İNSAN EKTİĞİDİR VE ETTİĞİDİR

İNSAN EKTİĞİDİR VE ETTİĞİDİR[1]

 

EKİLEN İYİLİK TOHUMLARI VE VERDİĞİ TATLI MEYVELER


Ekilen İyilik Tohumları ve Verdiği Tatlı Meyveler

İnsanoğlu dünyada geçici bir misafir olarak bulunur ve bu kısa ömründe yaptığı iyilikler ve kötülükler, tıpkı toprağa ekilen tohumlar gibi zamanla filizlenerek karşısına çıkar. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde de vurgulandığı gibi, iyilik yapanın iyilik bulacağı, kötülük yapanın ise kötülükle karşılaşacağı ilahi bir hakikattir.

Allah Teâlâ Kur’an’da şöyle buyurur:
“Kim zerre kadar hayır işlerse, onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse, onu görür.” (Zilzâl Suresi, 7-8)

Bu ayet, insanın yaptığı en küçük iyiliğin bile karşılıksız kalmayacağını, bir gün kendisine tatlı bir meyve olarak geri döneceğini açıkça gösterir.

İyilik Bir Tohumdur

Bir çiftçi, toprağa bir tohum ektiğinde hemen mahsul alamaz. Sabırla bekler, toprağı sular, güneşin ve yağmurun nimetlerinden faydalanarak o tohumun zamanla yeşermesini umar. Aynı şekilde, insan da yaptığı iyiliklerin hemen karşılık görmesini beklememeli, Allah’ın adaletine güvenmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde şöyle buyurur:

“Bir iyilik yapana teşekkür edin. Teşekkür edemezseniz onun için dua edin. Eğer dua da edemezseniz, kalben ona karşı sevginizi besleyin.” (Ebu Davud, Edeb 11)

Bu hadis, iyiliğin karşılığının mutlaka geleceğini ancak bunun bazen insanlardan, bazen de Allah’tan farklı bir şekilde ulaşacağını hatırlatır.

İyilik Karşılıksız Kalmaz

İyilik, bazen ummadığımız bir anda, ummadığımız bir şekilde bize döner. Nice insanlar vardır ki, yolda bir garibe bir lokma ekmek verdiğinde, yıllar sonra o kişi ona büyük bir iyilikle karşılık vermiştir.

Rivayet edilir ki, bir gün bir adam çölde yolunu kaybetmiş ve susuzluktan ölmek üzereyken bir bedevinin kendisine bir bardak su verdiğini görmüştür. Yıllar sonra bu adam, büyük bir tüccar olmuş ve kendisini soyan bir hırsızı yakalatmıştır. Ancak tam onu cezalandıracakken, yüzüne bakmış ve onun zamanında kendisine su veren bedevi olduğunu fark etmiştir. Bunun üzerine tüccar, onu affetmiş ve hatta ona yardım etmiştir. İşte bu, iyilik tohumlarının zamanla nasıl tatlı meyvelere dönüştüğüne dair ibretli bir örnektir.

İyilikte Israrcı Olmak

Bazı insanlar, iyilik yaptıkları halde karşılığını hemen göremediklerinde üzülür ve “İyilikten maraz doğar” gibi yanlış bir düşünceye kapılırlar. Oysa iyilikte sabır göstermek ve sonuçlarını Allah’a bırakmak en güzel yoldur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) en büyük iyilik önderidir. Kendisine taş atanlara bile beddua etmemiş, onlara dua etmiştir. Taif’te taşlandığında bile, “Allah’ım! Onlar bilmiyorlar, onlara hidayet ver” diye dua etmiştir. İşte bu sabır ve merhamet, sonunda İslam’ın yayılmasına ve insanların hidayetine vesile olmuştur.

Sonuç: İyilik Dünyayı Güzelleştirir

İyilik yapmak, sadece başkalarına değil, insanın kendi ruhuna da huzur verir. Çünkü Allah, iyilik yapanı sever ve onun yolunu açık kılar. İnsan, karşılık beklemeden, sadece Allah rızası için iyilik yaptığında, hem dünyada hem de ahirette bunun tatlı meyvelerini toplar.

Öyleyse, bugün küçük bir iyilik tohumu ekelim. Bir garibe tebessüm edelim, bir yetime yardım edelim, bir hasta ziyaret edelim… Belki yıllar sonra, hiç beklemediğimiz bir anda, bu tohum yeşerip en güzel meyvelerini önümüze serecektir.

Unutmayalım: “İyilik yap, denize at. Balık bilmezse Hâlık bilir.”

@@@@@@@

EKİLEN KÖTÜLÜK TOHUMLARI VE VERDİĞİ ACI MEYVELER

Ekilen Kötülük Tohumları ve Verdiği Acı Meyveler

İnsan bu dünyada yaptığı her şeyin karşılığını er ya da geç görecektir. Tıpkı toprağa ekilen bir tohum gibi, iyilikler güzel meyveler verirken, kötülükler de zamanla acı sonuçlar doğurur. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şöyle ifade edilir:

“Kim zerre kadar hayır işlerse, onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse, onu görür.” (Zilzâl Suresi, 7-8)

Bu ayet, insanların yaptığı en küçük kötülüğün bile unutulmayacağını, ilahi adaletin mutlaka tecelli edeceğini bildirir. Kötülük, bir insanın sadece başkasına değil, aslında en çok kendisine zarar verdiği bir yoldur.

Kötülük Bir Tohum Gibi Yeşerir

Bir çiftçi tarlasına diken tohumu ektiğinde, ondan tatlı meyveler bekleyemez. Aynı şekilde, kötü niyetle yapılan bir hareket, zamanla büyür ve sahibine zarar veren bir hâl alır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v), insanların birbirine iyilik yapmasını öğütlerken, kötülüğün de sahibine geri döneceğini vurgulamıştır:

“Zulümden sakının! Çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklar olacaktır.” (Müslim, Birr 56)

Bir insan haksızlık yaptığında, yalan söylediğinde, başkasına zarar verdiğinde, bunun etkisi ilk anda görülmeyebilir. Ancak kötülük, zaman içinde büyüyerek, hem dünyada hem de ahirette büyük pişmanlıklara sebep olur.

Kötülük Er Geç Sahibini Bulur

Tarih boyunca nice zalimler, haksızlık yapanlar ve kötülük ekenler, sonunda ektiklerini biçmişlerdir. Firavun, Nemrut, Ebu Cehil gibi zalimler, dünyada büyük güç sahibi olduklarını düşündüler, ama yaptıkları zulümler onları helak etti.

Bir hikâyeye göre, zalim bir padişah, halkına zulmederek haksızlıklarla hüküm sürüyordu. Ancak bir gün, en güvendiği adamlarından biri tarafından ihanete uğradı ve kendi kurduğu tuzakta can verdi. İşte bu, kötülüğün sahibine nasıl geri döndüğünün bir örneğidir.
Ve benzerleri hala yaşanmaktadır.

Kötülüğün Verdiği Acı Meyveler

Kötü niyetle hareket eden insan, önce başkalarına zarar verse de, sonunda en büyük zararı kendisine verir. İşte kötülüğün doğurduğu bazı sonuçlar:

1. Vicdan Azabı: Kötülük yapan kişi, zamanla yaptığı haksızlıkları düşünerek huzursuz olur. Vicdanı rahat olmayan bir insan, dünyadaki en büyük servete de sahip olsa mutlu olamaz.

2. İtibar Kaybı: Yalan, hile, haset gibi kötülükler, insanın toplum içindeki güvenini kaybetmesine neden olur. Bir kez yalancı olarak tanınan bir insanın sözüne artık kimse güvenmez.

3. Dünya ve Ahiret Azabı: Kur’an’da bildirildiği gibi, zulmedenler ve kötülük ekenler, hem dünyada hem de ahirette bunun karşılığını göreceklerdir.

Allah Teâlâ buyurur:
“Onlar için dünyada bir azap vardır. Ahiret azabı ise daha çetindir ve onları Allah’tan (hiç kimse) koruyamaz.” (Ra’d Suresi, 34)
Ekilen Kötülük Tohumları ve Verdiği Acı Meyveler

İnsan bu dünyada yaptığı her şeyin karşılığını er ya da geç görecektir. Tıpkı toprağa ekilen bir tohum gibi, iyilikler güzel meyveler verirken, kötülükler de zamanla acı sonuçlar doğurur. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şöyle ifade edilir:

“Kim zerre kadar hayır işlerse, onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse, onu görür.” (Zilzâl Suresi, 7-8)

Bu ayet, insanların yaptığı en küçük kötülüğün bile unutulmayacağını, ilahi adaletin mutlaka tecelli edeceğini bildirir. Kötülük, bir insanın sadece başkasına değil, aslında en çok kendisine zarar verdiği bir yoldur.

Kötülük Bir Tohum Gibi Yeşerir

Bir çiftçi tarlasına diken tohumu ektiğinde, ondan tatlı meyveler bekleyemez. Aynı şekilde, kötü niyetle yapılan bir hareket, zamanla büyür ve sahibine zarar veren bir hâl alır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v), insanların birbirine iyilik yapmasını öğütlerken, kötülüğün de sahibine geri döneceğini vurgulamıştır:

“Zulümden sakının! Çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklar olacaktır.” (Müslim, Birr 56)

Bir insan haksızlık yaptığında, yalan söylediğinde, başkasına zarar verdiğinde, bunun etkisi ilk anda görülmeyebilir. Ancak kötülük, zaman içinde büyüyerek, hem dünyada hem de ahirette büyük pişmanlıklara sebep olur.

Kötülük Er Geç Sahibini Bulur

Tarih boyunca nice zalimler, haksızlık yapanlar ve kötülük ekenler, sonunda ektiklerini biçmişlerdir. Firavun, Nemrut, Ebu Cehil gibi zalimler, dünyada büyük güç sahibi olduklarını düşündüler, ama yaptıkları zulümler onları helak etti.

Bir hikâyeye göre, zalim bir padişah, halkına zulmederek haksızlıklarla hüküm sürüyordu. Ancak bir gün, en güvendiği adamlarından biri tarafından ihanete uğradı ve kendi kurduğu tuzakta can verdi. İşte bu, kötülüğün sahibine nasıl geri döndüğünün bir örneğidir.

Kötülüğün Verdiği Acı Meyveler

Kötü niyetle hareket eden insan, önce başkalarına zarar verse de, sonunda en büyük zararı kendisine verir. İşte kötülüğün doğurduğu bazı sonuçlar:

1. Vicdan Azabı: Kötülük yapan kişi, zamanla yaptığı haksızlıkları düşünerek huzursuz olur. Vicdanı rahat olmayan bir insan, dünyadaki en büyük servete de sahip olsa mutlu olamaz.

2. İtibar Kaybı: Yalan, hile, haset gibi kötülükler, insanın toplum içindeki güvenini kaybetmesine neden olur. Bir kez yalancı olarak tanınan bir insanın sözüne artık kimse güvenmez.

3. Dünya ve Ahiret Azabı: Kur’an’da bildirildiği gibi, zulmedenler ve kötülük ekenler, hem dünyada hem de ahirette bunun karşılığını göreceklerdir.

Allah Teâlâ buyurur:
“Onlar için dünyada bir azap vardır. Ahiret azabı ise daha çetindir ve onları Allah’tan (hiç kimse) koruyamaz.” (Ra’d Suresi, 34)

Sonuç: Kötülükten Sakınmak

İnsan, her yaptığı hareketin bir karşılığı olacağını bilerek yaşamalıdır. Bugün birine zarar veren, yarın aynı kötülüğe uğrayabilir. Bugün haksızlık yapan, bir gün adaletin karşısında hesap vermek zorunda kalacaktır.

Bu yüzden, kötülük tohumları ekmek yerine, iyiliği tercih etmeliyiz. Çünkü dünyada ve ahirette huzur bulmanın tek yolu, adaletli ve merhametli olmaktır. Unutmayalım:

“Kötülük eken, fırtına biçer.”

Sonuç: Kötülükten Sakınmak

İnsan, her yaptığı hareketin bir karşılığı olacağını bilerek yaşamalıdır. Bugün birine zarar veren, yarın aynı kötülüğe uğrayabilir. Bugün haksızlık yapan, bir gün adaletin karşısında hesap vermek zorunda kalacaktır.

Bu yüzden, kötülük tohumları ekmek yerine, iyiliği tercih etmeliyiz. Çünkü dünyada ve ahirette huzur bulmanın tek yolu, adaletli ve merhametli olmaktır. Unutmayalım:

“Kötülük eken, fırtına biçer.”

*************   

Zakkum ağacı ve dari’ hakkında tefsirlerde yapılan yorumlar


Kur’an’da Zakkum ve Dari’, cehennemde azap olarak sunulan yiyecekler arasında geçer. Tefsirlerde bu kavramlar detaylı şekilde yorumlanmıştır.

1. Zakkum Ağacı

Kur’an’da Geçtiği Yerler:

Saffat 62-67: Cehennemliklerin yiyeceği olarak bahsedilir ve “zakkum ağacı”ndan söz edilir.

Duhan 43-46: “Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârın yiyeceğidir. O, erimiş maden gibi karınlarda kaynar, tıpkı kaynar suyun kaynaması gibi…”

Vakıa 52-56: Zakkumdan yiyenlerin karınlarını onunla dolduracağı, üzerine kaynar su içecekleri anlatılır.

Tefsirlerdeki Yorumlar:

Zakkum, Arapların bildiği bir dikenli ağaçtır, ancak burada mecazi anlamda kullanıldığı belirtilir.

Zemahşeri (Keşşaf) ve Fahreddin Razi (Mefâtîhu’l-Gayb) gibi müfessirler, bunun dünya ağacı olup olmadığı konusunda farklı görüşler sunar.

İbn Kesir ve Taberi, bunun dünya bitkisi olmadığını, cehenneme özgü bir azap vesilesi olduğunu söyler.

Bazı müfessirler, zakkumun “acı ve kötü kokulu bir meyve” olduğunu, cehennem ehlinin azabını artırmak için yaratıldığını ifade eder.

2. Dari’ (Dari, Şibriq veya Şevk Bitkisi)

Kur’an’da Geçtiği Yer:

Gaşiye 6-7: “Onlara kuru dikenli dari bitkisi dışında yiyecek yoktur. Bu ne besler ne de açlığı giderir.”

Tefsirlerdeki Yorumlar:

Dari, Arapların tanıdığı dikenli bir bitki olup, özellikle develer tarafından bile zor yenilen bir türdür.

İbn Abbas, dari’nin “zehirli, kuru dikenler” olduğunu söylemiştir.

Müfessirler, dari’nin cehennem ehli için açlıklarını gidermeyen, acı veren bir azap gıdası olduğunu belirtir.

Bazı tefsirlerde zakkum ve dari birbirinden farklı olup, birinin acı ve yakıcı olduğu, diğerinin ise besleyici olmayan kuru diken olduğu ifade edilir.

Genel Değerlendirme

Zakkum cehennemlikler için hazırlanmış, mideyi kaynatan, acı ve kötü kokulu bir yiyecek olarak anlatılır.

Dari, daha kuru ve besin değeri olmayan, dikenli bir bitki olarak tasvir edilir.

Her iki kavram da cehennemde azap unsuru olarak ele alınır ve Allah’ın günahkârlara verdiği cezanın bir parçasıdır.

Bu ayetler ve tefsirler, Kur’an’daki cehennem tasvirinin korkutucu ve uyarıcı yönünü vurgular.

[1] https://www.youtube.com/watch?v=YhiJTlrypW8

Loading

No ResponsesMart 8th, 2025