OKU, KENDİNİ. YARATAN RABBİNİ.

OKU, KENDİNİ. YARATAN RABBİNİ[1]


“Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var.”

İnsan olmanın farkına varmak.
Farkındalık.

**“Ey Kendini İnsan Bilen İnsan! Kendini Oku”**

İnsan, yaratılmışların en şereflisi, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Ancak, bu şeref, sadece “insan” adını taşımakla kazanılmaz; insanın kendini bilmesi, tanıması ve yaratılış amacına uygun bir hayat sürmesiyle anlam bulur. “Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var” sözü, bu hakikati çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Bu söz, insanı derin bir tefekküre davet eder; kendini tanımayan bir insanın, hayvanlardan veya cansız varlıklardan farkı kalmayabileceğini hatırlatır.

### **Kendini Okumak: İnsan Olmanın Özü**

“Kendini oku” ifadesi, insanın kendi varlığını, özünü ve amacını anlaması için bir çağrıdır. İnsan, Allah’ın “Ahsen-i takvim” (en güzel kıvamda) yarattığı bir varlıktır (Tin Suresi, 95/4). Ancak, bu kıymet, insanın potansiyelinde saklıdır; bu potansiyeli gerçekleştirmek ise insanın kendi çabasına bağlıdır. Kendini okumak, insanın hem maddi hem de manevi varlığını anlaması, ruhunun derinliklerine inmesi ve Allah ile olan bağını keşfetmesidir.

Kur’an-ı Kerim, insanın kendini tanımasının önemini şu ayetle vurgular:
> “Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler. ‘Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, seni tesbih ederiz, bizi ateşin azabından koru’ derler.” (Âl-i İmran Suresi, 3/191)

Bu ayet, insanın tefekkürle hem kâinatı hem de kendini okumasını emreder. Kâinat, Allah’ın bir kitabıdır; insan ise bu kitabın en değerli satırlarından biridir. Kendini okumayan insan, kâinat kitabını da hakkıyla anlayamaz.

Kendini okumak, aynı zamanda insanın nefsini tanımasını gerektirir. Nefis, insanın hem en büyük düşmanı hem de en büyük dostu olabilir. Kur’an, nefsin farklı hallerini bize tanıtır: Nefs-i emmare (kötülüğü emreden nefis), nefs-i levvame (kendini kınayan nefis) ve nefs-i mutmainne (huzura ermiş nefis). Kendini okumak, insanın nefsini terbiye ederek, onu nefs-i emmareden nefs-i mutmainneye yükseltme çabasıdır.

### **Kendini Okumamanın Sonucu: Hayvan ve Camid Hükmünde İnsan**

“Kendini oku. Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var” uyarısı, insanın potansiyelini gerçekleştirememesi durumunda düşebileceği hali çarpıcı bir şekilde ifade eder. İnsan, akıl, irade ve vicdan gibi üstün özelliklerle donatılmıştır. Ancak, bu özelliklerini kullanmayan bir insan, hayvanlardan veya cansız varlıklardan farkı kalmayacak bir duruma düşebilir.

– **Hayvan Hükmünde İnsan**: Hayvanlar, sevki ilahi ile hareket eder; yemek, içmek, uyumak ve üremek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakla yetinirler. Eğer insan, hayatını sadece bu temel ihtiyaçlara indirirse, aklını, vicdanını ve ruhunu devre dışı bırakırsa, hayvanlardan farkı kalmaz. Kur’an, bu hali şu ayetle eleştirir:
> “Onlar hayvanlar gibidir, hatta yolca daha da sapkındırlar.” (A’raf Suresi, 7/179)
Bu ayet, insanın akıl ve iradesini kullanmamasının, onu hayvani bir seviyeye düşürebileceğini vurgular. Örneğin, bir insan, sadece nefsani arzularının peşinden koşarsa, öfkesini kontrol edemezse veya bencilce davranırsa, hayvanların davranışlarına benzer bir hale gelir.

– **Camid Hükmünde İnsan**: Camid, cansız ve hareketsiz demektir. Eğer insan, aklını, kalbini ve ruhunu kullanmazsa, adeta bir taş, bir kütük gibi hareketsiz ve duyarsız bir varlık haline gelir. Bu durum, insanın Allah’ın ona verdiği sorumluluklardan kaçması, tefekkürden uzak durması ve ruhsal bir ölüme mahkûm olmasıdır. Kur’an, böyle bir hali şu ayetle tasvir eder:
> “Onların kalpleri vardır, ama anlamazlar; gözleri vardır, ama görmezler; kulakları vardır, ama işitmezler. Onlar, hayvanlar gibidir, hatta daha da sapkındırlar. İşte onlar, gafillerin ta kendileridir.” (A’raf Suresi, 7/179)

Bu ayet, insanın kendini okumamasının, onu cansız bir varlığa dönüştürebileceğini gösterir. Örneğin, bir insan, çevresindeki acılara, adaletsizliklere ve hakikatlere karşı duyarsız kalırsa, adeta bir taş gibi hareketsiz ve hissiz bir hale gelir.

### **Kendini Okumanın Yolu: Tefekkür, İbadet ve Muhasebe**

Kendini okumak, bir yolculuktur; bu yolculuk, tefekkür, ibadet ve nefis muhasebesiyle gerçekleşir. Bu yolun rehberleri, Kur’an, sünnet ve İslam alimlerinin hikmetli öğütleridir.

1. **Tefekkür: Kâinatı ve Kendini Anlamak**
Tefekkür, insanın hem kâinatı hem de kendini anlaması için bir anahtardır. İnsan, kâinattaki düzeni, güzellikleri ve hikmetleri tefekkür ederek, Allah’ın varlığına ve birliğine ulaşır. Aynı şekilde, kendi bedenini, ruhunu ve duygularını tefekkür ederek, Allah’ın ona verdiği nimetleri fark eder. Mesela, bir insan, kalbinin her an attığını, ciğerlerinin nefes aldığını ve aklının düşünce ürettiğini tefekkür ettiğinde, Allah’ın kudretine hayran kalır.

Hikmetli bir kıssa, tefekkürün önemini bize öğretir:
Bir gün, bir derviş, bir ağacın gölgesinde oturmuş, tefekküre dalmıştı. Yanına bir adam geldi ve sordu: “Ey derviş, ne düşünüyorsun?” Derviş cevap verdi: “Bu ağacı düşünüyorum. Bir tohumdan nasıl bir ağaca dönüştüğünü, dallarının gökyüzüne nasıl uzandığını, yapraklarının nasıl rüzgârla dans ettiğini düşünüyorum.” Adam şaşırdı ve dedi ki: “Bunda düşünmeye değer ne var ki?” Derviş tebessüm etti ve şöyle dedi: “Ey dost! Eğer bir ağaçta bu kadar hikmet görüyorsam, ya kendimde neler görmeliyim? Ben ki, Allah’ın halifesiyim; bir ağaç kadar bile tefekkür etmeye değmez miyim?”

Bu kıssa, insanın kendini tefekkürle okuyarak, Allah’ın ona verdiği değeri anlaması gerektiğini öğretir.

2. **İbadet: Allah ile Bağı Güçlendirmek**
Kendini okumak, Allah ile bağı güçlendirmeden mümkün değildir. İbadet, bu bağın en güçlü yoludur. Namaz, insanın kendini Allah’ın huzurunda hissetmesini sağlar; oruç, nefsini terbiye eder; zekât, bencillikten kurtarır; dua ise kalbi Allah’a açar.

İbadet, aynı zamanda insanın kendini tanımasına da vesile olur. Örneğin, bir insan, namazda secdeye vardığında, kendi acizliğini ve Allah’ın büyüklüğünü idrak eder. Bu idrak, insanın kendini okumasını ve nefsini terbiye etmesini sağlar.

3. **Nefis Muhasebesi: Kendini Sorgulamak**
Kendini okumak, aynı zamanda insanın kendini sorgulamasını gerektirir. Her günün sonunda, insan, “Bugün Allah için ne yaptım? Nefsime mi uydum, yoksa Allah’ın rızasını mı aradım?” sorularını sormalıdır. Bu muhasebe, insanın hatalarını fark etmesine, tövbe etmesine ve kendini geliştirmesine yardımcı olur.

Hz. Ömer’in (r.a.) şu sözü, nefis muhasebesinin önemini vurgular:
> “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin.”

İbretli bir kıssa, nefis muhasebesinin değerini bize öğretir:
Bir gece, bir adam, günahlarını düşünerek ağlamaya başladı. Yanına bir dostu geldi ve sordu: “Neden ağlıyorsun?” Adam cevap verdi: “Günahlarımı düşünüyorum. Kendimi hesaba çekiyorum, ama korkuyorum ki, Allah’ın huzurunda hesap veremem.” Dostu tebessüm etti ve dedi ki: “Ey dost! Kendini hesaba çeken bir kalp, Allah’ın rahmetine yakındır. Unutma, Allah, tövbe eden kulunu sever.”

Bu kıssa, insanın kendini sorgulamasının, Allah’ın rahmetine vesile olduğunu öğretir.

### **Kendini Okuyan İnsan: Kâmil İnsan**

Kendini okuyan insan, kâmil bir insan olma yolunda ilerler. Kâmil insan, Allah’ın rızasını her şeyin üstünde tutar, nefsini terbiye eder ve çevresine faydalı olur. Kendini okuyan insan, hayvan ve camid hükmünden kurtulur; Allah’ın halifesi sıfatına layık bir varlık haline gelir.

Kendini okuyan insan, aynı zamanda kâinatı da okur. Çünkü insan, kâinatın bir özetidir; kâinat ise insanın bir aynasıdır. İnsan, kendi kalbinde Allah’ın tecellilerini gördüğünde, kâinatta da aynı tecellileri fark eder. Bu farkındalık, insanı hem Allah’a hem de insanlara karşı daha merhametli, daha adil ve daha sorumlu bir varlık haline getirir.

### **Sonuç: Kendini Okumayan İnsan, İnsan mıdır?**

“Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var” sözü, insanın varlık âlemindeki yerini sorgulatan, hikmetli, ibretli ve düşündürücü bir uyarıdır. İnsan, Allah’ın ona verdiği akıl, irade ve vicdan nimetlerini kullanarak kendini okumalı, nefsini terbiye etmeli ve Allah ile bağını güçlendirmelidir. Kendini okumayan insan, hayvanların hayatına veya cansız varlıkların hareketsizliğine mahkûm olur.

Ey yolcu! Unutma ki, insan olmak, sadece etten kemikten bir varlık olmak değildir; insan olmak, Allah’ın halifesi sıfatına layık bir hayat sürmektir. Öyleyse, kendini oku; tefekkürle, ibadetle ve nefis muhasebesiyle kalbinin derinliklerine in. Çünkü kendini okumayan bir insan, kâinatın en büyük kitabını da okuyamaz. Ve unutma, Kur’an’ın şu müjdesi, kendini okuyanlara bir rehberdir:
> “Ey huzur içinde olan nefis! Sen Rabbinden razı, Rabbin de senden razı olarak dön Rabbine!” (Fecr Suresi, 89/27-28)

 

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=jXQqtWC1uH4

Loading

No ResponsesMart 16th, 2025