İNSAN MEMLEKETİNİ İŞGAL ETMEYE ÇALIŞAN NEFİS ASKERİ.

İNSAN MEMLEKETİNİ İŞGAL ETMEYE ÇALIŞAN NEFİS ASKERİ.

İnsan Memleketini İşgal Etmeye Çalışan Nefis Askeri

İnsan, bir memlekete benzer. Bu memlekette akıl hükümdardır, kalp en kıymetli hazinedir, ruh ise gerçek sahibi olan sultandır. Duyu organları keşif birimleri, irade ise savunma kuvvetidir. Ancak bu memleketin en büyük düşmanı, içeriden gelen bir tehdittir: Nefis askeri.

Nefis: İçeriden Gelen Bir Düşman

Nefis, insanın en büyük düşmanıdır; çünkü dıştan değil, içten saldırır. Tarih boyunca en büyük fetihler içeriden gelen ihanetle kaybedilmiş, en sağlam kaleler içten yıkılmıştır. İşte nefis de insanın iç kalesini fethetmeye çalışan bir casus gibidir. Kendi arzularını ve heveslerini süsleyerek insana sunar, yanlışları güzel gösterir, hakikati perdelemek ister.

Bu düşmanın en tehlikeli özelliği, sinsiliğidir. Nefis doğrudan saldırmaz, önce dost gibi yaklaşır. Tıpkı düşmanın, önce bir şehrin halkını kandırıp, içeriden kapıları açtırdığı gibi, nefis de insanın zaaflarını kullanarak içeride bir gedik açmaya çalışır.

Nefsin İşgal Stratejileri

Bir memleketin işgal edilmesi için önce halkın gaflete düşmesi gerekir. Nefis de insanın gafletini bekler. Onu dört farklı yoldan sarsmaya çalışır:

1. Şehvet ve Hevâ
Tıpkı düşman askerlerinin kaleyi zayıflatmak için içeriden lüks ve sefahat yayması gibi, nefis de insana dünya zevklerini süslü gösterir. Helal ve haram çizgisini unutturmaya çalışır. Böylece insan, kalbinin ve ruhunun aslî vazifesini unutup yalnızca haz peşinde koşan bir varlığa dönüşür.

2. Tamah ve Hırs
Nefis, insanı kanaatsizlikle vurur. Daha fazlasını istemek, mal ve mülk hırsına kapılmak, dünyaya meyletmek insanı zayıf düşürür. Düşmanı içeriden tanıyan hain bir asker gibi, nefis de insanın bu zaafını kullanır ve onu manevi değerlerden uzaklaştırır.

3. Gaflet ve Tembellik
Nefis, insanı asıl görevlerinden alıkoymak için tembellik silahını kullanır. Tıpkı bir şehrin düşmana direnmemesi için halkının uyuşturulması gibi, nefis de insanı gaflete düşürerek ahiret yolculuğunu unutturur.

4. Kibir ve Enaniyet
En tehlikeli saldırı, insanın aklını ele geçirmektir. Nefis, kibir ve enaniyet ile insanın aklını kullanmasını engeller. Böylece insan, yanlış yolda olduğunu bile fark edemez. Gurur ve benlik duygusu, hakikati görmesini perdeleyen bir sis gibi önüne çekilir.

Kaleyi Kurtarmanın Yolları

Nefsin işgaline karşı koymanın yolları vardır. Her güçlü kalenin bir savunma sistemi olduğu gibi, insanın da manevi savunmasını güçlendirmesi gerekir. İşte nefse karşı koymanın yolları:

Tevazu ile enaniyeti kırmak

Şükür ile hırsı söndürmek

Sabır ile şehveti dizginlemek

Zikir ve ibadet ile gafleti dağıtmak

Tıpkı bir memleketin bilinçli ve sağlam bir idare ile ayakta kalması gibi, insan da nefsin saldırılarına karşı güçlü bir irade ve sağlam bir iman ile kendini muhafaza edebilir.

Sonuç

İnsan, kendi iç dünyasını korumazsa, dıştan gelen tehlikeler karşısında da savunmasız kalır. Nefis, içeriden gelen en büyük düşmandır. Onu tanımak, hilelerini bilmek ve ona karşı koymak, insanın kendi manevi memleketini koruması için en büyük vazifedir.

İşte gerçek zafer, dışarıdaki düşmanları yenmek değil, içerideki nefis ordusuna karşı kaleyi sağlam tutmaktır.

 

 

Loading

No ResponsesMart 24th, 2025