnsanın yaratılışını inkâr etmesi sadece biyolojik değil, psikolojik bir tahribattır. Fıtratına savaş açan insan, kendini kaybeder. Erkeklikten kaçan bir erkek, kadınlığa özenen bir kadın ya da hiçbir kimliği kabul etmeyen bir birey, aslında cinsiyet değil kişilik krizindedir. Bu kriz, çocuklara sirayet ettiğinde, gelecek nesiller kimliksiz, inançsız ve amaçsız hâle gelir.
5. İbret Alanlar İçin Mesajlar
Fıtrat, ilahi bir emanettir. Oynanacak bir kurgu değil.
Cinsiyet bir seçim değil, bir nasiptir. Seçilemez, silinemez, taklit edilemez.
Aile kutsaldır. Onu zayıflatmak toplumu zayıflatmaktır.
İffet, özgürlüğün değil, insanlığın ölçüsüdür. Her isteyen her istediğini yapamaz; bu anarşidir, özgürlük değil.
Lut Kavmi tarih değil, uyarıdır. Onlar yaşadı ve yok oldular. Biz okuyalım ve ibret alalım.
Son Söz: Kendine Gel Ey İnsan!
Bugün insan, kendine dair her şeyi unutmuş, hatta unutturulmak istenmiştir. Oysa hakikat, çok yakındır: Yaradılışına dön. Fıtratını koru. Neslini muhafaza et. Aileni sahiplen. Ve bil ki, Allah her şeyi yerli yerince yarattı. Sen de yerini bil!