İNSANIN HER BİR DUYGUSU BİR ANAHTAR OLUP BULUNDUĞU ALEMIN KAPILARINI AÇIYOR
İNSANIN HER BİR DUYGUSU BİR ANAHTAR OLUP BULUNDUĞU ALEMIN KAPILARINI AÇIYOR[1]
İnsanın Duyguları: Alem Kapılarını Açan Anahtarlar
İnsan, sadece akıl ve bedenden ibaret bir varlık değildir; duygularıyla, hisleriyle ve gönül dünyasıyla tamamlanan bir kudret harikasıdır. Rabbimiz, insana hissetme yeteneğini vermiş, böylece onu canlılar arasında eşsiz bir konuma yerleştirmiştir. Kuran-ı Kerim’de de insanın kalbi, duyguları ve iç dünyası üzerinde sıkça durulmuş, bu yönüyle onun manevi yolculuğu şekillendirilmiştir.
Duygular: Alem Kapılarını Açan Anahtarlar
Her duygu, aslında bir anahtardır. Bu anahtarlar, insanın içinde bulunduğu manevi, ruhani ve dünyevi alemlerin kapılarını açar. Sevinç, insanı şükre götürür; hüzün, tefekkür ettirir; korku, Allah’a sığınmaya vesile olur; merhamet, kullar arasında rahmeti yayar. Bu duyguların her biri, insanın nerede durduğunu ve hangi kapıyı açacağını belirleyen ilahi işaretlerdir.
Korku ve Takva Kapısı
Kur’an’da “Onlar, gayba inanırlar ve namazı dosdoğru kılarlar…” (Bakara, 2/3) buyurularak iman edenlerin bilinmeyen karşısındaki duruşlarına vurgu yapılır. Korku, insanı Allah’a yaklaştıran bir anahtar olduğunda, takva kapısını açar. Korku, sadece dünyevi anlamda bir endişe değil, Allah’ın azabından sakınma ve O’nun rızasını kaybetmekten duyulan derin bir hassasiyettir.
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Gerçek akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ölüm sonrası için hazırlık yapandır” (Tirmizi, Kıyamet, 25) buyurarak bu duygunun insanı doğru kapılara yönlendirdiğini ifade etmiştir. Eğer korku insanı Allah’a sığınmaya, O’nun rahmetine yaklaşmaya yönlendiriyorsa, kişi için hayırlı bir anahtar olur.
Sevgi ve Muhabbet Kapısı
İslam, sevgiyi ve muhabbeti insanın yaratılışındaki temel unsurlardan biri olarak kabul eder. “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler…” (Maide, 5/54) ayeti, sevginin iki yönlü bir kapı olduğunu gösterir.
Allah sevgisi, insanı ibadete, iyiliğe ve merhamete yönlendirir. Peygamberimiz (s.a.v.), “Sizden biri, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe tam iman etmiş olamaz” (Buhari, İman, 7) buyurarak, sevginin bir anahtar olduğunu ve bu anahtarın ümmet bilincini, kardeşliği ve insanlığa fayda kapısını açtığını belirtmiştir.
Ancak sevgi yanlış yerde kullanılırsa, insanı dünyevileşmeye, nefsin peşinde koşmaya ve heva-heves kapısına sürükleyebilir. Bu yüzden duyguların yönü çok önemlidir; her duygu insana bir kapı açar ama o kapının nereye çıktığını bilmek gerekir.
Hüzün ve Tefekkür Kapısı
İnsan, zaman zaman hüzünle imtihan edilir. Kimi zaman kayıplarla, kimi zaman hayal kırıklıklarıyla karşılaşır. Ancak hüzün, bir kapanış değil, aksine bir idrak kapısıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız” (Buhari, Rikak, 29) buyurmuş, dünya hayatının faniliğini ve bu hüzünlü bilincin insana tefekkür kapısını açacağını göstermiştir.
Hazreti Yakup’un (a.s.), oğlu Yusuf için duyduğu hüzün, aslında bir sabır ve teslimiyet kapısını açmış; Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) Taif’te yaşadığı acılar, O’nu daha büyük bir tebliğ gücüne ulaştırmıştır. Dolayısıyla hüzün, insanı Rabbine yaklaştıran bir anahtar olarak değerlendirilmelidir.
Sonuç: Hangi Kapıyı Açacağımızı Bilmeliyiz
Her duygu insana bir yön çizer. Önemli olan, bu duyguları hangi kapıyı açmak için kullandığımızdır. Korku, bizi Allah’tan uzaklaştırıyorsa yanlış bir anahtar kullanıyoruz demektir. Sevinç, bizi gaflete sürüklüyorsa kapıyı yanlış yere açmışız demektir.
Bu nedenle insanın her hissiyatı bir fırsattır. Allah, bizlere duygularımızı hikmetle kullanmayı, bizi O’na yaklaştıracak kapıları açmayı ve yanlış kapılardan uzak durmayı nasip etsin. Çünkü her anahtarın bir kapısı vardır; önemli olan o kapının cennete açılan bir kapı olmasıdır.
@@@@@@
BAZEN BİR SÖZ VE HAL İNSANİN DUYGU KAPILARINI KAPATAN BİR ANAHTAR OLURKEN, BAZEN DE AÇAN OLUR. BAZEN DE BİR KAPININ KAPANIP FARKLI KAPILARIN AÇILMASINA VESİLE OLUR.
Söz ve Hal: Kalp Kapılarını Açan ve Kapatan Anahtarlar
İnsan ruhu, sonsuz kapılarla çevrili bir saray gibidir. Her kapının ardında farklı bir âlem, farklı bir hakikat saklıdır. Kimi kapılar insanı huzura, aşka, ilahi hakikate açarken, kimi kapılar gaflete, hüzne ve manevi karanlığa götürebilir. Bazen bir söz, bazen bir hal bu kapıları açan ya da kapatan bir anahtar olur. Bazen de bir kapının kapanması, hiç umulmadık güzellikte yeni kapıların açılmasına vesile olur.
Tasavvuf ehline göre, insanın gönül dünyasını şekillendiren en önemli unsurlardan biri sözdür. Çünkü söz, sadece bir ifade değil, aynı zamanda bir enerjidir; insanın ruhunu yükseltebildiği gibi, onu aşağıya da çekebilir.
Söz: Açan ve Kapatan Anahtar
Yunus Emre’nin dediği gibi:
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.”
Bir söz, insanın içindeki güzellikleri ortaya çıkarabilir, onu hakikate yönlendirebilir. Ama aynı söz, kötü niyetle söylendiğinde, insanın ruhunu karartıp gönlünü daraltabilir.
Mesela, İmam-ı Gazali’nin bir sözü, bir insanın imanını kuvvetlendirirken, alaycı ve küçümseyici bir söz, bir başkasının kalbini katılaştırabilir. Allah dostları, bu yüzden söze çok dikkat ederler. Onların kelamı, hakikat kapılarını açan bir anahtar gibidir.
Mevlâna’nın hayatını değiştiren bir söz, Şems-i Tebrizi’den gelen bir soruydu:
“Ey Mevlâna! Sen mi Allah’ı arıyorsun, yoksa Allah mı seni arıyor?”
Bu tek cümle, Mevlâna’nın iç dünyasında bir değişimve dönüşüm olusturdu. Çünkü bazen bir tek söz bile, insanın mana kapılarını açmak için yeterlidir.
Ama unutulmamalıdır ki, sözün etkisi, onu söyleyenin haline bağlıdır. İçinde samimiyet olmayan, kalpten çıkmayan bir söz, kuru bir kelimeden ibarettir. Bu yüzden büyük mutasavvıflar, önce sözlerinden önce hallerini terbiye etmeyi esas almışlardır.
Hal: Sessiz Ama Etkili Bir Anahtar
Tasavvufta bir hakikat vardır: Hal, sözden daha etkilidir. Çünkü insan bazen bir nasihatten etkilenmez ama güzel bir halin etkisiyle iç dünyasında bir dönüşüm yaşar.
Buna en güzel örneklerden biri İbrahim Edhem Hazretleri’nin hikâyesidir. O, bir padişahken, sarayında bir gece ansızın bir ses işitti:
“Burada kaybolan develerimi arıyorum!”
İbrahim Edhem, şaşkınlıkla dışarı çıkıp sesin sahibine şöyle dedi:
“Bu bir saraydır! Burada deve bulunur mu?”
O ses ona şu ibretlik cevabı verdi:
“Öyleyse senin bu tahtında Allah bulunur mu?”
Bu söz, İbrahim Edhem için dünya kapılarını kapattı ama hakikat kapısını açtı. Tüm ihtişamı geride bırakarak bir derviş olarak yeni bir yolculuğa başladı.
Bazen suskunluk, bazen bir bakış, bazen bir hâl, insanın iç dünyasında öyle bir kapı açar ki, o kapıdan geçildiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Kapanan Kapılar, Açılan Yeni Ufuklar
Hayatta bazı kapılar kapanır ve insan bunu büyük bir kayıp zanneder. Oysa bir kapının kapanması, insanı başka bir gerçeğe yönlendiren ilahi bir işarettir. Hazreti Yusuf’un kuyudan çıkarılıp zindana atılması, onu Mısır’ın sultanlığına götüren bir sürecin başlangıcıydı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke’den çıkarılmak zorunda kaldığında, Medine’de İslam’ın en parlak döneminin kapıları açıldı.
Mevlâna, Şems’ten ayrıldığında büyük bir hüzne düştü ama bu hüzün, ona Mesnevi gibi bir şaheseri yazdırdı. Eğer Şems gitmeseydi, belki de Mevlâna’nın gönül dünyası böylesine zenginleşmeyecek, milyonlara ışık tutan bu eser ortaya çıkmayacaktı.
Bediüzzaman Said Nursi’nin dediği gibi:
“Başa gelen her musibet, içinde binlerce rahmet saklar.”
O yüzden insan, kapanan kapılar karşısında sabretmeli ve açılacak yeni kapıları beklemelidir. Çünkü Allah bir kapıyı kapatıyorsa, çok daha güzel bir kapıyı açmak içindir.
Sonuç: Söz ve Halin Hikmetini Bilmek
Söz ve hal, insanın iç dünyasını şekillendiren iki büyük unsurdur. Bunlar bazen kalp kapılarını açan bir anahtar, bazen de insanı gaflete düşüren bir kilit olabilir.
O yüzden kişi hangi sözleri dinlediğine, hangi haller içinde olduğuna dikkat etmelidir. Allah dostlarının sohbetleriyle, güzel ahlak sahiplerinin hallerinden feyz alarak kalp kapılarımızı hayra açmalıyız. Ve unutmamalıyız ki, bazen kapanan bir kapı, Allah’ın bize açacağı çok daha büyük bir kapının müjdecisidir.
Rabbimiz, bizleri hakikate açılan kapılarla buluştursun, kalbimizi rahmetin ve hikmetin anahtarlarıyla süslesin.
[1] https://www.youtube.com/watch?v=Qii_8za9fBM